21 Ekim 2024 05:00

Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği

Doğum yapan kadın ve bebeği sağda

Fotoğraf: Nursima Özonur/DHA

Paylaş

Annenize, eşinize ya da kardeşinize kanser teşhisi konulmuş. Tetkiklerin ve müdahalenin hızlı yapılması hayati önem taşıyor. Devlet hastaneleri bu gibi hızlı müdahale gerektiren hastalıklar konusunda, sağlığı özelleştirerek paralı hale getiren neoliberal politikalarla ihtiyaca hızlı yanıt verecek durumdan çıkarıldığı için, insanlar bir yolunu bulup özel hastaneye gitmeye koşullandırılıyor. Çürümenin ilk ayağı buradan başlıyor.

Buna imkanı olmayanlar ise, devlet hastanesinde çalışan bir yakınını arayarak işlemlerini hızlandırmak için yardım istiyor ve randevuların öne çekilmesi için falanca kişiyi “görmek” gerektiğini öğreniyor. İşlemin fiyatıyla birlikte. Yani çaresizliğiniz yeniden satılık! Hastane randevularının satılık hale geldiğini Evrensel okurları, gazetemizin manşetlerinden hatırlayacaklardır. Bu da çürümenin ikinci adımı. Sıkışmışlık duygusuyla randevuyu erkene çekmek için “aracıya” istenen ödemeyi yapıyorsunuz. Bu da giderek toplumsal hale gelen çürümenin üçüncü adımı.

Siz bunları yaşarken, sağlıkta dönüşümün parçası olarak, iktidarın boylu boyunca önünü açtığı şehir hastaneleri almış yürümüş. Çiğdem Toker’in Tekin Yayınevi’nden iki yıl önce çıkan “Şehir Hastaneleri, Milletin Cebinden Kamu-Özel İşbirliği” adlı kitapta, kamuya yükü 81.2 milyar doları bulan şehir hastanelerinin mali süreçleri ayrıntılı şekilde işleniyor. İşletmecilerle 25 yıllık sözleşmeler imzalanırken, bütçe 2040’lı yıllara kadar taahhüt altına alınmış. Devlet hastanelerine gerekli kaynak aktarılmazken, paralar çuvalla oraya gidiyor.

Yenidoğan Çetesi’nin, İstanbul, Çorlu ve Tekirdağ'da, aralarında 112 Acil Çağrı Merkezinden çalışanları ile sağlıkçıların da bulunduğu kişilerle hareket ederek, acil hastalanan bebekleri gerekli olmadığı halde önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan servislerine yönlendirerek, bebeklerin ölümüne neden olduğu sürece böyle gelindi.

İddianamede, şüpheli Fırat Sarı'nın yönettiği çetenin 13 özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı görülüyor. Sağlık Bakanlığı müfettiş raporunda, bir bebek yeterli beslenmediği için ölürken, kalbi duran bir bebek için hemşirenin telefonla arayıp çağırdığı doktorun da, “Canlandırmaya gerek yok” dediği yer alıyor. Yenidoğan Çetesi üyelerinden biri diğeriyle konuşurken "Parayı kurtaralım hele alem yaparız bugün" diyor! Çürümenin boyutlarını gösteren olaya dair soruşturmayı yürüten Savcı Y.E. ile önce telefonla sonra makamında görüşen Avukat A.A, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verilebileceği tehdidinde bulunuyor. Savcı geri adım atmıyor ve soruşturma kapsamında savcının odasına kayıt cihazı yerleştirilerek, görüşmeler kayda alınıyor. Kayda alınmış videoda kendisini "eski İçişleri Bakanlığı müsteşarı" olarak tanıtan Mustafa Kemal Zengin, bebeklerin katledildiği dosyayı soruşturan İstanbul Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Y.E ve ailesini Savcının makamında ölümle tehdit ediyor. İşin içinde devletin suikast için kullandığı tetikçiler olduğunu, tutuklananlar derhal serbest bırakılmazsa Savcıyı ve yakın akrabalarını öldüreceklerini söylüyor. Soruşturma savcısının takındığı kararlı tutum, eşine kolay rastlanamayacak cinsten. Bu yazı yazılırken, soruşturma kapsamında ruhsatı iptal edilen hastane sayısı 10’a yükselmişti.

Arkadaşımız Kübra Kırımlı’ya konuşan TTB Başkanı Dr. Alpay Azap, sorunun kaynaklarına işaret ediyor: “Yaşanan olay sağlıkta dönüşümün bir sonucudur. Ama bir yandan da sağlıkta dönüşüm ile piyasalaşan sağlık sisteminin de çürüdüğünün göstergesidir. Burada sadece sistemin çürümediğini insanın da ne denli çürüdüğünü gördük. Paranın girdiği her şey bozulur ama sağlık daha fazla bozulur. Bu yüzden sağlık hizmetlerinin kamu tarafından verilmesini talep ediyoruz.” (TTB Başkanı: Sağlıkta dönüşüm hem sağlığı hem insanı çürüttü, Evrensel, 18 Ekim 2024)

Dr. Yağız Alp Tangün, “Devlet ve Sermayenin Yeniden Üretiminde Denetim Mekânı Olarak Şehir Hastaneleri” başlıklı doktora tezinde borç ilişkilerini tartışırken kullandığı kredi ekosistemini gösteren ağ haritasını X’te paylaşırken, şu veriye dikkat çekiyor: “2022 Sağlık İstatistik Yıllığı’na göre yenidoğan yoğun bakım yatak sayısında özel hastaneler birinci. Toplam yoğun bakım yatak sayısının 1/3’ünden fazlası özel hastanelerin elinde.” 

Yani yurttaşlar, iktidar tarafından 22 yıldır uygulanan özelleştirme politikalarıyla aslında Yenidoğan Çetesinin kucağına itiliyor: Çürüme dört.

Tüm bu olup bitenlerden sonra, iktidarın sağlık politikasından kaynaklanan sorunların hastanelerde hasta yakınlarıyla sağlık çalışanlarını karşı karşıya getirdiği ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin ölümlere yol açtığı bir ortamda, Yenidoğan Çetesinin kurduğu tezgaha öfkenin sağlık emekçilerine yönelmesi çıkarılabilecek en yanlış sonuç olur.

Yanlış teşhisle doğru tedavi yapılamaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa