17 Ekim 2024 05:14

‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı!

Devlet Bahçeli Dem Partililerle tokalaşıyor

Fotoğraf: AA

Paylaş

Salı günü MHP, CHP ve DEM Parti’nin grup toplantıları vardı. Bahçeli, Özer ve Bakırhan partilerinin grup toplantılarında siyasi gündemin başlıca konularında görüşlerini ortaya koydular. Erdoğan ise AKP Genel Merkezindeki “Filistin’in geleceği” adlı toplantıda konuştu.

Bu toplantıda İsrail’le ilgili söylediklerini yineleyen Erdoğan; üç bin yıl önce uydurulmuş bir Yahudi efsanesi olan “vadedilmiş topraklar” iddiası üzerine yeni duymuş gibi konuşmaya devam etti. Bir haftadan beri her vesile ile öne sürdüğü “İsrail tehlikesi ülkemize yaklaşıyor. Biz riski görüyor ve her türlü tedbiri alıyoruz” cümlesini yinelemenin ötesinde yeni bir şey söylemedi!

Mart 2024’te yapılan MHP kurultayından beri Cumhur İttifakının siyasi duruşunu belirlemeyi ve ülke siyasetini motive etmeyi amaçlayan Bahçeli; 1 Ekim günü yeni yasama döneminin ilk gününde DEM Parti Grubuna giderek vekillerin ellerini sıkmasından beri Cumhur İttifakının sözcüsü gibi davranmaktadır. Bu konuda Bahçeli Erdoğan’ın da tam desteğini almış bir sözcü olarak hareket etmektedir.

Nitekim Bahçeli AKP’nin Genel Başkan Vekili ve Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa’nın 3. maddesinin değişmesine dair sözlerini “Devlet millettir, millet de devlettir. İkisini birbirinden ayırmak, su katılmamış bölücülüktür ve çok tehlikelidir” diyerek Kurtulmuş’un yüzüne bir tokat gibi çarptı.

Kurtulmuş Bahçeli’ye bir yanıt verdi mi, hayır! Verecek mi, ona da hayır diyebiliriz. Çünkü o da biliyor ki artık bu konularda Bahçeli Erdoğan adına da konuşuyor!

Bahçeli kürsüye çıkmışken Özgür Özel’e “CHP’nin durduğu yer Türk milletinin durduğu yer değildir. Mecliste yapılan kapalı oturumdan sonra Özgür Bey’in açıklamaları büyük bir hezeyandır. CHP’nin makul bir pozisyon alacağı günleri bekleyeceğiz” diyerek CHP’ye ayar vermeyi de ihmal etmedi.

"ÖNCE ARKAMDA HİZALANIN SONRASINA BAKARIZ" DAYATMASI!

Ama Bahçeli’nin asıl dikkat çeken sözleri, “çözüm sorunu tartışması” üstünden geldi. “DEM Parti'nin aklını başına alması, uzattığım eli sabote etmekten uzak durması herkesin hayrınadır” diye DEM Parti’yi tehdit eden Bahçeli, Öcalan’a da çağrı yaptı: “Buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin!”

Bahçeli’nin Öcalan’a yönelik çağrısına ilk tepki DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’dan geldi: “Sayın Bahçeli, Öcalan’ın ne söyleyeceğini, nasıl bir çağrı yapacağını biz de merak ediyoruz senin gibi. O zaman tecridi kaldırın, Sayın Öcalan’ın kendi örgütüne, kendi arkadaşlarına ne dediğini hep beraber izleyelim görelim. 43 aydır uçan kuşların bile üzerinden geçmediği bir adaya boşuna çağrı yapılır mı?”

Bakırhan sadece Bahçeli’nin sözlerine yanıt vermedi, CHP Genel Başkanı Özgün Özel’e de “Özellikle ana muhalefet partisinin Kürt meselesinin demokratik çözümünde çok kıymetli bir rol oynayabileceğini belirtmek istiyorum. CHP statükoya sığınmadan, çözüm karşıtı bir yere savrulmadan ve Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'nin temel meselelerinin demokratik bir şekilde çözülmesi için karşı bir yerde durmamalıdır. Çözümün yanında yer almalıdır” diyerek çağrı yaptı.

SİYASETTE KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ GÜNDEMDE ÖNE ÇIKIYOR

Bahçeli’den gelen eleştirilere ve Bakırhan’dan gelen çağrıya CHP Meclis Grubunda yanıt veren CHP Genel Başkanı Özel, Bahçeli’nin DEM Parti’li vekillerle el sıkışmasını olumlu bulduğunu belirttikten sonra Bakırhan’dan gelen çağrıya “Bu parti demokratik bir açılım yapmak için DEM’den de icazet beklemeyecek. Gelecek hafta Diyarbakır'da, Batman'da Hakkâri'de Van'da olacağız. Eller birbirine yeniden kavuşsun, analarımızın gözyaşı dursun diye, artık daha fazla şehit gelmesin diye üzerimize düşen ne varsa cesaretle yapacağız. Ne Devlet Bey’in bizi hapsettiği yerde ne Tuncer Bakırhan’ın işaret ettiği istikametteyiz” diye yanıt verdi.

CHP’nin geniş bir heyetle bölge illerine gidecek olması, bölge halkının ne düşündüğünü, nasıl bir çözüm istediğini ilk ağızdan dinlemesi, kendi düşüncelerini halkla doğrudan paylaşacak olması, “Üzerimize düşen ne varsa cesaretle yapacağız” demesi değerli ama Bahçeli’nin CHP’ye “ayar verme” amaçlı tutum ve söylemi ile Bakırhan’ın Kürt sorununun CHP’nin “yumuşak karnı” olduğu hatırlatmasından alınarak “Ne Devlet Bey'in bizi hapsettiği yerde ne Tuncer Bakırhan'ın işaret ettiği istikametteyiz” diyerek Bahçeli ile Bakırhan’ı aynı düzlemde gören söylemi elbette anlaşılır değil. Çünkü Bahçeli, Özel’i ve CHP’yi köşeye sıkıştırmak için konuşurken Bakırhan, CHP’nin sorunun çözümünde önemli bir aktör olması için çağrı yapıyor. Ama Bakırhan’ın söylediklerinden çok söyleyiş tarzının Özel’i rahatsız ettiği de anlaşılıyor.

İYİP Genel Başkanı Dervişoğlu ise Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı çağrıyı “Terör örgütünü devlet tasfiye eder, terörün bittiğini de devlet ilan eder” diye eleştirerek “en milliyetçi” çizgide durmaya devam eden parti olmayı sürdüğünü göstermeye çalışıyor.

DEMOKRASİ GÜÇLERİ GEREKLİ ADIMLARI ATABİLERSE!

Son iki haftada “Kürt sorununun çözümü” etrafında yapılın tartışmaların salı günü MHP, CHP ve DEM Parti’nin grup toplantılarında daha somutlandığını gördük.

Cumhur İttifakının bu konuda direksiyona geçirdiği anlaşılan Bahçeli DEM Parti başta olmak üzere muhalefetin arkalarında hizalanmasını, Öcalan’ın da örgütü tasfiye etmesini istiyor. Bahçeli sorunun böylece çözüleceğini iddia etme çizgisinde. Bu çizgi Kürt sorununun çözümü değil, istismarı üstünden muhalefeti yeniden dizayn etme hamlesi olarak organize edilme girişimi yapılmak istenmektedir. Eğer DEM Parti ve Öcalan belirlenen çizgiye gelirse diğer sorunların sonradan adım adım hayata geçirileceği ima edilmektedir.

Oysa bugün Kürt sorunu sadece Türkiye’deki Kürtlerin ve Kürt siyasetinin bazı somut taleplerinden ibaret değildir. Tersine Kürt sorunu bugün Suriye, Irak, İran ve Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren ve bu ülkelerin iç barışının olduğu kadar bölge barışının başlıca koşulu olan bir sorundur.

Elbette bugün tartışılan “çözüm” Türkiye’nin Kürt sorunu ve bu konuda atılacak somut kimi adımlarla sınırlıdır. Ama sorunu bölge çapındaki boyutuyla görmedikçe Türkiye’de atılacak adımların amaç ve kapsamlarının doğru olarak belirlenmesi de olanaklı değildir.

Bu yüzden “Kürt sorunu” Bahçeli ve Erdoğan’ın muhalefeti yaratacakları suni dalgalarla alabora etmenin aracı olarak kullanıp sonra da bir kenara atabilecekleri bir sorun değildir. Çünkü Kürt sorununun çözümü mücadelesi “İsrail bize saldıracak” gibi yapay bir sorun değildir. Ki DEM Parti, CHP ve ülkemizin demokrasi güçleri iktidarın provokatif girimlerini aşan, talepler etrafında birleşen bir mücadele çizgisinde inisiyatif alabilirse Bahçeli’nin direksiyonda oluğu istismar cephesi amaçlarına varamaz ama Türkiye’nin halkları, demokrasi güçleri Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü, dolayısıyla demokrasi ve özgürlükler alanında önemli adımlar atılabilir. Yeter ki demokrasi güçleri gereken inisiyatifi almada üslerine düşeni yapabilsin!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa