Erdoğan ‘içeri’ dönüyor: Hayal kırıklığı ve ‘ideolojik sis’le
Fotoğraf: İletişim Başkanlığı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üsküdar'daki Hz. Ali Camisi'nde kıldığı cuma namazının ardından basın mensuplarının karşısında. Hafta içi Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda olmasından da yola çıkarak “BM’nin yapısı hakkındaki tavsiyelerinin ne olduğu” soruluyor kendisine. Yanıtın içeriği de tonlaması da ilginç. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyeli yapısını eleştiriyor Erdoğan, alışıldığı üzere: “Bu 5 daimi üye şu an itibarıyla dünyayı adeta yöneten, idare eden ülkeler konumunda. Dolayısıyla burada şu anda Japonya, Çin, bizler, Almanya vs. gibi üyeler her ne kadar daimi üye olma teşebbüsü varsa da şu an itibarıyla daimi üye olamadıkları için herhangi bir tesirleri de söz konusu değil. Şu anda Türkiye olarak biz de daimi üye olmanın gayreti içindeyiz, ama şu ana kadar aldığımız bir netice yok ve daimi üyelerin de bizleri daimi üye yapma gibi bir hesapları yok.”
Erdoğan’ın ‘hakkı yenen’ ülkeler arasında zikrettiği Çin, bu 5 daimi üyeden biri oysa. Yorucu ABD ziyaretinin ardından gelen bir dikkatsizlik olarak kabul edilebilir.
Ama Türkiye’nin çabaları konusundaki ‘umutsuz’ sözleri belki de geride kalan hafta boyunca yaşananların bir yansıması. “Türkiye olarak daimi üye olmanın gayreti içindeyiz ama şu ana kadar aldığımız bir netice yok ve daimi üyelerin de bizleri daimi üye yapma gibi bir hesapları yok” diyor Erdoğan, neredeyse yorgun bir tonlamayla.
Bu “Cuma selamı”nı ABD’den Türkiye’ye hareketinden hemen önce, şimdi tam da New York Belediye Başkanı ile Türk yetkililer arasındaki rüşvet iddialarının odağında olan Türkevi binasında gazetecilerle yaptığı sohbetteki sözleriyle birlikte okumakta yarar var.
Bu açıklamaların, alışılageldiği gibi uçak seyahati sırasında havada değil de Türkevi’nde yapılmasında, ABD’den hareket saati ile Türkiye’deki gazetelerin yayın saati gözetilerek planlanmış olmalı. Yoksa ‘sohbete’ katılan medya mensupları aynı yüzlerden oluşuyor; ‘mürettebat’ bu kez karada dinliyor Cumhurbaşkanını…
Bu açıklamalarda dikkat çeken ilk şey, hızlıca “iç gündeme” odaklanılmış olması. “Anayasayı değiştirmekte kararlı olduklarını” söylüyor. AKP’de değişim konusu yeniden gündeme geliyor, “Sözünü ettiğimiz değişim bir yeniden doğuş hamlesidir” diyor. Teğmenlerin kılıçlı yemini konusun tekrar açıyor, “Birkaç kendini bilmezin ortaya koyduğu bir karmaşaydı. Bu işin içerisindekiler kimlerse bunların hak ettikleri cezayı almasını temin edeceğiz” diyor.
Hatta ABD seçimleri konusuna bile salt bir ‘iç gündem’ çerçevesinden bakıyor: “Temennim odur ki gelen gideni aratmasın. Çünkü, Amerika'da F-35 konusunu bizler yalnız Trump döneminde yaşamadık, sonrasında da devam etti. Hepsi de bize bu hayal kırıklığını yaşattı. Cumhuriyetçiler de yaşattı, Demokratlar da. Şimdi yeni süreçte bunun sürüp sürmeyeceğini göreceğiz. 1 milyar 450 milyon dolar alacağımız var.”
Erdoğan ve heyetinin dört günlük ABD gezisini iki başlık altında taşıdık Evrensel’e: (1) Büyük umut bağlanan “yatırımcı” görüşmelerinden umulan sonuçların alınamadığı ve (2) özellikle Biden’la görüşme göstergesine odaklanmış politik arayışların da sonuçsuz kalması… Gerek New York Türkevi’ndeki ‘son akşam’ sohbeti gerekse Cuma namazı sonrası demeçler bu iki tespiti teyit eder nitelikte. Erdoğan 22-26 Eylül ABD temaslarında yaşadığı büyük hayal kırıklığını gizlemeye bile gerek duymuyor adeta.
Ve derhal, can havliyle, ‘içeriye’ dönüyor. Hatta manidar şekilde “iç cephe” kavramı gündeme geliyor: “İç cephemizde bir gedik açılırsa bu son derece maliyetli olur, hepimiz kaybederiz. İç cephe hedeflerimiz, bizim Kızıl Elmamızdır. Biz o iç cepheyi çökerttirmeyiz”...
Her şey karşıtıyla birlikte anlam kazanır. Bir ‘iç cephe’den söz etmek hâsıl olduysa bir ‘dış cephe’ de ima ediliyordur aynı zamanda. Zaten ABD seçimleri konusundaki karamsar yorumu da, BRICS konusundaki daha cüretkar sözleri de, ‘dış destek’ konusundaki hayal kırıklığının dozunu gösteriyor.
Erdoğan, halkın çok büyük kısmının pahalılık, borçluluk ve giderek işsizlik gibi yakıcı sorunlarla karşı karşıya olduğu, neredeyse tüm toplumun “kart borçlarını yapılandırma” yönünde mecburi ve nafile adımların atıldığı bir dönemde, ideolojik sisi yoğun bir “iç gündem” ve “iç cephe” ile dönüyor. Anayasa, teğmenler, Kızıl Elma vs…
- 101. yıl: Saray siyaseti ve cumhuriyet 29 Ekim 2024 12:35
- ‘Limit vergisi’ öldü, yerli milli sanayi balonu yaralı 17 Ekim 2024 05:48
- "Yol yaptı, köprü yaptı"; şimdi de demir yolu yapacak 22 Eylül 2024 04:37
- İstikrar programının ‘koalisyon’ fotoğrafı 27 Ağustos 2024 05:09
- Hem vergi, hem teşvik cenneti 08 Ağustos 2024 05:56
- OSB’ler, limanlar, demiryolları ve ‘nitelikli’ işgücü 15 Temmuz 2024 05:05
- Emekçilerin gazetesi 29 yaşında 07 Haziran 2024 03:00
- Kötü günler geride kaldı, daha kötüleri geliyor! 30 Mayıs 2024 05:55
- Sermaye ve siyasetçilerinin cephe düzeni 20 Mayıs 2024 04:26
- Erdoğan’ın mesajı: ‘Birbirimize karşı yumuşak, halka karşı sert’ 06 Mayıs 2024 09:25
- Bir başlangıç sorusu: Emekçiler kime ve niye oy verdi? 07 Nisan 2024 08:04
- Kaybettikleri yalnızca belediyeler değil 01 Nisan 2024 05:38