Yasalı tür, “yasasızlığın” getirdiği çoklu felaket, Kafka'nın devleti
Kafka filminden bir sahne
“Burada tüm yargıçları yan yana çizsem ve siz kendinizi şu tuvalin önünde savunsanız, kesinlikle mahkemedekinden çok daha başarılı olursunuz” diyordu mahkeme ressamı. Duvara konuşsan daha iyi yani.
*
AİHM kararları açıkça uygulanmıyor, bir torbadan çıkarıp diğerine tıkılan yasaya göre yaptığınız iş bir ucundan uluslararası bir kuruma değiyorsa “etki ajanı” diye yargılanmanız mümkün. Bir yanda Kürtlere “barışımsı” bir sayfa açılmış gibi davranılıyor, diğer yanda aynısı daha önce yapılırken çözümden yana adım atmak için sorumluluk alanlar yargılanıyor. Kürtler için norm kılınmak istenen irade gaspı yayılıyor; siyasi tutuklular keyfi gerekçelerle tahliye edilmiyor. Bir ceza avukatı yetiştirme yurtlarındaki çeteleşmeye işaret ettiği için akıl sağlığının yerinde olmadığı raporuyla gözetim altında. Dilek Ekmekçi; mektubunda nasıl hiçbir aşamada muayene edilmediğini, gördüğü şiddeti ve kendisine kurulan komployu tane tane anlatıyor. Aklını yitirmediğini herkes gayet iyi biliyor. Çok uzun süredir olup biten her şey o kadar büyük ki birbirinin üzerinde yükseleceğine birbirini devirip artık otomatize hale gelmiş birkaç salınımla birlikte hemzemin oluyor.
“Kalıcılaşmış olağanüstü hal” tamlaması şık bir kelime oyunu değil; siyasi iktidar değişmez maddesi OHAL olan kendi anayasasını yapmış, onu çoktan normal kılmış.
*
Yeri gelmişti, şöyle yazmıştım: “Josef K’nin başına gelenler üzerinden totalitarizmin, modernite makinesinin, kapitalist devlet aygıtının işleyişi izlenebilir, dini motifler tercüme edilebilir, psikanaliz filtresinden değerlendirilebilir. Türkiye’de yargı sisteminin işleyişinden, hele son yıllarda ‘hukukun bittiğinden’ konuşurken Kafka’nın Dava’sına dokunmak ise neredeyse bir banallik taşıyor artık. Aşındı, yetmez oldu çünkü. Absürt ve kabusvari insanlık durumlarına kendi adını vermiş yazarın bu edebi şahikası, tecrübe edilen kuralsızlığı, izansızlığı, akıl dışılığı dile dökerken kâfi gelmiyor. Alegori yok artık, ölmüş. Aslında ölmemiş; habis bir ur gibi büyüyerek gerçeğin cismini ele geçirmiş, kendisi gerçek olmuş.”
Mahkeme ressamının başta andığım cümlesi daha çok ana muhalefete laf anlatamamanın usancını tarif ediyor bugün. “Hukuksuzluk” denilen aslında yeni bir hukuk. Normu belirleme gücünü cebren elinde tutanın davet edilebileceği bir “normalleşme” yok, o tarafta her şey normal.
*
Dilek Ekmekçi örneğinde olduğu gibi psikiyatri kurumları dahi siyasi baskı aygıtı olarak kullanılırken hayvanlara, çocuklara, kadınlara yönelen şedit şiddet bir psikiyatra, siyasal alanın ruhsallığı üzerine çokça düşünen Cemal Dindar'a sorulmuştu. Dindar söyleşide fazlaca hukuktan konuşuyor, bu tür vakaların uyandırdığı şiddeti “yasanın ötesine düşme anına” adresleyerek, “yasalı bir tür” olarak insanı anlatıyordu. Tüm yasaların çekirdeğine koyduğu “ensest yasası” ve “öldürmeyeceksin yasası”, cinselliğin ve saldırganlığın sınırlarını belirliyordu. “Yasanın ölçü getirememesi bir toplum için felakettir” tespitine giderken ruhsallık bilgisinde ilkel kabile şefi ile babanın karıştırılmasından söz ediyordu. Babayı ödülde ve cezada keyfilik olmayacağının, yani yasanın garantörü olarak alıyor; Fransız psikanalist Racamier’e referansla ilkel kabile şefini, mafya babaları ve despotik liderlerle örnekliyordu.
“O, her kimse, başında bulunduğu toplulukta her şeyin sahibi gibi davranır. Dilediğini dilediğince ödüllendirir veya cezalandırır. Dilediğine, nereye gidersen git, deyip kabileden kovabilir veya dilediğini de hiçbir yere gidemezsin deyip ebedi tutsağı haline getirebilir. Freud’un deyişiyle, herkes onun varlığıyla birbirine bağlanıp sever, fakat o kendi yüceliğine o kadar aşıktır ki kendinden başka kimseyi sevmez. Yasa değil, onun keyfi bilir.”
*
Kafka ailesini memnun etmek için hukuk okumuştu. Edebiyatındaki karanlığın kıvamının, bürokrasiye dair bilgisinin bir sigorta şirketinde çalışmasından kaynaklandığı düşünülür. Kafka on ay bir şirkette çalıştıktan sonra meslek hayatının tamamını Prag İşçi Kaza Sigortası Kurumu’nda, yani hukuki bilgisini kamu ile hantallaşmış kurumlar arasında işler kılmaya çalışarak geçirmişti. Çalışma koşulları ağır bir ücretli çalışan olmasının yanı sıra onu asıl usandıran “yurttaş”ın tasnif edildiği, alanının belirlendiği bu dehlizlerde biriktirdikleriydi. İş kazalarının sızdığı kurmaca metinleri de var.
Hukuk üzerine yazdıkları haliyle az biliniyor. Birinde şöyle demiş: “Devlet fikriyle onun yurttaşlarının bütününü ayrı kategorilerde tutmamalıyız. Savaş bize hepimizin devlet olduğunu, hiçbirimizin devlet kavramının dışında durmadığımızı, devletin başarısının her birimizin başarısı olduğunu ve devlete gelen bir darbenin aynı şiddetle her birimizce de hissedildiğini açıkça göstermiştir.”
Kurumları insanlar yapar, yasaları insanlar koyar, devletleri insanlar inşa eder. Devlet biziz, diyor yani. Anlatamadıkça duvara konuşur gibi hissediyor.
Not: Cemal Dindar'ın söyleşisinin tamamı için https://www.ayrim.org/soylesi/yasanin-olcu-getirememesi-bir-toplum-icin-felakettir/
Sondaki Kafka alıntısını, Söylem Filoloji Dergisi'nde Emre Bekir Güven'in yazdığı “Memur ve Hukuk Danışmanı Olarak Franz Kafka” başlıklı güzel makaleden aldım.
- Yasaklar, ayaklar, ses, yankı ve omurga 19 Ekim 2024 03:59
- Bağlantılar | Gerçeğin kaydı, gerçeğin kaybı, soykırım normalleri 05 Ekim 2024 04:56
- Bağlantılar | En küçük komünizm, en büyük aile; şirket ve mafya 21 Eylül 2024 04:46
- 100K maaşlı beyaz atlılar, karanlık zamanlarda “aşık ve evli” ütopyası 07 Eylül 2024 06:19
- Bağlantılar | Açlık kuleleri, esneklik yalanı, belirsizlik köleliği 24 Ağustos 2024 04:15
- Bağlantılar | Gotik istila, iş köleleri, beyazın kamçısı, bugünün asıl zencileri 10 Ağustos 2024 05:20
- Bağlantılar | Naziliğin ötesi, "ya sev ya da ötanaziyi seç" 27 Temmuz 2024 04:55
- Ölüleri saymak, yoksulları saymak, sayılar ve insanlar 13 Temmuz 2024 05:02
- Ekmek bulamayıp abur cubur yiyenler, boş kaloriler 29 Haziran 2024 05:47
- Kozmik toz, rant tozu, firar eden robot süpürgeler 15 Haziran 2024 04:35
- Proleter dövmeleri, cezaevi dövmeleri, irade mühürleri 01 Haziran 2024 04:56
- Hirayama pansumanı, Saito, hijyen ve huzur 18 Mayıs 2024 04:41