Komplodan komediye
Fotoğraf: Pixabay
Artık iş gerçekten tam anlamıyla komediye dönüştü.
Kaybeden takımın başkanı hakarete varan öfkeli ifadelerle hakem tarafından katledildiklerini söylerken, kazanan takımın teknik direktörü ve yöneticisi de benzer gerekçelerle hakemlere sözel saldırıda bulunuyor.
Tabii verdikleri kararlar üzerinden hakem(ler)i eleştirmekle kalmıyor ve buna, hakem(ler)in birilerinin hazırladığı plan çerçevesinde kasıtlı olarak kendilerinin aleyhine çalıştığını da ekliyorlar. Yani “karanlık güçlerin” kendilerini engellemek üzere hazırladığı bir tezgah ile karşı karşıya kaldıklarını dile getiriyorlar.
On yıllardır aynı terane…
Birilerinin iddiasına göre bütün bu işleri düzenleyen bir yapı ya da sistem var. Maçtan sonra yapılan açıklamalara bakılırsa bu yapı ya da sistem her neyse, o kadar muazzam bir oluşum ki bir karşılaşmada her iki tarafın da yenilmesi üzerine plan hazırlayabiliyor!..
Ortaya somut bir kanıt, belge koymadan, salt taraftarların gönlünü hoş tutmak amacıyla atıp tutunca iş ister istemez böyle acıklı bir komediye dönüşüyor.
Bir yandan hakemlerin de insan olduğunu, hata yapabileceklerini vurgularken, aynı konuşmada onları kirli tezgahların piyonu şeklinde suçlayıp hedef tahtasına oturtmak ise tutarsızlıkla hemhal bir komedi örneği.
Bu laflara inanan fanatik taraftar yığınları da gaza gelip sosyal medya platformlarında birbirine giriyor.
Zaten yöneticiler ve teknik direktörler bu şekilde konuşurken iki hedef güdüyorlar. İlki, bir adalet mücadelesi verdikleri yanılsaması yaratıp bunun üzerinden taraftarları yedeklemek, diğeri ise hakemlere gözdağı vererek şimdiden gelecek haftaların yolunu açmak…
Bu arada TRT’nin bir yorumcusu, komediye katkı sunmak istercesine, büyük şaşkınlık yaşadığını, hakemlerin nasıl olup da iki takımın da isyan etmesine sebep olacak kadar kötü bir yönetim gösterdiğini bir türlü anlayamadığını söylüyordu.
Tabii kafası hakemlere öylesine takık ki bu garabet tablonun yaratıcısının hakemler değil, yöneticiler olabileceğini aklına bile getiremiyor.
Arızanın hakemlerden değil, yöneticilerden kaynaklandığını anlayabilse bile bunu söyleyemez. Çünkü onun yorumlarının yönünü belirleyen temel unsurlar, taraftarlara yaranma çabası ve kulüp yöneticileriyle girdiği ya da girmeyi ümit ettiği çıkar ilişkileri.
Bunu, yöneticilerden söz ederken “sayın” ön ekini kullanmayı asla ihmal etmemesinden, buna karşılık hakemlerden mahalle arkadaşı gibi söz etmesinden anlamak mümkün. Neredeyse kulüp yöneticilerinin ismini zikrederken ayağa kalkıp ceketinin düğmelerini ilikleyecek!..
Zaten ana akım olarak nitelendirilen besleme medyanın tümü çıkar ilişkileri ve beklentiler doğrultusunda yol almıyor mu? Onun parçası olanlar da haliyle aynı yolun yolcusu…
Yöneticiler ve teknik direktörler hakemlere saldırırken hak, adalet, dürüstlük kavramlarını ağızlarından eksik etmiyorlar. Sürekli olarak bu kavramların hüküm sürdüğü bir ortam için mücadele ettiklerini ve edeceklerini dile getiriyorlar.
Buna inanabilir miyiz?
Bir yandan hak, adalet, dürüstlük konularında çok duyarlı olduklarını söylerken, diğer yandan sahada türlü türlü ahlaksızlıklar sergileyen oyuncuları hakkında tek kelime bile etmemeleri maskelerini düşürüyor. Madem bu oyunun hak, adalet, dürüstlük çerçevesinde icra edilmesini çok önemsiyorsunuz, bunun gereğini yapıp futbolcularınızı uyarsanıza, “saha içinde sahtekarlık yaparak ve hakemi taciz edip baskı altına almaya çalışarak avantaj elde etmeye çalışmayın” diye.
Tabii ki oyuncularına böyle bir şey diyemezler. Bunu diyebilmek, sağlam bir spor kültürüne olduğu kadar, onurlu, erdemli kişiliğe ve ilkeli, tutarlı bir duruşa sahip olmayı gerektirir zira.
Sahtekarlıkları “profesyonelliğin gereği” söylemiyle normalleştirmeye çalışanların dürüstlük peşinde koştuğuna inanılabilir mi?
Başarısızlık, hakemle ilintili komplo kurgularının ya da şanssızlık, kısmetsizlik gibi olguların arkasına sığınılarak açıklandığı, sahtekarlıklar karşısında ikiyüzlü tavır sergileme alışkanlığı devam ettiği, medya da rotasını taraftara yaranmak ve yöneticilere yalakalık yapmak doğrultusunda belirlediği sürece bu oyunda değişim ve gelişim gerçekleştirmek mümkün değildir…
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26
- Hakemler ve rakipler kirli, biz tertemiziz! 19 Eylül 2024 04:21
- Kazanırsanız 'Bizim çocuklar'ımızsınız! 12 Eylül 2024 04:27
- Çarpıklıklar oyunu 05 Eylül 2024 04:40
- Avrupa ligi daha uygun 29 Ağustos 2024 04:59