09 Ekim 2024 04:39

İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor!

Fotoğraf: AA

Paylaş

Tüketimden gelen gücünüzü kullanın’.

Pahalılık karşısında vatandaşa yapılan bir çağrı bu.

Kimden gelmiş bu, ‘Tüketmeyin, boykot edin, fırsatçılara göz açtırmayın’ çağrısı...

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’ten…

Serbest piyasa savunucusu, ne oldu da fiyatı fren çağrısı yaptı?

Kendisi de üyeleri de mal ve hizmet satan biri, nasıl oldu da ‘Mal almayın boykot edin’ dedi.

Ve niye ekonomi gazeteleri ‘Bu işte bir bit yeniği var’ demek yerine, çağrıyı şu manşetleri yeniden sürüme sokmanın aracı kıldı: ‘Enflasyonu ahlaksız şirketler artırıyor’, ‘Aşırı fiyat artışına sıkı takip’…

***

İki kocaman soru daha ortada: ‘Almazsan fiyat artmaz’ düz mantığıyla yapılan boykot çağrısı enflasyona çare olur mu?; ‘Denetimler enflasyonu düşürür mü?’

YİNE Mİ AYNI MASAL

2018 yılından beri dilimizde tüy bitti.

Dedik ki…

Zorla fiyatları sabit tutarak… İş yeri, depo basarak… Belki geçici ‘fiyat istikrarı’ sağlanır ama sorun çözülmez.

Hatta… Bunları yapmak-fiyatları artıran etkenler olduğu gibi orta yerde dururken-uzun vadede sorunları büyütür.

Nitekim öyle de oldu!

Aracıyı, komisyoncuyu terörist ilan etmekle sorun çözülmeyince de… Satıcıyı, marketçiyi hedefe koydular. 

Gıda komitesi kurdular… ‘Erken uyarı’ filan dediler, ‘Gıda fiyatları artarsa erken müdahale  edilecek’ dediler.

Enflasyon timi kurdular.

Dedik kiSebepleri sorgulamazsan, sonuçlarla boğuşmak zorunda kalırsın. Asıl sebepleri çözmeden olmaz!

Zincir marketlerin  40 bine yakın şubesinin tümünü kapasan dahi, fiyatlar yolunu bulur akar.

***

Fırsatçı karaborsacı aradılar; olmadı!

Soğan, patates depolarını bastılar; olmadı!

Hedefe aracıları koydular; olmadı!

Sonra…

Denetim ekiplerini marketlere saldılar, kasa ile raf arasında fiyat tutarsızlığı aradılar; olmadı!

Tanzim çadırı kurup ürün sattılar, kooperatif satış noktalarına yönlendirdiler; olmadı!

Her şeyi yaptılar bir tek kök soruna dokunmayı denemediler.

Hatta devlet fahiş fiyatlara yol açan kendi uygulamalarına da dokumadı.

Akaryakıttan vergi yükünü kaldırmadı. 1 milyon TL’lik otomobilden 750 bin lira vergi almaktan vazgeçmedi; otomobilde yüzde 220 bindirdiği verginin üzerinden yüzde 20 KDV’den de…

SONRA DA SANDIKTAN BOYKOT ÇIKTI

3.5 milyon civarındaki iş yeri, esnaf, üretici varken devasa denetim ordusu dahi kursan, bir fırsatçılık varsa da başa çıkamazsın”…

Eleştirileri gelince de ‘En iyi denetim, vatandaşın yaptığı denetimdir’ anlayışı devreye sokulmaya çalışıldı.

Nisan ayında iki günlük boykot çağrıları gündeme geldi.

Restoranlara, kafelere  hafta sonu gidilmeyecekti.

O zaman dedik ki…

Ülkenin tüketicilerinin (vatandaşlarının ) durumuna bakınca bu boykot çağrısının bir karşılığı yok.

Buradan bir baskı oluşturulmaz.

Bir uyarı niteliği yok.

Tam tersine hedef şaşırtır; iktidarın ekonomi politikalarının sonuçlarını esnafa yıkmaya yol açar.

Nitekim bir sonuç alınamadı. Alınamazdı da…

***

Şimdi boykot yine gündemde!

Elbette astronomik kârlar elde edenler var. Fakat mesele boykotla çözülmez, (Üstelik de onların müşterilerinin böyle bir boykota katılma ihtimalleri de yok.)

Üç sebeple….

Birincisi. Temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan milyonlarca insan neyi boykot edecek. Ülke gelir bölüşümünü dikkate almadan yapılan çağrılar karşılıksız.

İkincisi… İTO Başkanı boykota çağırıyor ama boykot çağrıları olumsuz sonuçlar da doğurabilir.

Daha ucuz’ diye Yunanistan’a akın gibi.

Her gün Yunanistan’a akın yaşanan Ayvalık’taki esnafa sorun. İsyan ettiklerini, kendilerinin ‘kazıkçı’ gösterilmesine öfkelendiklerini duyacaksınız.

Yüksek vergi ve kiramız; hizmet için sefer ettiğimiz garson sayımız…Gibi maliyetlerin ağırlığını sıraladıklarına tanık olacaksınız.

“Bükülmüş belimiz bir de ‘boykot’ anca bel kırar” dediklerine de…

Boykottan küçük esnafın zarar görmesi, kafe ve restoran çalışanlarının işten atılması gibi sonuçların çıkması da olası…

Üçüncü sebebe gelince… Sorun üretim süreci ile ilgiliyken, tüketimden soruna müdahale etmek, egzozdan motora müdahale gibi anlamsız.   

***

TÜİK ne diyor…

Bu ülkenin yüzde 70’i gelirinin yüzde 75’ini kira, gıda ve ulaşıma harcıyor. Elinde kalan üç beş kuruşu da neye yettirebilirse…

Neden kısacak da neyi boykot edecek?

Zaten market market dolaşıp ucuzunu arıyor, kendince ‘fiyat denetimi’ yapıyor.

Geriye kalanın ise lüks tüketimi sürüyor.

Tüketim malları ithalatı tam gaz devam ediyor; yıllık tüketim malı ithalatı rekor kırarak 52 milyarı aştı.

Büyük kârdan, ranttan beslenen en üsteki yüzde 20’lik kesim vur patlasın, çal oynasın tüketiyor.

Ne boykotu?..

ÜCRET DE ARTMALI

Yıllık kira artışının yüzde 117.5 (yüz on yedi buçuk) olduğu yerde hizmet sektörünün ucuzlamasının mümkün olmadığını İTO Başkanı bilmiyor mu?

Biliyor tabii ki…

O zaman niyeti ne?

***

Kıdem tazminatının kaldırılmasını…

Hukuk yolunun işçiye kapatılmasını… 

Açlığa mahkum edilen işçinin ücretini devletin vermesini…

Bolca göçmen emeği kullanmanın önünün açılmasını…

Ve daha nice talebini hükümete ileten İTO Başkanının niyeti açık: Yüksek enflasyon karşısında ücret talep etme boykot et!

Taleplerini karşılamasını beklediği hükümete yanlarken istiyor ki emekçilerin şeytan taşlamaktan tavafa vakti kalmasın!

***

Ücret artmıyor, maaş artmıyor, çiftçinin ürünü para etmiyor ama fiyatlar artıyor. Bu durumda ihtiyaç boykot değil ücret artışı.

Enflasyon sorununu çözmek için ücretle değil asli sebeplerle uğraşılmalı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa