04 Kasım 2024 04:11

Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız

Hatay'da 'Yenidoğan Çetesi' açıklaması

Fotoğraf: ANKA

Paylaş

Bir gün uyandığımızda aile hekimliği zincirleri kuran özel şirketlere yasal izin verildiğine rastlarsak sakın şaşırmayalım. Aynen şehir hastaneleri gibi. Geçmişin SSK hastaneleri misali aile hekimliği modeli de binasından olanaklarına, iş yükünden bütçe eksikliğine halkın nezdinde itibarsızlaştırılıyor. Bekleme odası olmayan, yer yer bodrum katlarında binalarda hizmet vermeye zorlanıyor aile hekimleri. 

Bu modelin karşısına içinde şık kafeteryası, ücretli de olsa çocuk oyun alanı, bol neon ışıkları, konforlu bekleme salonu olan zincir aile hekimliği konduğunda sonuç maluma çıkar. Model zaten hazır: Aynen şehir hastanelerinde olduğu gibi Sağlık Bakanlığı arsayı bedava verir, şirketlere en az 25 yıl boyunca kira ve bina bakım parası öder, yetinmeyip yüzde 70 doluluk garantisi verir. Aile hekimlikleri binalarına ayrılmayan bütçenin bu aile hekimliği şirketlerine cömertçe aktarılacağını tahmin etmek zor değil.

Günümüzde aile sağlığı merkezleri fizik yapısı ve çalıştırılan personele göre A-B-C-D- ve sınıfsız olarak beş gruba ayrılmakta, cari giderleri de bu sınıflamaya göre ödenmektedir. Sağlıkta eşitsizlikleri yasal düzlemde meşrulaştıran şu anlayışa bakın hele. Şimdi bunun karşısına şirket zincirlerini koyduklarını düşünün...

Her ne kadar aile hekimliği modeli özelleştirmenin ‘mış gibi' hali olsa da piyasacı anlayış er geç bu ‘mış gibi’ halinden sıyrılmak isteyecektir. Hasılı tam gaz özelleştirme diye de okuyabiliriz bunu. Sağlık Bakanlığının hazırladığı yeni “Performans ve Ödeme Yönetmeliği”ni bu gözle de ele almakta yarar var. 

Birinci basamak sağlık hizmetleri sağlık ocağı modeli ile çok önemli kazanımlar sunmuştu ülke sağlık ortamına. Çiçek hastalığının bu coğrafyada sona ermesinden, kızamık ve diğer çocukluk bulaşıcı hastalıklarının aşı ile azaltılmasına, üreme sağlığından okul sağlığına önemli işler başarılmıştı. Derken tam yirmi yıl önce Düzce'de sonrasında tüm ülkede birer birer kapatılıp aile hekimliği modeline geçilmiş oldu. Gelinen noktada aile hekimliklerinde aşı yok!

Aile sağlığı merkezleri ticari bir kuruluş gibi kurgulanmış, hekimlere işletme görevi verilmişti. Ancak bakanlığın aylık gönderdiği cari gider ödemeleri masrafları karşılamaktan uzak. Hasılı bir özelleştirme modeli aile hekimliği sistemi.

Eğitim ve sağlık bir arada konuşulurken köy enstitüleri ile birlikte anılan bir modeldi sağlık ocakları. Kapatılmaları tesadüf değildi. Elbette eleştirilen yönleri de vardı ama kazanımlarını unutamayız. Şimdi hem eğitim hem sağlık aynı hızda özelleştiriliyor.

Sağlık Bakanlığı tüm itirazlara rağmen 1 Kasım günü "Performans ve Ödeme Yönetmeliği"ni yürürlüğe soktu. Hekim meslek örgütü TTB'nin de içinde yer aldığı birinci basamak sağlık hizmetini sunan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının örgütleri bu bağlamda 6-7-8 Kasım günleri  iş bırakma kararı aldılar. Sadece özlük hakları için değil halkın sağlık hakkı için de itiraz ediyorlar. Ortak açıklamalarında son yönetmeliğe dair şu başlıklar dikkat çekiyordu:

  • Koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik gerekli düzenlemeleri içermemektedir.
  • Hastalara ve koruyucu hekimlik uygulamalarına yeterli zaman ayrılabilmesine fırsat vermemektedir.
  • Kendi içinde taşıdığı çelişkili uygulamalar ile hekimlerle hastaları karşı karşıya getirerek şiddete zemin hazırlamaktadır.
  • Belli ilaç gruplarının reçetelenmesi ve sevkleri sınırlayarak hekim bağımsızlığına müdahale etmektedir.
  • Karmaşık hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, ulaşılsa bile halk sağlığı için faydasız performans kriterleri içermektedir.
  • Hekimlerin ve aile sağlığı emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaktadır.

Hasılı anlatılan bizim sağlık hikayemiz. Aile hekimlerinin talepleri sermayenin değil halkın yararınadır. Her ne kadar kendisi de örtülü ve kısmi bir özelleştirme modeli olsa da 'aile hekimliği zincir işletmelerinin' önündeki en büyük engel aile hekimlerinin örgütlü mücadele dinamikleridir. 

SSK işçilerindi, el konuldu. Kuyrukları mumla arıyor işçiler. Şimdi devlet hastanelerinden randevu almak imkansıza yakın. Mecbur bırakılan SGK anlaşmalı özel hastaneler ise çok yüksek ek fark almakta.

Eğer aile hekimlerinin mücadelesini yalnız bırakırsak bir ihtimal ileride yerine ikame edilecek özel şirket aile hekimliği zincirleri aynen SGK anlaşmalı özel hastaneler gibi her muayene ve işlemden ücret talep edecektir. 

Sağlık tek kişilik bir öykü değildir. Unutmayalım.

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa