Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi
Fotoğraf: AA
Yine itiş kakış ağırlıklı, rakip yarı sahada üst üste beş pasın zor yapıldığı, faulü bol, gol pozisyonu az kalitesiz bir derbi izledik. Toplam 34 faulün yapıldığı bir oyunun kaliteli olma şansı olabilir mi? Buna, oyuncu değişiklikleri ve sakatlıklar için durmaları eklediğimizde kaliteli oyun için gereken zaman aralıklarına pek yer kalmıyor zaten.
Maç sonrasında, kalitesiz oyunun sebepleri hakkında öz eleştiri ağırlıklı çözümlemeler beklerken, her iki taraf da artık iyice bıkkınlık getiren türde açıklamalarla hakemi suçladı. İşi biliyorlar!.. Hakem(ler)i ön plana çıkararak, hem dikkatleri oynadıkları kalitesiz futboldan uzak tutuyor, hem de fanatik taraftar kitlelerini gaza getirip yedekliyorlar…
Bu anlamda hakemler çok kolay ve elverişli bir hedef...
Bütün değerlendirmeler skora göre yapıldığı için galip taraftan “Hak ettik”, “Biz üstün oynadık”, “Çok iyi mücadele ettik” gibisinden boş böbürlenmeler duyuluyor. Ama onlar da hakeme değinmeden edemiyor. Skor ne olursa olsun hakeme laf etmek, bu işin olmazsa olmazı haline geldi ne de olsa. İleriki haftaların yolunu şimdiden açmak lazım tabii.
Kaybeden taraftan yükselen sesler ise hep hakeme isyan şeklinde. “Türk futbolunun kara gecesi”, “Bu maç milat olacak”, “Bize karşı organize edilmiş operasyonla karşı karşıyayız”, “Karanlık güçler iş başında”, “Bu hakem düdüğünü asacak” vs…
Yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular kalitesiz futbolun hesabını verecekleri yerde hakemleri hedefe koyup yüzsüzce üste çıkmaya çalışıyorlar. Hesap vermeye yanaşmıyorlar zira hesap soran yok. Herkes başarısızlığın sebebinin, ciddi ciddi kendilerine kurulan tezgah(lar) olduğuna inanıyor. Derin bilgi gerektiren, analiz ve öz eleştiri gibi edimlerden itinayla uzak duruluyor…
Konuşmaları, davranışları ve tavırlarıyla gayet gelişkin oldukları izlenimi veren yabancı teknik direktörler ve oyuncular bile şaşırtıcı sayılabilecek kadar kısa süre içinde skor ve hakem odaklı toksik spor kültürümüze uyum sağlayıp tuhaf tuhaf konuşmaya başlıyorlar.
Mesela, Beşiktaş Teknik Direktörü Van Bronckhrost, saha içinde kalmaya özen gösteren olgun tavırları ve oyuna dair gerçekçi analizleriyle dikkat çekip umut veren farklı bir karakter gibi duruyordu. Fakat derbi sonrasında sığ ifadelerle hakemi diline dolamasından anladık ki, o da futbol ortamımıza tam anlamıyla uyum sağlamış. İster istemez, “Acaba yöneticilerin sert açıklamalarından uzak kalmamak, onlarla ters düşmemek adına mı bu şekilde konuşma ihtiyacı hissediyorlar” diye düşünmeden edemiyor insan…
Oysaki Van Bronckhorst’tan beklenen hakemi değerlendirmesi değil, Galatasaray’ın duran toplardan ligin en çok gol atan takımı olduğu bilinmesine karşın, oyuncularının neden hiç gereği yokken faul yapıp rakibe serbest vuruş kazandırmasına ilişkin düşünceleriydi. Kaleden yani tehlikeli bölgeden uzakta yaptıkları iki gereksiz faul sonucunda iki gol yiyince maçtan puansız ayrıldılar…
Oyuncularına futbolun temel savunma ilkelerinden birini öğretemeyen ya da uygulatamayan bir teknik direktörün, bu nedenle yedikleri gollerle yenildikleri maçın ardından hakemi suçlaması fazlasıyla trajik.
Beşiktaş gereksiz faullerle rakibine duran top şansı vermese bu maçtan en azından bir puan çıkarması işten bile değildi. Zira Galatasaray’ın oyunda ne belirgin bir üstünlüğü ne de yarattığı ciddi gol pozisyonları vardı…
Maçlardan sonra, kulüplerin ve oyuncuların rakiplerine göndermede bulunan sosyal medya paylaşımları da adet oldu. Çoğu, kendi taraftarını mutlu etmek adına rakibe sataşmalar içeren, işin saygı kısmını ise tamamıyla göz ardı eden ergen seviyesinde paylaşımlar...
Sahadaki oyunun kalitesini belirleyen de ağırlıklı olarak bu zihinsel seviye.
Başka türlü söylersek; sosyal medya paylaşımlarının seviyesi, oyunun kalitesizliğine anlam vermeyi kolaylaştırıyor…
Bu arada, kulüp yöneticilerinden duyduğumuz “o hakem düdüğünü asacak” lafı ne kadar korkunç. Bunu pek çok kulübün yöneticisinden duyduk, duyuyoruz. Bir insanı işinden etmeyi istemek nasıl bu kadar kolay ve fütursuzca dile getirilebiliyor.
Hakemler örgütlenmeli. Her şeyden önce, ahlaksızca ifadelerle kendilerine saldıran yönetici kılığındaki kalantor magandaların ve yönetici yalakası gazeteci, yorumcu müsveddelerinin ağzının payını vermek için…
- Transfere koşullanmak 16 Ocak 2025 04:12
- Oyunu saha dışına taşımak 09 Ocak 2025 04:37
- Hakemlere takık kafalar 02 Ocak 2025 04:28
- Sorun oyunda mı, oyuncu da mı? 26 Aralık 2024 04:50
- Kaybetmek kazandırabilir 19 Aralık 2024 04:20
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33