27 Ekim 2024 04:02

Fethullah Gülen'den sonra...

Fethullah Gülen | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Fethullah Gülen’in ölüm haberinin ardından yoğun bir yorum yağmuru başladı. İktidar yanlısı medyada görülen değerlendirmelerin ortak teması Fethullah Gülen Örgütünde (FGÖ) parayı kimin yöneteceği kavgasının başladığı, örgütün dağılma aşamasına girdiği, suikasta kadar gidecek kavga ve çalkantıların beklendiği oldu. İlk tepki verenlerden Dışişleri Bakanı Fidan “Bu ölüm bizi rehavete, gevşemeye sokmayacak.”, Adalet Bakanı Tunç “Ülkemiz aleyhine esaslı bir milli güvenlik sorunu olarak devam eden bu örgütle mücadele FETÖ elebaşı ile sınırlı olmayıp, tüm unsur ve uzantılarıyla sürecektir” sözleriyle iktidar kanadının bilinen yaklaşımının devam edeceğini belli ettiler. FGÖ propagandası yaptığı iddia edilen 177 sosyal medya hesabına erişim engeli getirildiği ve yöneticileri hakkında işlem yapıldığı açıklamasının bizzat İçişleri Bakanı Yerlikaya tarafından yapılması, operasyonel süreçte de bir değişiklik olmayacağının işaretini verdi.

Ölüm haberini veren iktidar güdümündeki gazetelerin manşetleri “iblis”, “hain”, baş hain”, “asrın haini”, “vatansız hain”, “geberdi” gibi kelimelerle doluydu. Gülen’in cenazesinin nasıl kaldırılacağına ilişkin haberlerde mezarından “çukur” diye bahsedenler oldu. Medyada izlenen ifade tercihleri ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in partisinin MKYK toplantısından sonra Gülen’in ismini tarihe “İsrail Başbakanı Netanyahu gibi katillerle yan yana” yazdırdığını söylemesi konuya ilişkin algı üretim koordinatları hakkında fikir verdi.

Ancak, Fethullah Gülen’in ölümünden sonra FGÖ’ye yönelik kolluk faaliyetinin ve propaganda aygıtının nasıl işleyeceğine ilişkin verilen bu işaretlere rağmen sürecin siyasal sonuçlarına ilişkin yapılan yorumlar yine azınlıkta kaldı ve gölgede bırakıldı.   

* * *

FGÖ’nün ‘siyasal ayağı’na dokunulmadığı iddiası, yıllardır iktidar ve muhalefet arasında en sık duyulan tartışmalardan biri oldu. Devlet Bahçeli bile 2020 yılı ocak ayında yaptığı bir açıklamada FGÖ’nün siyasal ayağına ilişkin yeterli düzeyde bir mücadele yapılmadığı saptamasını yapmış; “Devleti bu çeteden arındırırken, siyaset kurumunun da bu illetten temizlenmesi elzemdir” cümlesini kurmuştu. Buna rağmen bu açıklamadan birkaç gün sonra CHP tarafından bu yönde verilen bir araştırma önerisi Cumhur İttifakı oylarıyla reddedilmişti.

Yıllardır dokunulmayan “siyasal ayak”ın Fethullah Gülen’in ölümünün ardından ortaya çıkarılması konusunda iyimser olmak için bir neden yok. Öte yandan, bu ‘dokunulmamış siyasal rezerv’in geleceğinin nasıl şekilleneceğini merak etmemek mümkün değil. FGÖ’den ‘arta kalan’ın siyasal bir değerinin olup olmadığı, var ise bu bakiyenin nasıl, ne yönde ve hangi mekanizmalar içinde işlevlendirilebileceğine ilişkin soruları, Gülen’in ölümünün ardından yapılan spekülasyonlara ve bilgi kırıntılarına bakarak, ısrarla sormak gerekiyor.

FGÖ’nün Türkiye’deki geleceği ve siyasal etki düzeyine ilişkin yapılacak sağlıklı bir değerlendirme öncelikle bu organizasyonun asla eski gücüne ve meşruiyet düzeyine ulaşamayacağı gerçekliğinin kabulüyle başlamalı. Bu bağlamda FGÖ ileri gelenlerinin fotoğrafları konularak hazırlanmış şemalar üzerinden bu ‘kasa’, şu ‘damat’, öteki ‘Avrupa sorumlusu’ denilerek yapılan liderlik projeksiyonlarının hiçbir anlamı yok. Bu baştan ölü doğmuş bir tartışma, çünkü Fethullah Gülen’in yerini tek başına dolduracak bir kişinin mevcut olmadığı biliniyor. Bunun yanında, Menzil Şeyhi Abdülbaki Erol'un ölümü sonrasında oğullarının girdiği iktidar kavgasının sonuçları FGÖ kurmaylarının önünde bir negatif örnek olarak duruyor. Bu koşullar altında, bir kurulun liderlik boşluğunu dolduracağı tahmin ediliyor ve hatta buna yönelik bir hazırlığın Gülen’in ölümünden önce başlatıldığı da iddialar arasında. Bu temkinli tercih, din eksenli yapılarda liderin ölümü sonrasında ortaya çıkan şu dört muhtemel sonuçtan biri netleşene kadar bir çözüm olarak görülebilir: Devam, çözülme, reform ve bölünme.

Öte yandan örgütün başta ABD olmak üzere Balkanlar, Avrupa, Orta Asya ve Afrika‘daki “yoğun mevcudiyet”i devam ediyor. Büyük bir ekonomik güce, okul ve şirketler ağına kumanda eden yapının Türkiye içindeki görünür faaliyeti sıfırlanmış olsa da, tamamen ortadan kalktığının söylenemeyeceği uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Bu koşullar altında FGÖ’nün elinde tuttuğu sosyal ve ekonomik sermaye ile diasporada siyasal faaliyetine yoğun bir biçimde devam edeceğini öngörmek mümkün. Ancak, siyasal faaliyetinin sadece uluslararası düzlemde kalacağını düşünmek yanlış olur.   

FGÖ’nün iç siyasetteki yer ve önemini tartışırken yok sayılması mümkün olmayan örgütsel devamlılığı yanında bir diğer özelliği de kritik öneme sahip görünüyor: Müzakere deneyimi ve uzlaşma yeteneği. Tarihi boyunca hedeflerine ulaşmak için hiçbir kesimle temasa geçmekten ve gerekli gördüğünde birlikte yürümekten kaçınmayan örgüt aklının müzakere, uyum ve saklanma kapasitesi göz ardı edilmemeli. 15 Temmuz sonrasındaki dava süreçlerinde dünya rekoru kıracak kadar çok sayıda itirafçı çıkarmış olan bir yapının koşullara uyum yeteneği asla küçümsenmemeli.

Bu doğrultuda FGÖ’nün yeni liderinin kim olacağını tartışmak yerine, yeni siyasal mücadele yönteminin ve buna uygun siyasal çerçevenin ne olacağı üzerinde durmak daha yerinde görünüyor. Güvenlik aygıtının olduğu kadar toplumun geniş kesimlerinin de negatif ilgi odağında yer alan FGÖ’nün içerideki siyasal faaliyetini bir ‘siyasal çıkar grubu’ formatı içinde sürdüreceğini öngörmek mümkün. ‘Siyasal otoritenin kararlarını grup çıkarları yönünde etkilemeyi amaçlayan, seçimlere girmeksizin kamu politikalarını yönlendirmeye ya da değiştirmeye çalışan grup’ları tanımlayan bu çerçeve, FGÖ için daha ötesinin mümkün görünmediği koşullarda hem asgari de olsa faaliyet sürdürme ve hem de muhtemel bir ‘çözüm süreci’ için nabız tutma imkanı sunacak gibi duruyor. Dolayısıyla, Fethullah Gülen sonrasındaki süreci izlerken, “lider adayları” arasında toto oynamak yerine, FGÖ’nün yolunu açacak müzakere odaklarına ve pazarlığa can verecek, henüz çökülmemiş paranın izini sürmeye yoğunlaşmak gerekiyor.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa