22 Ekim 2024 04:13

Haklar pazarlık konusu olmaz

Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan

Fotoğraf: TCCB 

Paylaş

AKP’nin yirmi iki yıllık iktidarında, hatta daha öncesi Erbakan’ın koalisyon hükümetlerinde bu siyasi çizginin hak, hukuk, adalet gibi konularda karnesi iyi olmamıştır. Bu siyasi çizgi muhalefette olduğunda haktan, hukuktan söz eder, iktidarda olduğu zaman muhalefette söylediklerinin tam tersini yapar. Bir de kendilerini çok kurnaz sanarlar. Yolsuzluk ve ikiyüzlü siyasetlerini kurnazlıklarla gizlemeye çalışırlar. Bir de pazarlıkçıdırlar. Pazarlıkla her şeyi alıp satarlar.

Şimdi iktidar bu kötü meziyetlerini yeniden kullanmaya çalışıyor. Sömürü, yolsuzluk ve zulüm iktidarını sürdürmek için insan hak ve özgürlüklerini pazarlık masasına koyuyor. “Siz bana iktidarımı devam ettirme olanağı sağlayın, ben de size bazı hak ve özgürlükler tanıyayım” diyor. Yine ortalıkta Erdoğan’ın “İnsanların ana dili ile konuşması yasaktı” videoları dolaşmaya başladı. Biz de dedik ki, elini tutan mı var. Bütün yasakları kaldır.

Erdoğan’ın “İnsanların ana dili ile konuşması yasaktı” sözlerini aktaran videolarını dolaştıranlar kısa bir süre önce düğünlerde, eğlence yerlerinde Kürtçe türkü söyleyenleri gözaltına alıyordu. Hemen hemen bütün kentlerde İngilizce, Arapça tabelalar; hatta turistik bölgelerde trafik levhaları, yön bulma levhaları varken Diyarbakır Belediyesi yola, yaya geçidine Türkçe ve Kürtçe “dur” yazdı diye yapmadıklarını bırakmadılar.

Hakları savunmakta samimi değiller. Bunu biliyoruz. Pazarlıklarında da dürüst değiller. Sözlerini tutmuyorlar. 2010 referandumu ile yapılan anayasa değişikliğinde “12 Eylül darbecilerini yargılayacağız” dediler, göstermelik sahte bir yargılama yaptılar kimse hapse girmedi. “Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı vereceğiz” dediler, AYM kararlarını tanımadılar. “Yargıda vesayeti kaldıracağız” dediler, yargıyı direk AKP ve MHP’ye bağladılar. Yani pazarlık masasında aldıklarına karşı vereceklerini söyledikleri hakları vermediler. Tam tersine hakları daha da daralttılar. Vesayeti kaldırmadılar, vesayetten daha ağırını, tam kontrolü getirdiler.

Şimdi demokratik, sivil anayasadan söz ediyorlar. Karşılığında Erdoğan’ın ölünceye kadar tek adam iktidarını sürdürmesine yol verilmesini istiyorlar.

Demokratik ve sivil bir anayasa ihtiyaçsa, ki ihtiyaçtır, yap önerini görelim. Erdoğan’ın ölünceye kadar yönetmesi koşulunu niye getiriyorsun hak ve özgürlükleri teslim etmek için. İfade ve basın özgürlüğü; örgütlenme özgürlüğü, sendikal hak ve özgürlükler, grev hakkı, genel grev hakkı; gerçek laiklik, sosyal haklar, Kürtlerin ve diğer milliyetlerin hakları, kadın ve çocuk hakları ve diğer bütün hak ve özgürlüklerle ilgili bir tasarı hazırla ve getir bakalım kim karşı çıkacak?

Kim karşı çıkacak derken elbette Ergenekoncular, ırkçılar, şeriatçılar vb. dışındakilerden kim karşı çıkacak diye soruyoruz. Onlar hak ve özgürlükler için pazarlık bile yapmazlar. Ölümden korkar gibi korkarlar özgürlüklerden. Hemen “Bölünürüz, devlet dağılır” vb. demeye başlarlar.

İstanbul Barosu pazar günkü seçimde hak, hukuk ve adalet diyenleri seçti; milliyetçiler, Ergenekoncular ilk günden propagandaya başladı. Yeni Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu anayasanın ilk dört maddesinde de özgürlükler ve demokrasinin genişlemesi için iyileştirme yapılabilir demiş diye linç kampanyası başlattılar. Oysa Kaboğlu 12 Eylül anayasasında yapılan değişiklikler sırasında Giriş’te yapılan değişikliklerde iyileştirmeler yapıldığını, ırkçı darbenin gerekliliğini savunan cümlelerin çıkarılıp insan haklarına dayalı demokratik hukuk devleti cümlesinin Giriş’e eklendiğini ve bu cümlenin AYM kararlarında kullanılmaya ve bu cümlenin hak ve özgürlükler için dayanılabilecek bir değişiklik olduğunu söyledi. İnsan hak ve özgürlüklerini genişletmek için gerekli değişikliklerin yapılmasının iyi olacağını, baronun bu konuda önümüzdeki dönemde çalışmalar yapacağını söyledi. Kaboğlu ve çok sayıda avukat zaten Yücel Sayman döneminde bu tür çalışmalar yapmıştı.

Bir taraf ikiyüzlüce demokratik hak ve özgürlükleri pazarlık konusu yaparak savunuyor görünüyor; diğer taraf hak ve özgürlük sözünden bile korkuyor.

Bizler; işçiler, emekçiler, kadınlar, aydınlar, gençler, ezilen halklar, cinsler, cinsel yönelimler, hatta hayvanlar bütün hak ve özgürlüklerimizi, demokratik halk iktidarını koşulsuz, pazarlıksız istiyoruz. Hemen istiyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa