Grev kırıcılığı ve mevzuat
Fotoğraf: Evrensel
Adeta sendikal örgütlenmeyi imkansız hale getirmek için yapılmış olan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’ndaki tüm engelleri aşabilen işçilerin amacı ekonomik ve sosyal haklarını kazandırdıkları ve geliştirdikleri bir toplu iş sözleşmesi (TİS) imzalamaktır. Ancak mevcut mevzuat, bu konuda da ciddi engeller içermektedir.
Her şeyden önce yetki itirazı engelini aşmak gerekmektedir. Bu engel aşıldığında da işçileri yeni engeller ve zorluklar beklemektedir. Toplu pazarlık süresince işçilerin patronlarını taleplerini karşılamaya zorlayacağı herhangi bir imkan bulunmamaktadır. Örneğin birçok ülkede bulunan uyarı grevi, mevzuatımızda yer almamaktadır. Mücadeleci sendikalar kısa süreli fiili iş durdurmalarla TİS talepleri konusundaki kararlılıklarını gösterebilmektedir.
YASAKLAR
Grev, hukuki bağlamda bir iş mücadelesi aracı olup, işçilerin isteklerini elde etmek için iş görmeme niyetlerini açıkladığı, topluca ve bir karara uyarak işi bırakmaları olarak tanımlanabilir. Ancak uyarı grevi, dayanışma grevi ve hak grevi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve ILO normlarına uygun olmasına rağmen, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre kanun dışı grev sayılmaktadır.
Ayrıca grev yasağı olan işler de vardır. Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğal gaz, petrol üretimi ve petrokimya işlerinde; Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen iş yerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve hastanelerde grev yapılamaz. Bu işler dışındaki grevleri de cumhurbaşkanının yasaklama yetkisi olduğunu ve sık sık grevlerin yasaklandığını da hatırlatmakla yetinelim.
6356 sayılı Kanun’un sisteminde grev hakkı, toplu iş sözleşmesi prosedürünün bir parçası olarak öngörülmüş ve yalnızca bu çerçevede kullanılabileceği kabul edilmiştir. Bu nedenle grev hakkı, toplu iş sözleşmesi yapılması prosedürü izlenerek, kanunun olur verdiği yer ve zamanda kullanılabilmektedir.
İŞÇİYE YASAK, PATRONA HAK
Grev hakkı kullanılırken de “İşçiye yasak, patrona hak” düzenlemeler bulunmaktadır. Örnek vermek gerekirse, greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçenlerin iş yerinde çalışmaları hiçbir şekilde engellenemez. Ancak, işveren bu işçileri çalıştırıp çalıştırmamakta serbesttir. Greve katılan işçilerin iş yerine giriş çıkışı engellemeleri yasaktır. Grev başlamadan önce üretilen ürünlerin satılmasına ve iş yeri dışına çıkarılmasına engel olunamaz. Greve katılmayıp çalışan işçilerin ürettiği ürünlerin satılmasına ve iş yeri dışına çıkarılmasına, iş yeri için gerekli maddelerin, araç ve gereçlerin iş yerine sokulmasına engel olunamaz.
Niteliği bakımından sürekli olmasında teknik zorunluluk bulunan işlerde faaliyetin devamlılığını veya iş yeri güvenliğini, makine ve demirbaş eşyalarının, gereçlerinin, ham madde, yarı mamul ve mamul maddelerin bozulmamasını ya da hayvan ve bitkilerin korunmasını sağlayacak sayıda işçi, kanuni grev ve lokavt sırasında çalışmak zorundadır.
Greve çıkan işçilerin, grev süresince başka bir işverenin yanında çalışması yasaktır. Başka yerde çalışan grevci işçinin iş sözleşmesi işverence haklı nedenle feshedilebilmektedir.
Yasa ile grev ve lokavt süresince iş sözleşmeleri askıda kalan işçilere bu dönem için işverence ücret ve sosyal yardım ödenmeyeceği, bu sürenin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmayacağı düzenlemekle yetinilmemiş; toplu iş sözleşmelerine ve iş sözleşmelerine bunların aksine hüküm konulması da yasaklanmıştır.
GREV KIRMANIN YAPTIRIMI YOK
Yasada grev hakkının etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayacak kimi düzenlemelere de yer verilmiştir. Patron, grev süresince, grevci işçilerin yerine, sürekli ya da geçici olarak başka işçi alamaz veya başkalarını çalıştıramaz. Greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçiler, ancak kendi işlerinde çalıştırılabilir. Bu işçilere, greve katılan işçilerin işleri yaptırılamaz. Ancak bu yasaklar birçok grevde fiilen geçersiz hale gelmektedir. Çünkü yaptırımı çok kısıtlıdır. Grevci işçinin yerine işçi alan patronlara uygulanan idari para cezası 2024 rakamıyla sadece 4 bin 738 TL’dir.
Yani yasanın kendisi grev kırıcıdır. Grevdeki işçilere, başarılı ve etkili bir grev için grev kırıcılara karşı fiili mücadeleden başka bir yol bırakmamıştır. Fiili mücadele ise polis ve jandarma tarafından bastırılmakta, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendika, TİS ve grev hakkı ayaklar altına alınmaktadır. As Plastik, Lezita ve onlarca iş yerinde olduğu gibi.
***
ÖZEL NOT:
Dünyanın en büyük ve son yıllarda maalesef en etkisiz barosu, İstanbul Barosu değişimin eşiğinde. Bu satırları okuduğunuz gün İstanbul Barosu Genel Kurulunda yeni başkan ve kurulları belirlemek üzere oy verme işlemi yapılıyor olacak.
Temel hak ve özgürlüklerin fiilen askıya alındığı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının dahi uygulanmadığı karanlık günlerden geçerken, Değişim İçin Avukatlar, Av. Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu başkanlığındaki listeyle ‘Önce İlke’ yönetiminde yaşanan 22 yıllık suskunluk dönemine artık son verme iddiasında. Bu satırların yazarının da yönetim kurulu adayı olduğu Değişim İçin Avukatlar, sizlerin ve avukatların desteğiyle, başta avukatlar olmak üzere, tüm toplum için hak savunucu, mücadeleci ve etkin bir baroyu inşa edecek.
- Sömürü için yabancı hukuk 17 Kasım 2024 04:32
- AYM kararı kamu TİS’lerini nasıl etkileyecek? 10 Kasım 2024 05:00
- AYM’nin yapısal sorun tespiti ve TİS hakkı 03 Kasım 2024 04:16
- Grev hakkını kullanmanın yolu 27 Ekim 2024 04:44
- Amaç hakları genişletmek olsaydı... 06 Ekim 2024 04:41
- Sendika hakkı ve iki yargı kararı 29 Eylül 2024 04:40
- As Plastik ve kağıt üzerinde kalan haklar 22 Eylül 2024 04:31
- Ara buluculuğun işçiden götürdükleri 15 Eylül 2024 06:34
- Tarihsel gerçek: Emeklilik hakkı, temel bir sosyal haktır 08 Eylül 2024 05:05
- Sözleşme belirli ise hak sıfır 01 Eylül 2024 04:51
- Yeni iş yasası hazırlığı: İşçileri kullan at 25 Ağustos 2024 04:55
- İş cinayetleri yargılamalarının politik içeriği 18 Ağustos 2024 04:46