ABD’de seçimler ve yeni saflaşma
Fotoğraf: Dilara İrem Sancar/AA
ABD seçimlerinin gerçekleşeceği günde dış politika köşesi yazmak sıkıntılı bir iş. Seçim sonuçları üzerine spekülasyon yapmayacak kadar tecrübem var. Onun için bugün sonuçlar ne olursa olsun değişmeyecek daha uzun vadeli bir eğilimden bahsetmek istiyorum: Yeni saflaşma.
Trump’ın sahneye çıkışı hem sağ hem solu yeniden şekillendirdi. 2000’li yılların ilk on yılında gerek liberallerin gerek solun başlıca rakibi ya da hasmı Neoconlar, yani Yeni Muhafazakarlardı. 11 Eylül saldırıları ertesinde Neoconlar, ABD tarihinin en uzun sürecek savaşlarını başlattılar. Gıcır gıcır savaş teknolojilerinin ve kontrgerilla taktiklerinin denendiği bu savaşlar kısa zamanda ABD’ye muharebede zafer getirdi, ancak savaşı kazandırdığı söylenemez. Aksine, Neoconlar Ortadoğu’yu yeniden tasarlarken İran’a düşman iki rejimi -Irak’ta Saddam’ı ve Afganistan’da Taliban’ı- devirerek İran’ı bölgesel bir güç halinde getirdi. Neye niyet, neye kısmet.
Giderek büyüyen ve genişleyen bölgesel savaş bağlamında bugün “Ortadoğu’yu dizayn” kavramı yeniden konuşulur oldu. Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’le İsrail arasında 2020’de imzalanan İbrahim Anlaşmaları’nın mimarlarından Damat Kushner Paşa, İran seferi için bayrağı açmış bile. Zamanında Neoconların da rüyalarını süsleyen İran işgali, Irak işgalinden sonra kursaklarında kalmıştı. Ne var ki yıllar boyu Cumhuriyetçiler içinde büyük bir güç olan Neoconlar Trump’ı desteklemiyor. Afganistan ve Irak fatihi ve Bush’un Başkan Yardımcısı Dick Cheney Harris’i desteklediğini açıkladı.
Aşırı sağ yükselirken, bir dönemin aşırı sağcısı Neoconların Trump’a düşmanlıklarını nasıl açıklamalı? Türkiye siyasetini takip eden okur için gerçekleşmekte olan yeniden saflaşma bir sürpriz olmamalı. Ne MHP’liler, ne ANAP’lılar, ne DYP’liler, ne Refahlılar geldi geçti muhalefet sıralarından. Lakin nafile: Bit pazarına nur değil, ahmak ıslatan yağıyor. ABD’de sonuç böyle mi olacak yarın göreceğiz. Belki de parçalı bulutlu bir hava gelir, ama neticede bit pazarı Bağdat Caddesi’ne dönüşmez. Eski eskimiştir, geriye dönmek mümkün değildir.
Trump’ın siyasi gücünü Neoconlar’dan farklı bir siyasi saflaşma ve dolayısıyla farklı bir jeopolitik üzerine kurduğunu vurgulamak gerekir. NATO ve Rusya’yla ilişkiler bu farklılıkta ilk göze çarpan başlıklar. Trump’ın gözünü diktiği öncelikli alan ABD’nin transatlantik ve transpasifik ittifaklarının yeniden müzakeresidir. Bu ittifaklar sermayenin serbest dolaşımının kural olduğu bir uluslararası ekonomik düzenin üzerine oturmaktaydı. Eski ittifak sisteminin bugün içinden geçmekte olduğu dönüşümün temelinde bu ekonomik düzenin değişimi yatıyor. ABD’de Biden ve Almanya’da Sosyal Demokrat-Yeşil-Liberal koalisyonun büyük umutlarla ilan ettiği Yeşil Yeni Düzen bu değişime bir cevaptı. Yeni bir sanayileşme hamlesiyle hem dünya ticaretini hem iç siyasi düzeni korumayı amaçlayan bu proje -seçim sonuçları ne olursa olsun- rafa kalkmışa benziyor. Bu tespitin kapsamını tarif etmek için transatlantik düzeninin en kilit sanayi ülkesi olan Almanya’ya bakmalı.
Liberal parti FDP’nin Lideri ve Maliye Bakanı Christian Lindner 4 Kasım’da katıldığı TV programında şöyle diyor: “Salı günü ABD’de seçimler gerçekleşecek… Dolayısıyla Almanya’nın net bir yol haritası olmalı. Kesinlikle farklı bir Amerikan siyaseti belirecek… Eğer jeopolitikte bir şey değişecekse, eğer ekonomik gücümüzü savunmamızı gerektirecek gelişmeler olacaksa … O zaman jeopolitik nüfuz ve ekonomik gücün bir ön koşulu var: Net bir yol haritası.”
Almanya Maliye Bakanının, adını koymadan ama kıraathane muhabbetindeki bir rahatlıkla Trump’ın zaferini ilan etmesi, seçim sonuçlarına dair spekülasyondan kaçınan bir köşe yazarı olarak beni biraz utandırdı. Gerçi partisinin oy oranını üç yılda yüzde 11’den yüzde 3.5’e düşürmeyi başarmış bir siyasetçinin öngörülerine neden güvenelim diyebilirsiniz. Ancak dikkat çekmeyi istediğim nokta Lindner’in öngörüleri değil, açıklamasına vesile olan durum.
Aylardır hükümet ortakları arasında süren bütçe kavgaları Lindner’in -Hristiyan Demokrat Ana Muhalefet Lideri Merz’in iddiasına göre CDU belgelerinden intihal yaptığı- bakanlık içi bir raporu basına sızdırmasıyla zirveye ulaştı. Bu rapor Almanya’yla özdeşleşmiş araba üreticisi Volkswagen’ın fabrika kapatma kararı ve Alman ekonomisinin artık resmen resesyonda olduğu haberleri üzerine benzin döküyor. Yeşil Ekonomi Bakanı Habeck ve Sosyal Demokrat Şansölye Scholz kendi ekonomi programlarını açıkladılar. Çin’in elektrikli arabalarıyla rekabet gücünü yitiren ve tüm gücünü ihracata borçlu olan Almanya’da, ABD ve İngiltere’de gözlemlediğimiz sanayisizleşmenin sonuçlarını esas şimdi göreceğiz. Bu süreci önceden deneyimlenen Doğu Almanya geleceğe dair fikir veriyor: AB ve NATO’ya mesafeli, mevcut transatlantik düzene muhalif, Moskova’yla yeni bir siyasi zemin arayan AfD’nin yükselişi. Trump’ın kazanması durumunda bu eğilimin ivme kazanacağına kuşku yok. Yeşil Yeni Düzen Atlantik’in iki kıyısında da siyaseten karaya oturmuş durumda. Sermayenin küresel serbest dolaşımını sağlayan liberal kurumsal düzen yerini bölgesel ticari blokların merkantilist savaşlarına bırakıyor. Bu eğilim sadece somut politikaları değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası ittifak hiyerarşilerini ve rejim yapılarını yeniden tanımlıyor.
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22
- Türbülans 07 Ağustos 2024 04:39
- Biden’ın vedası 24 Temmuz 2024 04:44
- Gençler, siyasi karteller ve seçimler 03 Temmuz 2024 03:39
- Berlin'de bütçe krizi 26 Haziran 2024 04:47