31 Ekim 2024 04:53

Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir?

Erdoğan ve Bahçeli

Fotoğraf: AA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Öcalan ile ilgili açıklamalarını içeren çıkışına dair, AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında 'tarihi fırsat penceresi’ ifadelerini kullandıktan sonra, ilk geniş açıklamayı cumhuriyetin 101. yılına özel Beştepe’deki “29 Ekim Özel” programında yaptı: “Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların bu geniş arka plan ışığında ön yargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yaklaşım kadim devlet aklının, binlerce yıldan süzülüp gelen irfanının gereğidir. Hazreti Mevlana'nın ifadesiyle, yeni şeyler söylememiz gereken, sorunları görmezden gelen değil, kararlı irade ortaya koyup çözmemiz gereken bir iklime girdik.”

Erdoğan, partisinin dünkü grup toplantısında da, Bahçeli’ye teşekkür ederek desteğini övgü dolu sözlerle yinelerken, “Ve bu cumhuriyet Tür'kün olduğu kadar elbette Kürt'ün de cumhuriyetidir” vurgusu da yaptı.

Bu açıklamalar, CHP Genel Başkanı Özel'in, “Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle” çağrısına da bir yanıttır.

Bu açıklamaları, iktidarın sevmediği bir isim olan Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) Komutanı Mazlum Kobani’nin Fransız AFP haber ajansına yaptığı, "Şu anda bizimle Türkler arasında siyasi ve askeri diyaloğa başlamak için ara buluculuk yapılıyor" açıklamasıyla birlikte okumakta fayda var. Kobani’nin ABD merkezli Associated Press (AP) haber ajansına salı akşamı yaptığı açıklamada, Türkiye'nin saldırıları dahil olmak üzere Suriye'deki karmaşık çatışmalar ağına diplomatik çözümler bulunması için ABD ve uluslararası güçlere çağrı yaptığını ekleyelim.

Erdoğan’ın, Rusya’da katıldığı BRICS zirvesi dönüşünde yaptığı “Sayın Putin’e, Beşar Esad’ın bizim çağrımıza vereceği cevabın temini noktasında bir adım atması çağrımız oldu. Sayın Putin, Esad’a bu adımı atması için herhangi bir çağrıda bulunur mu? Onu da zamana bırakıyoruz” sözleri de aynı paketin içinde değerlendirilmeli.

Suriye Arap Haber Ajansının (SANA), 24 Ekim tarihli, “Türk işgal uçaklarının Amuda Elektrik İstasyonu’nu hedef alması sonucu büyük hasar meydana geldi ve santral hizmet dışı kaldı.” şeklindeki haberi de gözlerden kaçmasın.

“Kent uzlaşısı” ile yönetime gelen CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in sabah saatlerinde "PKK/KCK soruşturması" gerekçesiyle gözaltına alınması da dün itibariyle son sıcak gelişme oldu. İktidar medyasında, özellikle de Sabah gazetesinde Özer ile ilgili daha seçim öncesinden başlayan, kazanmasından sonra da devam eden haberler, masada duran operasyon seçeneğinin habercisiydi.

Tüm bu haber yığınını sadeleştirerek çıkanları sıralayalım:

  1. Türkiye iktidar/devlet, ilk şekillenme aşamasından itibaren açık operasyonal tutum aldığı Suriye’nin kuzeyindeki Kürt iradesine karşı, İsrail’in ABD desteğiyle Gazze’den sonra İran’ın direniş mevzilerini hedef alan saldırılarıyla ortaya çıkan yeni tabloda tüm tuşlara birlikte basıyor.
  2. Her fırsatta Rojava’daki Kürt oluşumunun etkisini ve iradesini zayıflatacak operasyonlar yapmak bunun birinci ayağı. Son olarak, TUSAŞ saldırısı bunun için elverişli bir gerekçe sayıldı.
  3.  İktidar/devlet, ABD ve Rusya ile ilişkilerini de, bu stratejiyle bağlantılı kuruyor. Rusya’dan Suriye-Türkiye ilişkilerinde kolaylaştırıcı olmasını istemek aynı stratejinin bir parçası.
  4. Ancak Suriye, Türkiye’nin Suriye sınırları içindeki operasyonlarının süreklilik kazanmasından rahatsız. Öte yandan Şam’ın bu operasyonlara karşı çıkarken, bir yandan kuzey Suriye’deki Kürtleri kendi planına kazanmak için bu tepkinin bir değer taşıyacağını, diğer yandan da, Türkiye’nin bu operasyonlarının Kürtleri kendi politikasına doğru iteceğini varsaydığını tahmin etmek zor değil. 
  5. Erdoğan/devlet bu gerçeğin farkında olarak, bir yandan Esad ile ilişkileri “normalleştirme”yi gündemde tutarken, diğer yandan da operasyonlarına devam ediyor.
  6. Türkiye’nin, Irak’tan sonra, sınırındaki Suriye’de de bir Kürt yönetiminin oluşmasının uzun vadede oluşturabileceği riskleri erkenden bertaraf etmek üzerine kurulu operasyonları için önü sonsuz açık değil. Bölge Kürtlerinin direnci yanında, ABD’nin Suriye’deki çıkarları buna engel.
  7. Devlet Bahçeli üzerinden uzatılan devlet eli ve Erdoğan’ın konuşmasındaki “Mevlana'nın ifadesiyle, yeni şeyler söylememiz gereken, sorunları görmezden gelen değil, kararlı irade ortaya koyup çözmemiz gereken bir iklime girdik” sözleri burada anlam kazanıyor. 
  8. Kullanılan söylemler kartların yüksekten açıldığını gösterse de, devlet cenahı, şu anki bölgesel dengeler içinde PKK’ye tamamen silah bıraktırma ve Rojava’daki Kürt yönetimine tüm taleplerini kabul ettirmeye muktedir olamayacağını hesap etmiş olmalıdır.
  9. Zor ve diyalog, önceki süreçte, devletin iki enstrümanı olarak çalışmıştı. Kamuoyuna 1 Ekim’den sonra yansıyan, ancak hazırlığının önceden yapıldığı anlaşılan yeni süreçte ise bu ikili yöntemin, zor unsuru daha baskın. Erdoğan’ın dünkü açıklamaları ve Esenyurt Belediye Başkanı Özer’in gözaltına alınması da bunun bir göstergesi. Tüm bunlarla birlikte, yakın bir zamanda, iktidarın anayasa değişikliği bakımından destek imkanlarını artırmak ve Rojava açısından beklentilerine karşılık bulmak için diyalog tarafında bazı adımlarına tanıklık edebiliriz.
  10. Kürt tarafı da bu yeni faslın konjonktürel mecburiyetlerden ve Cumhur İttifakı’nın içerideki ihtiyaçlarından gündeme geldiği tespitini yaparak, adımlarını temkinli atıyor. Ayrıca herkes biliyor ki, Erdoğan’ın Mevlana dediği yerde bir olumlu hikmetten ziyade, imkansız bir Şems aşkı ihtimali her zaman vardır.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa