29 Eylül 2024 04:40

Sendika hakkı ve iki yargı kararı

Atölyede kaynak makinesiyle kaynak yapan bir işçi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Geçtiğimiz hafta grevdeki As Plastik örneğinden yola çıkarak, anayasal haklardan sendika ve TİS hakkının kullanılamadığını yazmıştık. Bu hafta da konuyla doğrudan ilgili iki güncel yargı kararını üzerinden, yargı penceresindeki durumu değerlendireceğiz.

Bu kararlardan birisi yetkisiz sendika yöneticisinin iş güvencesi, diğeri ise belirli süreli sözleşmeye mahkum edilen özel sektör öğretmenleriyle ilgili.

YETKİLİ SENDİKA OLMASA DA...

Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz aylarda, sendika hakkı bakımından kısmen olumlu denilebilecek bir karar verdi. 28 Mart 2024 tarihli karardan, ancak 16 Eylül günü Resmi Gazetede yayımlandığında haberdar olabildik. TOMİS Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Yakup Tekin’in başvurusu üzerinde verilen kararda, iş yerinde yetkili olmayan amatör sendika yöneticisinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı değerlendirildi.

AYM sonuç olarak Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM bu kararı verirken, Bölge Adliye Mahkemesinin (BAM) iş yerinde yetkili olmayan sendikanın yöneticisinin Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 24. maddesindeki özel güvenceyle ilgili bir gerekçeye dayanmamasından yola çıkmış. AYM’nin sendika hakkının ihlali yönüyle incelediği BAM kararında, mesele yetkili olmayan sendikanın yöneticisi yönünden değil, yetkisiz sendikanın temsilcisi bakımından ele alınmıştı. AYM de bunun, “Sendika hakkının gerektirdiği etkili yargısal inceleme bağlamında devletin pozitif yükümlülükleriyle bağdaşmadığını” belirterek sendika hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

KORUYUCU VE DÜZELTİCİ ÖNLEM ALINMALI

Karar elbette olumlu. Özellikle sendika hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerden hareket edilmesi, bu pozitif yükümlülüklerin, devletin koruyucu ve düzeltici önlemler almasını gerektirdiğinin altının çizilmesi, yerel mahkemeler, BAM ve Yargıtay tarafından da dikkate alınmalı. Bu yönelim sendika hakkının kağıt üzerinde kalmaması için nispi olumlu bir etkide bulunabilir.

İŞ MAHKEMESİ DE AYM’Yİ TANIMADI

Ancak bu karar Resmi Gazetede yayımlandıktan dokuz gün sonra, 25 Eylül’de İstanbul’daki bir iş mahkemesi, Anayasa’yı da AYM kararını da hiç dikkate almadan hakları sınırlayan bir karara imza attı. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali’nin iş sözleşmesinin sendikal faaliyeti nedeniyle uzatılmaması üzerine açtığı işe iade davası reddedildi. Mahkeme, gerekçesini, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu gereği sözleşmenin belirli süreli olmasına dayandırdı. Sendika, yaptığı açıklamayla haklı olarak kararı eleştirdi ve mahkemenin içtihatları, Anayasa’daki temel hak ve hürriyetleri, eşitlik ilkesini dikkate almadığını belirterek, belirli süreli iş sözleşmesinin sendikal örgütlenme ve çalışma hakkını gasbettiğinin daha da somutlaştığını vurguladı.

Gerçekten de İstanbul İş Mahkemesinin kararı, Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10’uncu, çalışma hakkının düzenleyen 49’uncu ve sendika hakkını düzenleyen 51’inci maddelerine aykırı olduğu gibi, yasaya dahi aykırıdır.

KARAR YASAYA DA AYKIRI

Evet, İş Kanunu’nun 18. maddesine göre işe iade davası açabilmek için belirsiz süreli sözleşmeyle çalışmak gerekir. Ancak fesih sendikal nedene dayandığında aynı şeyi söyleyemeyiz. Çünkü Anayasa Mahkemesi, 11 Kasım 2015’te Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2014/161 sayılı kararıyla, Sendikalar ve TİS Kanunu’nun 25’inci maddesinin 4. fıkrasında yer alan “fesih dışında” ibaresi ile 5. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “18” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir. 18. maddeye yapılan atıf iptal edildiğinden, iş güvencesine tabi olmayan işçiler de fesih sendikal nedene dayanıyorsa, işe iade davası açabilecektir. Bu işe iade davalarında sendikal nedenin varlığının tespiti halinde iş yerinde 30 veya daha fazla işçi çalıştırılması, işçinin iş yerinde en az 6 ay kıdeminin bulunması, iş sözleşmesinin belirsiz süreli olması şartlarına bakılmaksızın işe iade kararının yanı sıra sendikal tazminata da hükmedilmesi yasanın lafzına uygundur.

Yukarıda değindiğimiz AYM kararı gereği de sendika yöneticilerinin, iş yerinde yetkili olup olmadıklarına bakılmaksızın iş güvencesinden yararlanması zorunludur.

SORUN ON BİNLERİ İLGİLENDİRİYOR

Buna rağmen İstanbul 33. İş Mahkemesi modaya uydu ve AYM’nin sendika hakkının ihlali kararını da yasadaki iptal kararını da dikkate almadı. İş Mahkemesinin kararı istinaf aşamasında, olmadı AYM’de kaldırılmak zorunda. Aksi durumda, sadece bir sendika yöneticisinin değil, yasa ve içtihadı birleştirme kararı gereği belirli süreli sözleşmeye mahkum edilen on binlerce özel sektör öğretmeninin anayasal ve yasal hakları kağıt üzerinde kalacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa