12 Kasım 2024 04:26

İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü

İngiltere'de anma günü

Fotoğraf: AA

Paylaş

Geçtiğimiz pazar bir büyük alışveriş merkezindeydik. Saat 11’i az geçe saygı duruşuna davet eden bir anons duyuldu. Herkes saygı duruşuna geçti. Tam da 10 Kasım’da. Önce şaşırdık. Bizim 10 Kasım anmaları gibiydi, ama iki saatten fazla gecikmişti!

Çağrıyı tam duyamamıştık. Anmayı bitirme anonsuyla anladık.

İngiltere’de kasımda anmalar yapılıyor. Adı “Remembrance Day” (“Anma Günü”). I. Dünya Savaşı ve sonrasındaki çatışmalarda canlarını feda edenler hatırlanıp anılıyor. “Şehitlik” dinsel bir kavram ve İslam’a özgü. İngiltere’de şehit olmak yok. Düpedüz ölünüyor. Ama “vatan” için ya da emperyalist İngiliz burjuvazisinin dünyanın zenginliklerinin aslan payına el koyma hırsına kurban giderek ölünmüşse saygı duyuluyor. Ölüler hatırlanıyor.

Şehit densin ya da denmesin savaşta ölenlere saygı gösterilmesi gerçekte savaşta ölmenin kutsanması oluyor. Ölenlere saygıdan çok, savaşlara saygı gösterilmesi anlamına geliyor. “Savaşlar olağandır, savaşlarda ölümler de olağandır ve bize de anarak saygı göstermek düşer” denmiş olunuyor. Kutsanan, savaş oluyor.

Günümüzde İngiliz burjuvazisinin Amerikan burjuvazisiyle birlikte Ukrayna’da süren savaşın başlıca taraflarından biri olmasıyla kanıtlı bu üstelik. Savaş kurbanlarının anılması, Ukrayna savaşının silah-cephane ve hatta eğitmen kisvesi altında asker gönderilerek harlanmasıyla uyum içinde. Yoksa savaş kurbanlarını anmanın savaşa karşı olmakla bir ilgisi yok!

Bir de simgesi icat edilmiş: gelincik. Yakalara kızıl gelincikler takılıyor. Bu gelincikler bağış toplanarak satılıyor da. Simge, sonradan eski savaş alanlarını dolduran gelinciklerden esinlenerek üretilmiş. Bir de vurulup düşenlerin göğüslerindeki kan pınarcıklarına gönderme olmalı.

Tartışma konusu olmamış değil. Kurbanlarının anılması üzerinden savaşların kutsandığını düşünenler de gelincikler takıyor yakalarına. Onlarınki savaşlara karşı olduklarını belirtmek amacıyla beyaz gelincik. Aslında iş çığırından çıkmış. Gelinciklerin moruyla siyahı da var. Moru savaşlarda kurban giden at ve köpek gibi hayvanları belirtiyor. Onlar da anılıyor. Siyahıysa, İngiliz sömürgelerinden getirilip savaşın hizmetine koşulanlara özgü.

Moruyla siyahı fazla yaygın değil, ama yakalardaki kızıl ve beyaz gelincikler aşağı yukarı birbirini dengeliyor. Yakaları kızıl gelincikli olanlar bilinçli savaş destekçisi değiller kuşkusuz. Kızıl gelinciğin savaş yandaşlığı anlamına geldiğini düşünmüyorlar. “Şehitlerini” anıyorlar yalnızca. Yeni yeni başını kaldırmakta olan faşist hareket de hiç değilse henüz kızıl gelincikle savaş kışkırtıcılığı ve yandaşlığı arasında bağlantı kurmuş ve onu bir kampanyanın kaldıracı olarak kullanıyor değil. Burjuvazi ama alttan alta herkesin kafasına sokma çabasında savaş yandaşlığını. Ukrayna savaşına yatırımlarla yaptığı gibi bunu gelinciklerle hafızaları hareketlendirerek de yapıyor.

Bizdeyse simgeymiş, gelincikmiş denip incesinden ilerlenmiyor. Açık konuşuluyor. Ve kaba saba yürünüyor. İngilizler Ukrayna’ya füze, top, uçak falan gönderirken, tek adam iktidarı silahlar kendi ellerinde Suriye ve Irak’a girmeye hiç ara vermedi.

Şimdi yine Ortadoğu’nun yeniden dizaynından pay kapma telaşında. İsrail durmayıp Amerikan koçbaşı olarak dolu dizgin İran’a doğru ilerlerken, bu ülkeden doğacak boşluğu doldurmayı hesaplıyor. En uygunudur denip Bahçeli’nin önerisiyle Öcalan’ın Meclise getirilip konuşturulması karşılığında Kürt hareketinin teslim alınıp peşe takılarak Ortadoğu’da yeni ciritler atma hesabı tutacak gibi görünmüyor. Ama herhalde “ya tutarsa” diye düşünülüyor olmalı!

Sözde açılım ama bedeli teslimiyet. Sözde açılım ama kayyımlarla el ele yürütülüyor ve “yerseniz” diye dayatılmaya çalışılıyor!

Sonra gelsin tartışmalar: Bahçeli’yle Erdoğan birbirlerinden haberli miymiş habersiz mi? Bre gafiller, binmiş bir alamete kıyamete koşanların birbirinden habersiz, hesapsız-kitapsız olmaları mümkün olabilir mi?!

Dünya faşist dayatmaları kabul etmez beklentisiyle gözü sandıktan başkasını görmeyenler biraz sağları sollarına, faşizmin yükselişine, Fransa’ya, ABD’de Trump’ın gelişine, Almanya’nın her gün biraz daha çok polis devleti oluşuna baksınlar.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa