Yıkıcılar
ŞARKIN SÖYLENSİN
Sesini çıkar, şarkını söyle. Susmadığını, susmayacağını bilsinler. Bağır, bağırabildiğince sesini duysun herkes. Şarkın söylensin.
ULAŞAMADIKÇA
Acıyı ne engelleyebilir? Geçmiş günlerden kalan sevinçler mi, sevgiler mi? Düşlemekle düşünmek de acıtır yürekleri. Yeniden ulaşılamadıkça sevince, sevgiye, sevgiliye.
YIKICILAR
Kuşlar konardı ağacımın dallarına. Dal dalı tartardı olgun meyvelerimle. Ne güzün rüzgarları, fırtınaları ne kışın karları yıktı beni. Üstüme beton döken yıkıcılar gelmeden.
ATEŞ RENGİ
Ne yeşil ne mavi ne boz rengi kaldı yerin. Dağları, tepeleri boğan beton yığınlarından. Üstümüzde ateş rengine dönen göğün kızıllığından.
İSTANBUL MAVİSİ
Mavidir İstanbul. Gökyüzüyle denizi karışır birbirine. Hangisinde yüzülür, hangisinde uçulur? Masmavidir ikisi de.
ÇÖKÜNTÜ
Çay çöktü mü tatlanır. Bal şeker. Deve çöktü mü binilir üstüne. Dere tepe gidersin. Çöl möl demeden. Ev çökmeden.
BAĞIR
Nasıl açı çekiyorsun sırtına bindirilen binbir yükten. Ne anlatabiliyorsun derdini ne konuşabiliyor ne de yazabiliyorsun. Bağır o zaman. Bağıralım hep birlikte.
AKIŞ
Akan su durmaz. Çevrenizde dolandıkça bet bereket katar toprağınıza. Durdurmadıkça.
OVA SERİNLİĞİ
Ova git git bitmeyen güneşli yollarıyla karşılar, kara kara dağları, karanlık koyakları aşıp gelenleri. Gülümseterek yüzünü, gölgelendirir yeri. Uzun bir yel eser, dalgalanan başakların üstünden. Yüreği serinler ovadakilerin.
Evrensel'i Takip Et