Sağda birlik arayışları ve Kürtler
Fotoğraf: Unsplash
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) ile Gelecek Partisi arasında yaz ayları boyunca sürdürülen görüşmeler geçtiğimiz günlerde bir üst aşamaya yükseldi. Parti liderleri bir araya geldi, ancak birleşme görüşmelerinden sonuç alınamadı. Ahmet Davutoğlu, her türlü fedakarlığa hazır olduklarını ancak DEVA'nın birleşmeye henüz hazır olmadığını söyleyerek birleşme arayışının tıkandığını kamuoyuna açıkladı.
İki parti arasında görüşmeler sürerken Gelecek Partisi şu açıklamayı yapmıştı: “Bugün ülke siyasetinde böyle güçlü bir özgürlükçü, vatanperver, milli, muhafazakar, demokrat alternatifin ve Meclis grubunun oluşmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır. . . Önemli olan iktidar mensupları dahil hemen hemen herkesin kapalı kapılar ardında dile getirdiği bir felakete doğru gitmekte olduğumuz gerçeği karşısında siyaseti içine girdiği çıkmazdan kurtarmaktır.”
“Vatanperver, milli, muhafazakar” üçlüsünün önüne ‘özgürlükçü’, sonuna ‘demokrat’ kavramlarının yerleştirilme tercihi, çağrının geniş kapsamı ve bir zamanlar Süleyman Demirel için atılan “Kurtar bizi baba!” sloganını hatırlatan ‘kurtarma’ vurgusu tipik bir merkez sağ parti arayışıyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Birleşme arayışının iki gerekçesi var: İlk gerekçe, sistemli operasyonlarla merkez sağı eriten Erdoğan rejiminin bu görünür gerçekliğe rağmen halen merkez sağı temsil ediyor olma iddiası. Diğer neden ise bahsi geçen partilerin ‘altılı masa’ marifetiyle Mecliste koltuk sahibi olsalar da tabanlarının erimiş olması. 31 Mart 2014 yerel seçimlerinde büyük bir hezimet yaşayan bu partiler sadece il ve ilçe siyasetlerinden değil, haber ortamlarından da silindi.
***
Türkiye’de ‘merkez sağ’ siyasal alanda bir boşluk olduğu, bu nedenle “orta sınıf”ın ve bu kesime atfedilen değerlerin siyasal alanda layıkıyla temsil edilmediği yönünde bir düşünce hayli yaygın. Hayatta kalma mücadelesi veren parti liderlerinin yanı sıra, bir kısım akademisyen ve gazeteciler de bu boşluğu dolduracak partinin, hızla güç kaybeden Ak Parti’nin yerini alacağı görüşünü savunuyor. Ancak, bu inanç doğrultusunda ve sosyolojik gelişmeleri yok sayarak yürütülen ‘Birleşerek merkez sağı canlandırma’ projelerinin işi hiç kolay değil.
Kemalist-aydın-bürokrat egemenliğindeki siyasete karşı merkezin dışında gelişen ‘sağ siyaset’in Türkiye’de geçirdiği evrimin dinamikleri, merkez sağdaki “boşluğu” doldurmaya niyetlenenlerin ezberlerinin geçersizliğini gösteriyor. ‘Kolejli Ecevit’e karşı ‘İslamköy’lü Çoban Sülü’ olarak kitlelere sunulan Süleyman Demirel’in toplumsal değişim doğrultusunda ‘şehirlerin partisi’ ANAP’a yenilişi, kırsal kesimin popüler ‘baba’sı Demirel’in kentleşme oranı arttıkça gerileyişi ve Mesut Yılmaz’ın gölgesinde kalışı, sağ siyasetteki dönüşümün sosyolojik dönüşüme paralelliğini gösteren olgulardan yalnızca birkaçı ve üstelik günümüzün toplumsal yapısı ve siyasal koşulları 30-40 yıl öncesinden çok farklı.
Ak Parti’nin iktidara talip olurken sözünü verip de gerçekleştirmediklerinin listesinin uzunluğu ‘Boşluk doldurma’ya niyetlenenlere cesaret verse de, çözümü hâlâ merkez sağda arayanlar Türkiye’de özellikle son on yılda yaşanan yapısal dönüşümü gözden kaçırıyor: 2018’de kurulan yeni rejimin zayıflattığı TBMM, her fırsatta yok sayılan yerel yönetimler, ilkesizliği ve boyun eğmeyi kanıksamış bürokrasi, siyasal alanın gölgesinde kalan sivil toplum, cemaatlerin ve din eksenli vakıfların kamusal alanda artan etkisi, eğitim sistemindeki tahribat, siyasal alanda zihniyet değişimini kaçınılmaz kılıyor.
Cumhur İttifakının 1930’ların tek parti iktidarından çok daha etkili bir siyasal gücü elinde tuttuğu, muhafazakar, milliyetçi ve müthiş merkeziyetçi bir vesayet rejiminin kumanda masasında oturduğu bir dönemden geçiyoruz. Gelecek ve DEVA Partileri, ciddi bir ekonomik ve siyasal kriz ortasında birleşerek merkez sağa talip olsalar da çözülen partilerinin ayakta kalma ihtiyacından kaynaklanan iyimser yorumlarının ötesinde bir hazırlıkları yok. Cumhuriyet reformlarının bekçiliğini yapan, aynı zamanda toplumsal hayatta muhafazakar değerleri öne çıkaran, askeri vesayete pek de ses çıkarmayan, güçlü ekonomik büyüme ve kalkınmayı ön planda tutan geçmişin merkez sağının değerlerinin bugünün ihtiyaçlarına nasıl uyarlanacağını, hangi kadrolar tarafından uygulanacağını ve kitlelerce nasıl karşılanacağını bilmiyoruz.
Türkiye’de köylülüğün eridiği, sivil-asker bürokratların siyasetteki belirleyici rolünün ortadan kalktığı, sanayileşme hedefinin durakladığı, asgari ücretin genel ücret olup, orta gelir grubunun neredeyse ortadan kalktığı koşullarda, derin ideolojik problemlerle karşı karşıya olan sağ düşünce suskun ve merkez sağ siyasallığa fikri gıda sağlaması mümkün görünmüyor. Üstelik toplumsal kurtuluşu merkez sağda arayan kitlesel bir talep de yok. Hal böyleyken, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın girişiminin nedenlerini başka bir düzlemde aramak gerekiyor.
***
Diyarbakır’da kurulan, Bölge siyaseti ve ekonomisine ilişkin araştırmalar yapan Rawest Araştırma Merkezi tarafından 19 Mayıs 2019’da kamuoyuna sunulan “yeni parti iddialarına ilişkin bölgedeki manzara” başlıklı raporda, o dönemde Ak Parti ve HDP arasında kararsız kalmış seçmene hitap eden bir partinin şansının olacağı yorumu yapılmıştı. Raporun devamında, Abdullah Gül, Babacan ve Davutoğlu isimlerinin bölgede tanınan siyasetçiler listesinde öne çıktığı vurgulanmıştı. Gelecek ve DEVA partileri kurulmadan önce yapılan bu araştırmada; “Görüşmelerimize göre Gül’ün açıkça arkasında olduğu, Davutoğlu’nun fikri altyapısı ve teşkilat metafiziğini sağladığı, Babacan’ın ekonomik refah ve demokrasi vadettiği bir hareketin ‘HDP ve Ak Parti’nin yıpranmışlığı üzerinden yeşermesi’ zor olmayacaktı.” değerlendirmesi yapılmıştı.
Yaklaşık olarak iki yıl sonra, yine Rawest tarafından yapılan ‘ocak 2021 - bölgesel siyasi eğilimler araştırması’ sonuç raporunda, DEVA ve Gelecek Partilerinin ‘Bölge’de seçmenin yarısı tarafından bilindiği, bu partilerin Bölge’de alabilecekleri oyun, Türkiye’nin geneli için yapılan tahminlerin iki kat üzerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ‘sağ’ ama özellikle ‘merkez sağ’ kritik bir öneme sahip oldu. Siyasal sistem içinde sağın ağırlığı ve hatta devletle iç içe geçmiş olmasından dolayı siyasal denge noktası sağa yakın bir noktada şekillendi. Sağ siyasetler bir yandan burjuvazinin ideolojik ve siyasal çizgisini hayata geçirirken, diğer yandan emekçi sınıfları sisteme katma sürecinde işlevli, siyasal ortamı düzenleme bağlamında ‘görevli’ oldular.
DEVA ve Gelecek Partilerinin Bölge’de sahip oldukları göreceli sempatiyi ve Türkiye’de sağ partilerin ‘görevli’lik geleneğini akılda tutarak merkez sağda birleşme girişimlerini Kürt halkının siyasal iradesine yönelik alternatif arayışlar üzerinden değerlendirmekte fayda var.
- Demokrasi karşıtlığının kitlesel tabanı 10 Kasım 2024 05:26
- Ahmet Özer'in tutuklanması ve Kolombiya barış sürecinden dersler 03 Kasım 2024 04:32
- Fethullah Gülen'den sonra... 27 Ekim 2024 04:02
- ‘Çözüm’ü küçük çıkarlar için heder etmek 20 Ekim 2024 04:47
- ‘İç cephe’ çağrılarını 10 Ekim 2015’te yitirdiklerimizin fotoğraflarına bakarak düşünmek 13 Ekim 2024 04:47
- İsrail devleti terörü neleri örtüyor? 06 Ekim 2024 04:32
- Günay Kubilay'dan "Bir Kumpas Davasının Anatomisi" 22 Eylül 2024 04:00
- Narin… 15 Eylül 2024 04:51
- Reşit Kibar "Ne" için öldürüldü? 08 Eylül 2024 04:04
- ‘Barış’ emekçinin hayatına nasıl dokunur? 01 Eylül 2024 04:10
- ‘Kolektif Şiddet Siyaseti’ 25 Ağustos 2024 05:07
- Filistin kimin ‘dava’sı? Filistin kimin ‘dava’sı olmalı? 18 Ağustos 2024 04:50