09 Ekim 2024 04:20

Kültür yolları nereye çıkar?

Bir heykel

Fotoğraf: Özcan Yaman

Paylaş

Yollar bir yere çıkar. Peki Kültür yolları nereye çıkıyor? 

2021 yılında devletin/AKP’nin Kültür Bakanlığının “Beyoğlu Kültür Yolu” olarak başlayan festivali, İstiklal caddesiyle Beyoğlu’da sıkışıp kalacak değildi ya. Sonraki yıllarda “Kültür Yolu Festivali” adıyla il il yaygınlaştırılarak şenlikli/festival havasında turizm amaçlı sanat bağlantılı sürüyor. 

Şimdi kalkıp Kültür ve sanatın iktidarların toplumu manipüle etmekte nasıl kullandıklarını falan yazmayacağım. Çokça yazıldı. 

1990’ların Özal’lı yıllarından bu yana kapitalizmin restorasyonunda icat edilen neoliberal politikaların geldiği yolculuk, kendini AKP devletinde en vahşi şekliyle ortaya koyuyor. Bu noktada siyasi ve ekonomik oligarşinin toplumda algı yaratmak, manipülasyon yaparak sevimli gözükmesini sağlayacak alan olarak kültür sanat kaçınılmaz oluyor. Bu durum aynı zamanda sermaye şirketlerinin marka imajını güçlendirirken devletin (sözde halkın devletinin) kasasından ya da bizim vergilerimizden harcamadan kamusal bir hizmeti yerine getiriyormuş gibi rol yapıyor. 

Sosyal bir hukuk devletinde anayasa maddeleri işe yarar. Ama kendi çıkardıkları yasaları bile uygulamayan bir devlette anayasa maddelerinin bir işe yaramadığını görüyoruz. Adaletten ekonomiye sağlıktan barınmaya gerçekler ortada. Burada uzun uzun bu antidemokratik uygulamaları ve bozuk düzeni örnekleyerek zaman almak istemiyorum. Evrensel’i okuyan sizler bunları çok iyi biliyorsunuz. Açın anayasanın düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin 26-27-28 maddelerini okuyun. Bir de yaşananlarla karşılaştırın. Devletin kültür ve sanata destek olması kerhen değil bir zorunluluk olarak vardır. Ama hangi devlette diye sorarak. AKP’nin kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıp kuvvetler birliğine çevirdiği, meclis yerine saraydan yönettiği bir AKP devletinde bu ödev ve görevler kağıtta yazılı bir anayasa maddeleri olarak kalır. 

Şimdi gelelim “Kültür Yolu Festivali’ne”...

Bu festivale katılan sanatçıların çoğu ya da dışardan bakanlar “Kültür Bakanlığı bizim vergilerimizle zorunlu olduğu hizmetleri yerine getiriyor, ne var bunda?” diyebilirler. Bu çok masumca ya da bilinçsizce bir yaklaşım. Toplum mühendisliğinin neoliberal uzantısı olarak AKP’nin devleti yapması gerekeni yapıyor. Toplumun %85’inin yoksullukta eşitlendirildiği %15’luk kesimin şatafat içinde yaşadığı bir ülkede ekonomiden sağlığa, eğitimden, barınmaya halka karşı siyasi baskılarla iktidarını kurmuş bir iktidarın kültür ve sanat alanında bu kadar sevimli ve hakça davranması mümkün mü? Değil tabii ki. Kültür yolu festivallerinin çıktığı yollarda görüntüyü kurtarma çabalarıdır. Yandaş medyası, yandaş belediyeleri, yandaş sanatçıları ve onların etrafında nemalanmaya çalışanlar turizm festivallerine çevirdikleri bir kültür sanat faaliyetleri içlerinde dolanıyorlar. Sermaye şirketlerinin sponsorlukları iktidarla kazan kazan formülüyle normalleşebilirken, sanatçıların sivil toplum(!) denilen holding dernek ve vakıflarının AKP devletiyle ilişkileri de bir dereceye kadar anlaşılır. Ama daha önce muhalifmiş gibi olan bazı dernek ve sanatçılar nasıl bu yollarda kendilerini buluyorlar? Evet para önemli bir unsur ama hepsi bu mu yani?  O zaman mevcut iktidarın antidemokratik yapısını eleştirdiğiniz uygulamalarına da ortak oluyorsunuz. Bu durumu (AKP’nin) devletin kamusal hizmet sorumluluğunun bir parçası olduğu gibi retoriklerle katılmanızın normalleştirilmesini beklemeyiniz. 

Sosyal medyada bir arkadaş düşüncelerini şöyle özetlemiş:

“Salgado da olsa! 

Evet Salgado da olsa, kültür denilen kavramın yok edildiği, eğitimin yerle bir edilip, çarpık bir din temeline dayandırılmak istendiği, kültürün turizmin yanında üvey evlat muamelesi gördüğü bir düşüncenin varlığı ile buluşamam. Kültür yolu adı altında art niyetli düşüncelerini evrensel kavramlarla harmanlayıp, bizlere yedirmeye çalışan bir kurnazlığın esiri olamam. Yıllardır takip ettiğim 212 fotoğraf festivali de olsa bu düşüncenin içine dahil olduğu için yolumu birleştiremem. (Kendileri de biliyorlar bu yolun yol olmadığını, afişlerini bile bir kültür yollu, bir de yolsuz hazırlamışlar.) Velhasıl dostlar, bu yolun ardında olmasalar da yanından geçenlere de bir şey diyemem.” 

Demokrasi mücadelesiyle buluşmayan hiçbir kültürel ve sanatsal etkinlik topluma değil, iktidarın çıkarına yontmak olur.   

Dolayısıyla “devlet” kavramını “AKP devlet modeli” nden kurtarmadan, kurtuluş yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa