Mourinho öğretiyor
Fotoğraf: Semih Ersözler/DHA
Futbolun nasıl bir oyun olduğunu kavrayamadığımız için bu oyuna yönelik tuhaf yaklaşımlardan bir türlü kendimizi kurtaramıyoruz. Bilgiden çok, duyguyla yol almaya çalışıyoruz ve bu da bizi oyuna skor odaklı bakmaya mahkum ediyor. Bilgi eksikliğinin boşluğunu doldurmak üzere de sürekli olarak kahramanlar, efsaneler, mucizeler, olağanüstülükler yaratma ihtiyacı hissediyoruz. Bu kavramları, anlamlarını yitirecek kadar sık kullanıyoruz…
Mourinho, haziranda Fenerbahçe ile sözleşme imzaladığında sarı-lacivertli camiada çok büyük bir umut ve beklenti oluşmuştu. Camiadaki genel kanı, bu transferle birlikte 10 yıllık şampiyonluk özlemini giderme yolunda çok önemli bir adımın atıldığı yönündeydi…
Portekizli teknik direktörün zaten dünya çapında tanınan bir figür olması ise bizim medyayı kesmedi. Onun fenomen kişiliğinden rant devşirmek üzere kolları sıvayıp hemen Mourinho’ya övgü düzme yarışına giriştiler. Ama ne yarış!.. O, olabilecek en üst seviyede teknik direktördü!.. O, “mucize” nitelemesini hak eden başarıların mimarıydı!.. O bir futbol dahisiydi!.. Ve hepsinin toplamı olarak parlak kariyeri göz önüne alındığında o tam bir efsaneydi!..
Mourinho’yu dünyanın en iyi beş hocası listesine almayan yoktu. Artık hangi ölçütlerle nasıl saptıyorlarsa bunu…
Yüksek egolu ve kibirli birisi olduğunu kabul eden Mourinho “Elimde sihirli değnek yok” diyerek insanları akla ve futbolun gerçeğine davet ederken dahi, rant hedefli yalakalık yarışı hız kesmedi.
Yalakalara göre Mourinho’nun adı bile fark yaratmaya yeterdi…
Lakin gel gör ki Fenerbahçe sezon başından bu yana kazandığı maçlar da dahil olmak üzere bir türlü tatmin edici bir oyun ortaya koyamadı. İlk resmi maçların ardından “oyuncuları tanıma ve uyum süreci” dikkate alınarak eleştirilerden özenle kaçınıldı, zamana ve sabra ihtiyaç olduğu vurgusu ön planda tutuldu. Kısa süre içinde Mourinho etkisinin görüleceğinden ve takımın fırtına gibi eseceğinden emin olunmalıydı. Hem o Mourinho’ydu, vardı elbette bir bildiği…
Ligde 9. haftaya gelindiği halde oyunda bir gelişme gözlenmedikçe ve üstüne bir de bir maç eksiğiyle liderden 8 puan geriye düşülünce yaşanan hayal kırıklığı giderek daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı…
Oyundan hoşnutsuzluk bir yana, Mourinho’nun yaptığı tuhaf açıklamalar ve gazetecilerle yaşadığı gerginliklerle, işin rengi değişmişe benziyor. Şimdilik övgü yarışı durmuş durumda. Puan kayıpları sürerse, Mourinho’ya bakışın 180 derece değişeceğinden şüphe edilmez.
Mevcut tabloya bakıp geçtiğimiz sezon yoğun biçimde eleştirdikleri İsmail Kartal’ı arar duruma geldiklerini ve ondan özür dilenmesi gerektiğini söyleyenler bile çıktı.
Mourinho’nun performansını görünce İsmail Kartal’a haksızlık ettiklerini fark etmişler!..
Oysa ortada hiç de şaşkınlıkla karşılanacak kadar anormal bir durum yok. İstediği kadar parlak bir kariyere sahip olsun bu, bir teknik direktörün gittiği takımda benzer başarılara ulaşacağının garantisi olamaz. Kaldı ki doku uyumu kolay bir şey değil…
Futbolda, farklı oranlarda da olsa oyunu ve dolayısıyla sonucu etkileyen o kadar değişken var ki. Oyuncu-teknik direktör ilişkisi ve uyumu, bunların en önde gelenlerinden.
Pek çok değişken, aksama/sorun yaratma potansiyeliyle oyunu sanılandan çok daha fazla etkileyebilir.
Hiçbir oyuncunun, hiçbir teknik direktörün önceki dönemlerine göre farklı performans göstermesi sürpriz kabul edilmemeli. Buna karşılık, bazıları başlarda zorlansa da bu hiçbir zaman uyum sağlayamayacakları anlamına gelmez. Süre tanıyıp sabır göstermek şart. Ancak bizim, kısa vadeli başarı hedefine kitlenmiş spor kültürümüz ne yazık ki buna izin vermiyor…
Futbol her şeyden önce, akıl ve bilgi oyunudur. Bu oyunda kahramanların, mucizelerin yeri yoktur. Kahramanlardan, mucizelerden ancak bilime ve bilgiye yeterince değer verilmeyen yerlerde bu kadar sıklıkla söz edilir…
“Mourinho’dan çok şeyler öğrenmeyi umuyoruz” diyorlardı ya… İşte şimdi ona bakıp en azından futbolda kahramanların, mucizelerin yeri olmadığını öğrenebilirler. Bu; oyunun doğru algılanabilmesi açısından iyi bir başlangıç adımı olur…
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26
- Hakemler ve rakipler kirli, biz tertemiziz! 19 Eylül 2024 04:21
- Kazanırsanız 'Bizim çocuklar'ımızsınız! 12 Eylül 2024 04:27
- Çarpıklıklar oyunu 05 Eylül 2024 04:40
- Avrupa ligi daha uygun 29 Ağustos 2024 04:59