03 Kasım 2024 04:40

Seçimler soykırım karşıtı hareketi eritemedi

Kamala Harris'in seçim mitinginde açılan Filistin bayrağı

Fotoğraf: AA

PAZAR
Paylaş

ABD’de sosyal medyada çokça paylaşılan bir sokak söyleşisinde emekçi, Siyah bir kadın Yeşil Parti Adayı Jill Stein’ı desteklediğini söyleyince yayıncı şaşırıp Siyah ve Hint kökenli Demokrat Parti adayını neden desteklemediğini, Stein’ın seçimi kazanamayacağının farkında olup olmadığını sorup duruyor. Kadının cevabı ise soykırımın kırmızı çizgisi olduğu. Trump gibi bir aday karşısında bile anketlere göre Kamala Harris hâlâ başkanlığı garantileyecek oyu alamıyor.

Bunun bir sebebi düşük ve orta gelirli seçmenlerin yaşam standartlarındaki kronik düşüş, diğer bir sebebi de Demokrat Partinin soykırım karşıtı hareketi hâlâ içerisinde eritememesi. Soykırım için “suçların suçu” denilmesi boşuna değil. Son yıllarda sokağa çıkmış olan işçiler, siyahlar, kadınlar, iklim eylemcileri, öğrenciler İsrail’in ABD sayesinde ve himayesinde yürüttüğü soykırıma bakınca karşı oldukları her şeyi orada görüyorlar.

Demokratlar soykırım karşıtı protestoların bir kısmını; tıpkı son yıllarda sendikal, kadın, Siyah, çevre hareketlerine yaptıkları gibi “Trump gelirse daha kötü olur” (Artık soykırımdan kötüsü neyse) söylemi ile kendi içlerinde eritseler de sokağın hatırı sayılır bir kısmını ikna edemediler.

Kürtaj hakkının yeniden kazanılması için sokaklara çıkanlar Gazze’de anestezisiz doğumlarda ölen kadın ve bebekleri görüyor; ABD’nin ırkçı ayrımcı Jim Crow yasaları dönemini bilen Siyahlar, İsrail’in apartheid rejimini görüyor; iklim krizine karşı ve çevre için direnenler yerin altının, üstünün, ağaçların, kuşların bombalandığını, İsrail işgali ile enerji şirketleri arasındaki ilişkiyi görüyor; eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşmakta, kirasını ödemekte güçlük çeken işçi ve emekçiler diğer yandan savaşlara ve İsrail’e giden milyarlarca dolar silah ve para yardımını görüyor.

Son haftaya girilirken anket ortalamalarında seçimin kazananını belirleyecek olan 7 kritik eyalette farklar bazen yüzde 1’in bile altındaydı. Yani her seçimde bir Demokratlar bir Cumhuriyetçiler arasında sallanan ve dolayısıyla seçimin kazananını belirleyecek olan bu eyaletlerin hemen hiçbirinde kimin kazanacağı belli değil.[1]

TOPLUMSAL HAREKETLERİN GİDİP ÖLDÜĞÜ YER

Demokrat Parti ABD’deki toplumsal hareketleri ana akımlaştırıp asimile etmekle, kendi içinde eritmekle mahir bir parti. Son yıllardan iki örnek vereceğim. Birincisi George Floyd’un kameralar önünde, polisin dizi altında can vermesi sonrası katlanarak kitleselleşen ve bütün şehirlere yayılan, kendi yerel ve ulusal örgütlerini yaratan “Siyah Hayatlar Değerlidir” hareketi. Demokrat Parti ve “aktivizm” diye bir kariyer yolu tutturmuş çeşitli sivil toplum kuruluşları el birliği ile bu hareketin önce sloganlarını sonra bazı liderlerini yutup içlerini boşaltınca yerel örgütlenmelerde iç ayrışmalar yaşanmış, ardından da hareket sokağın tüm öfke ve heyecanından arındırılmış olarak “Trump seçilmesin” hareketine dönüşmüştü.

İkincisi 2023 yılında zirve yapıp rekor sayıda işçiyi rekor sayıda grevlere çıkaran sendikal hareket. Bütün bu grevlerin temel talepleri daha iyi ücret ve daha ulaşılır sağlık hizmetleriydi. Çoğunluğu başarıyla önemli ücret artışları kazanan bu yaygın grev hareketi, liman işçilerinden Boeing işçilerine 2024 yılında da devam etti. Ancak ücretlerdeki genel durgunluk da, eğitim, sağlık, konuta erişim gibi temel sorunlar da devam ediyor. Yiyecek fiyatları sadece son beş yılda yüzde 28 artarken asgari ücret 2009 yılından beri aynı. Resmi verilere göre 500 bin işçinin greve çıktığı 2023 yılında işçilerin tepkileri iktidara da yönelmeye başlayınca (Ve Trump’ın grevlerin yoğun olduğu şehirlere gideceği duyulunca) Biden otomotiv işçilerinin grev alanlarından birine gitmiş ve grev hattını ziyaret eden ilk ABD başkanı olarak pozlar vermişti. Daha önce demir yolu işçilerinin grevini yasaklayan aynı Biden bu ziyareti sonrasında kendi kendine tarihin en işçi dostu başkanı ünvanını verdi. Seçim sürecine girilince de sürekli genel grev ihtiyacından bahseden ve radikal sendikacı olarak anılan Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası başkanı Demokrat Partinin başkan adayını belirlediği kongrede konuşmacı olarak çıktı karşımıza.

Ancak bugün hâlâ hem sokakta hem de neredeyse tüm Demokrat Parti etkinliklerinde Filistin protestoları eksilmiyor; son bir yılda birçok sendikada örgütlü “İşçiler Filistin için” oluşumu ortaya çıktı ve sendika merkezlerine baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Hangi partinin başta olduğu fark etmeksizin ücretlerin erimesi ve emekçilerin yaşam standartlarının düşmesi devam ediyor. Soykırım yanlısı iki adaydan hangisi kazanırsa kazansın kimsenin derdine bir çare olmayacak. Dolayısıyla eylem, grev ve direnişlerin artarak devam edeceği bir seçim sonrası bekleyebiliriz. Bu ortamda mevcut iki partiyi cezalandırmak için üçüncü parti ve adaylara ilgi gittikçe artıyor. Seçimlerde soykırım yürüten mevcut iktidarın sandıkta cezalandırılıp cezalandırılmayacağının yanında Yeşil Parti ve Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi adaylarının alacağı oyları takip edeceğim.

[1] Seçim günü 5 Kasım ama ABD’de erken oy verme işlemi de bir yandan başladı. (Hem mektupla hem de sandıkta eyaletlere göre değişen şartlarda erken oy verilebiliyor.)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa