27 Ekim 2024 04:49

Sağlıkta çeteleşen alanlardan işçi sağlığı

Fotoğraf: Freepik

Paylaş

Yenidoğan Çetesinin, bebeklerin ölümüne yol açmasıyla sağlık alanındaki rant hırsıyla yapılan özelleştirmelerin sonucu büyük bir toplumsal acıyla açığa çıktı. Özelleştirilen bir başka alan koruyucu sağlık hizmetlerinden olan işçi sağlığı ve güvenliği alanı. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işçi sağlığı ve güvenliği; insan ve halk sağlığı açısından bir hak olmaktan çıkarılarak piyasalaşmaya terk edildi. Aşılama, ana-çocuk sağlığı, hastalık tarama programları, önleyici sağlık tedbirleri, atıkların denetimi, hava ve su kirliliği gibi çevre şartlarının kontrolü gibi faaliyetler koruyucu sağlık hizmetleri alanına giriyor. Bu hizmetlerin artık çok az kısmı devlet kurumları tarafından üstlenilirken, özel ve kurum kapsamına giren alanlarda sermaye sahiplerine bırakıldı. Kamu adına yürütülen iş yeri, fabrika açma ve çevresel etki değerlendirmeleri izinleri kapitalistlerin işine gelecek şekilde işlevsiz hale getirildi.

İŞÇİ SAĞLIĞI ÇETELERİ

İşçi sağlığı ve güvenliği alanında; özele terk edilen alanlardan biri işe başlamadan önce alınan sağlık tetkikleri ve raporları. Bu işlem ve raporlar özel olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) ve il sağlık müdürlüğü tarafından yetkilendirilen taşeron şirketler eliyle yürütülüyor. Bu özel sağlık merkezlerine giden işçiler işe başlamak için verilen evrak listesinde olan bu tetkik ve raporların ücretini kendi karşılıyor. Bu durum yasal değil. İş bulduğu için bu usulsüzlüğe genelde hiçbir işçi karşı çıkmıyor hatta sendikalı iş yerlerinde de ilk iki ay deneme süresinde sendika üyesi yapmadıkları için sendikalar da bu işleyişe ses çıkaramıyor. Peki bu özel sağlık şirketlerinde yapılan tetkikler uygun mu? Çoğu işe giriş muayenesi yapılan yerlerin ruhsatsız olduğu biliniyor. İşçinin sağlık durumu, işe uygun olup olmadığı tespiti için yapılan tetkikler ya ruhsatsız ve yetkisiz kişilerce yapılıyor ya da yapılmadan kâğıt üstünde yapılıyor. Örneğin EKG (elektrokardiyografi) testi yapılması gereken bir işçi için, özel sağlık kuruluşunda sabahtan “sağlıklı” bir kişinin EKG’si çekiliyor ve her gelen işçiye aynı EKG sonucu veriliyor. Kan tahlilleri de yine aynı şekilde, herhangi bir tıbbi bir laboratuvar işlemi yapılmadan her işçiye aynı sonuçlar verilerek gönderiliyor. Gün içinde sorumlu olduğu hastaneden ayrılması da mümkün olmayan bir hekim, bu işe giriş muayenesi yapan kuruluşa kaşe ve imzasını veriyor, bu kuruluşta bir sekreter iş yeri hekiminin kaşesini basarak işçinin işe uygunluk raporu olan “ek-2” muayenesini düzenliyor. Bu usulsüzlükler daha da uzatılabilir ama bunu bilmeyen il-ilçe sağlık müdürü, ÇSGB yetkilisi de yok.  

İŞE GİRİŞ MUAYENESİ NEDİR?

İşe giriş muayenesi işçilerin iş yerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak işe uygun olup olmadıklarının sağlık gözetimine tabi tutulmaları, iş yerinin tümünde ya da herhangi bir ünitesindeki tüm riskleri değerlendirip bu risklere yönelik anamnez, klinik ve laboratuvar muayeneler yapılarak tamamlanan bir muayene. İşe giriş muayenesini yapacak olan hekimin; yapılan üretim biçimi, üretim akışı, çalışma ortamı koşulları, riskli çalışma türlerini belirlemesi gerekir. İşçinin kişisel özellikleri, iş yerinin tehlike sınıfı ve işin niteliği öncelikli olarak göz önünde bulundurularak uluslararası standartlar ile iş yerinde yapılan risk değerlendirmesi sonuçları doğrultusunda; az tehlikeli sınıftaki işlerde en geç beş yılda bir, tehlikeli sınıftaki işlerde en geç üç yılda bir, çok tehlikeli sınıftaki işlerde en geç yılda bir, özel politika gerektiren grupta yer alanlardan çocuk, genç ve gebe çalışanlar için en geç altı ayda bir defa olmak üzere yapılan muayeneye periyodik muayene denir.

SAĞLIK GÖZETİMİ

İşe giriş muayenesini yapacak olan iş yeri hekimi; iş yerinde sağlığı olumsuz etkileyen risk etmenlerini, riskli çalışma türlerini, iş yerinde yapılmış olan ölçümleri (toz, gürültü, hava akım hızı, termal konfor, çeşitli kimyasallar, radyasyon, vb.) bilmek durumunda. İş yerinde mal ve hizmet üretiminde, işçilerin maruz kaldıkları fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikolojik, sosyal riskleri bilmeli ve mutlaka iş akışına vakıf olmalı. İş yerindeki çalışma ilişkileri, iş ilişkileri, örgütlenme özgürlüğü, ücretler, çalışma saatleri ve süreleri ile ilgili mutlaka bilgi sahibi olmalı. Ayrıca iş yeri hekimi iş yerinde uygulanan çalışma biçimini; tam zamanlı/yarım zamanlı, taşeron çalışma/ çalıştırma, güvence durumu vb. bilmesi gerekiyor. Sağlık gözetimi; işe giriş muayenesi ile başlayan ve sürekliliği olan bir işlem olup anlık bir olay değil. İş yeri hekimliği hizmetleri içerisinde; aralıklı kontrol muayeneleri, işe dönüş muayeneleri yer almakta ve işe giriş muayenesiyle birbirini tamamlayan hizmetlerin bütünü olarak değerlendiriliyor.

İŞE GİRİŞ MUAYENE ÜCRETİNİ PATRON ÖDER

6331 sayılı İSG Kanunu’na bakacak olursak; “sağlık gözetimi” başlıklı 15’inci maddesinde; işverenlere çalışanların sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlama, işçiyi işe alırken sağlık muayenesinden geçerek işe giriş sağlık raporu aldırma, işin devamı süresince işçiyi periyodik sağlık kontrolüne tabi tutma zorunluluğu getirmiş. Yine Kanun’un aynı maddesinde (15/2. madde) tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacakların, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamayacağı belirtilmiş. Dolayısıyla 6331 sayılı Kanun işverene işçinin sağlığını koruma görevini yüklemiş. Bu yükümlülük aynı zamanda iş hukukundan doğan işverenin işçiyi gözetme borcunun kapsamına da girer. İSG Kanunu’nun 15’inci maddesinde işe giriş muayene ücretlerinin patron tarafından karşılanacağı açıkça belirtilmiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa