Senaryo belli oldu
Fotoğraf: MA
İstanbul Esenyurt Belediyesine kayyım atandıktan üç, beş gün sonra dün Mardin, Batman ve Halfeti’ye de kayyım atandı. Esenyurt’tan sonra başka kayyımların gündeme geleceği tahmin ediliyordu. Kayyım atama kararlarının hukuk ve demokrasiye aykırılığı konusunda fazla bir şey söylemeye gerek yok. Biz de demokrasi ve hukuk savunucusu pek çok kimse de yıllardır detaylı açıklamalar yapıyor, yazıyor, söylüyor. Kayyım atanmasına dayanak gösterilen yasal düzenleme AKP tarafından yapıldı. 2016 OHAL darbesinden sonra Belediyeler Kanunu’na eklenen bir madde ile...
Bu düzenleme Anayasa’ya aykırı. Anayasa’nın, uluslararası sözleşmelerin, hukukun en temel ilkelerini ve hükümlerini ihlal ediyor. Birincisi; seçilmiş başkan ve meclisin görevden alınması halkın seçme, seçilenlerin de seçilme özgürlüğü ihlal ediliyor. TBMM’nin duvarına yazılı olan “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi ortadan kaldırılıyor. Egemenlik halkın değil, tek adamın oluyor. Hakkında kesinleşmiş bir hüküm olmadan insanları suçlu sayarak, hukukun en temel ilkesi olan “Kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadan kimse suçlu sayılamaz” ilkesi ihlal ediliyor. Yürütmeye bağlı hakimler ve savcılar tarafından muhaliflere davalar açılarak, cezalar verilerek, onların siyaseten tasfiyesi ile güçler ayrılığı, hukuk devleti ve demokrasi ortadan kaldırılıyor.
Geçen haftaki yazımızda belirtmiştik. Böyle bir ortamda iç barış, Kürt sorununun çözümü vs. mümkün olmaz.
Geçen hafta çeşitli senaryolardan, tahminlerden söz etmiştik. Fakat bunların biri hariç hepsi çöpe gitti. Devlet Bahçeli’nin el uzatması, “İç cephenin kuvvetlendirilmesi” çağrılarının anlamı; Kürtleri, emek ve demokrasi güçlerini kayıtsız şartsız teslim olmaya ve tek adam iktidarına teslim olmaya, biat etmeye çağırmakmış.
Devlet Bahçeli “Öcalan gelsin... Tecrit kaldırılsın... DEM Meclis grubunda konuşsun…Umut hakkından yararlandırılsın…” derken Öcalan’ın tecridi, ziyaretçileri ve avukatları ile görüşme yasağı üç ay daha uzatılmış...
Kürt açılımı, barış süreci başlamadan bitti mi? Yoksa şimdiye kadar verilmiş, demokrasi ve özgürlükle ilgili bütün vaatler gibi bu da bir kandırmaca mıydı?
Artık açıkça görülüyor ki, önümüzdeki süreçte baskılar daha da artacak. Yeni kayyımlar, kumpas davaları, gözaltılar, miting ve toplantı yasakları artarak devam edecek. Grevler ertelenecek. Açların, işsizlerin, yoksulların sesi baskı ve zulüm ile susturulacak. Onun için emek, demokrasi, özgürlük için hızla birleşmek ve örgütlenmek gerekiyor. Birlik, ittifak sadece seçim dönemlerinde olmaz. Kürt sorununun eşit haklar temelinde barışçı çözümü için. İnsanca yaşayabilecek bir asgari ücret, emekli maaşlarının arttırılması, işten atmalara ve grev yasaklarına son vermek, kayyım atamalarını sonlandırmak, eğitim ve sağlıkta özel kurumlardaki soygun ve sömürüye son verilmesi, kamulaştırma; demokratik, laik bilimsel, eğitim; vergilerin yoksullardan, emekçilerden değil zenginlerden alınması, dolaylı vergilerin kaldırılması; kadın cinayetlerinin önlenmesi, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması vb. talepler etrafında birlik ve örgütlü mücadelenin yükseltilmesi gerekiyor.
Ölü gözünden yaş; Cumhur İttifakından aş, iş, özgürlük ve barış beklenmez.
- Onların çocukları 19 Kasım 2024 04:42
- Etki ajanlığı 12 Kasım 2024 04:59
- Açılım senaryoları 29 Ekim 2024 04:48
- Haklar pazarlık konusu olmaz 22 Ekim 2024 04:13
- Erdoğan'ın dediklerinin meali 15 Ekim 2024 04:37
- Bilinen yalanlar 08 Ekim 2024 04:41
- Barış mücadelesi 01 Ekim 2024 04:48
- Yirmi altı sabıka 29 Eylül 2024 04:34
- İnsancıl hukuk 24 Eylül 2024 04:45
- Narin cinayeti nedeniyle akla gelenler 17 Eylül 2024 04:49
- Omerta 10 Eylül 2024 04:51
- Türkiye'de emekçi sınıfın durumu 03 Eylül 2024 04:50