16 Kasım 2024 04:35

Kent hakkı bağlamında kent konseyleri: Hopa

Hopa Kent Hakkı Derneği Instagram hesabı paylaşımı

Hopa Kent Hakkı Derneği Instagram hesabı paylaşımı

Paylaş

5 Kasım 2024 tarihinde Hopa Kent Konseyi davetiyle ve Fındıklı Kent Konseyi Başkanı Yücel Yıldırımkaya ile Hopa’da “Kent Konseyleri ve Kent Hakkı” üzerine bir söyleşiye katıldım. 28 Haziran 2024’te kurulan Hopa Kent Konseyi de çoğu kentteki konseyler gibi, kentin demokratikleşmesini hedefliyor (1). Ben de bu hafta kent hakkı bağlamında yerel yönetimler bünyesinde kurulan kent konseylerini ve temas ettiğim Hopa’daki gözlemlerimi yazmaya niyet ettim. 

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. Maddesine dayanarak hazırlanan Kent Konseyi Yönetmeliğine göre, konseyler yerel yönetimin başkanı/temsilcisini kapsayacak şekilde kentteki öznelerin katılımına ortam sağlıyor ve bütçeleri belediyenin ayni ve nakdi yardımı ile oluşuyor. Yönetim ve bütçe kullanımı açısından yerel yönetimden tam bağımsız olmadığı gibi, aksine yönetimle organik bir bağ içinde.

Diğer yandan Türkiye’de ‘80’lerden bu yana devam eden kentleşme biçimine bakarsak, yerel yönetimlerin de geçmiş dönemlerden aktarılan projeler ve bütçeleriyle, yerelde süregiden politik-ekonomik ilişkileri dönüştürücü bir mücadele içine girişmezlerse, en başta kendi bünyelerinde bir demokratik ortamı tesis etmeleri olası gözükmüyor. Dolayısıyla sistem-içi bir bünyede demokratik bir temsil ortamının kurulma olasılığı nasıl sağlanabilir sorusu akla geliyor. 

Bu soruya merkezi/yerel yönetim ikiliğinin yarattığı baskı ve kısıtların farkında olarak ve fakat tabanın/halkların güçlenmesine zemin kuracak bir perspektiften yanıt vereceğim. Bunu da Lefebvre’in kent hakkı söylemindeki gündelik hayat praksisiyle açarak Hopa Kent Hakkı Derneğine bağlayacağım.

Tekrarlarsam; Lefebvre’e atıfla kullanılan kent hakkı, kent kaynaklarına erişim ve kent kararlarına katılım ile sınırlı bir hak olarak tanımlanmıyor. Kent hakkı sermaye birikimi lehine hizmet eden bir kentleşmeye karşı mülkiyetten bağımsız, işgal-kendine mal ederek, kentin kullanım değeri odaklı dönüşümüyle birlikte bireylerin kendilerini dönüştürme haklarını da içeren ortak ve çok katmanlı bir hak karşılığını taşıyor.

Bu çerçevede kent hakkı; radikal bir paradigmayı amaçlayan kolektif bir hak olarak kentte güç ilişkilerini yeniden yapılandırmayı hedefler. Zira kentsel mekânı güç ilişkileri biçimlendirir. Hâkim sınıf tarafından üretilen sosyal, ekonomik ve politik düzene karşı koymak için bireylerin kolektif eylemler oluşturma kapasitesini önceler. Esasen kenti değiştirme hakkıdır. Bunu da bugünden başlayarak gündeme alır.

Lefebvre’in Gündelik Hayatın Eleştirisi serisinde ifade ettiği gibi, “bireyin kendi yaşamını bir yapıt olarak kurgulayıp yaşaması”, diğer bir deyişle gündelik yaşamsal deneyimin sürekli bir eleştirel tutumla zenginleştirilmesi ve praksisçi davranış biçiminin gündelik pratiklere egemen kılınması durumudur. Praksisçi özne, gündelik yaşama eleştirel bakış açısı ile müdahale eder.

Kent, kapitalist üretim ilişkilerinden doğan çelişkilerin sahnesi olarak bizzat çelişkilerin de kaynağı ise, reaktif-proaktif eylemliliğin yanı sıra/karar vericilerin söylemi üzerinden hareket alanın ötesine geçen; gündelik hayatı dönüştürücü -yaratıcı/yıkıcı, devrimci-kurucu iradeler tesis etmek önem kazanır. Kent hakkını -hak verilmez/alınır veya kazanım/kayıp diyalektiğinin ötesine taşıyarak- bir inşa süreci olarak okumak ve icra etmek gerekir.

Lefebvre, mekânın üretimi ile ilgili şöyle bir üçlü sunar;

Üretim ve yeniden üretimi kapsayan, maddi çevreyi oluşturan fizikliği “mekânsal pratik” olarak tarifler ve bu “algılanan mekân”dır. Üretim ilişkileri ve bu ilişkilerin oluşturduğu düzene bağlı, mental düzlemi “mekânın temsili” olarak tarifler ve bu “tasarlanan/düşünülen mekân”dır.Sosyal hayatın her türlü yönüyle ilintili, yaşanan toplumsal ilişkileri, yani toplumsallığı da “temsili mekân” olarak tarifler ve bu da “yaşanan mekân”dır.

Bu üçleme mekân-beden-toplum üçlemesinin ilişkiselliğini açık eder. Bu çerçevede “mutlak mekân”; üretim süreciyle oluşan “sosyal mekân” ve “soyut mekân”dan farklıdır. Sosyal mekânlar doğumdan ölüme dek harekete geçen bireyler ve kolektif hareketlerin sosyal eylemlerini içerir, yani gündelik yaşam deneyimlerinin cisimleştiği yerlerdir. Soyut mekân ise, bilgi ve iktidarın kesişimiyle (bilgi de bir güçtür) mekân üzerinden toplumsal ilişkileri kontrol eden hiyerarşiler üretir. Bu nedenle planlama/tasarım disiplinleri iktidar/sermayenin elinde denetim aracı olurlar.

Tam da bu noktada Hopa’ya dönelim. Kentte, Belediye ve Kent Konseyini güçlendirecek/yönlendirecek bir dernek oluşumu var; Hopa Kent Hakkı Derneği (2). Karçal Dergisi’nde dernek kurucularından Onur Açar ve Ayhan Bilgin tarafından kaleme alınan ve “ortaklaşmaya çağrı” yapan yazı derneği detaylı olarak anlatıyor (3).

6 Kasım 2024 tarihinde dernek üyeleri ile yaptığımız kent hakkı atölyesinde odağımıza kentin su ve toprak gibi doğal değerlerinin kullanımının demokratikleşmesini ele aldık. Atölye boyunca tartıştığımız şeylerden çıkan anahtar kelimeleri içeren tablo, su/toprak gibi doğal kaynakların kapitalist kentleşme yoluyla mütemadiyen çitlenmesine karşı, yaşamsal hakları (insan, hayvan, doğa ilişkisi, bunları kesen etnisite/dil/inanç/cinsiyet vd. toplumsal ayrışmaları) bütünlemeyi, gündelik karşılaşmada devrimci/aktif yurttaşlığı kurmaya dair taktikleri gösteriyor (4).

Bu yazının görselinde yer aldığı üzere dernek, çay depolarının kaldırılmasının ardından kullanılmayan bir kent toprağının ne olacağına kimin karar vereceğini sorunsallaştırıyor. Artık toprağın kullanım değeri de katılımcılık tartışmaları da bu verimli zeminden türeyebilir, toplumsallaşabilir. Aynı şekilde bir zamanlar denize girilen, kıyısında para harcamadan vakit geçirilen suyla kurulan ilişkinin günümüzdeki hali de sorgulamaya açılabilir.

Diğer yandan olageldiği biçimde bir tasarım yarışması veya planlama/hukuk aygıtının alanı çitlemesi öncesinde, tabanın taleplerinin belirleyici olması için, derneğin Kent Konseyi ile ilişkisi yaratıcı bir zemin kurabilir. Böylesi zeminler; köklü yapısal ilişkileri sarsan, parçalayıcı siyasete karşı hakları bütünleyen ve ilham verici potansiyelleriyle gündelik olana kaçınılmaz olarak sirayet edecektir...

1. https://hopa.bel.tr/manset/hopanin-ilk-kent-konseyi-kuruldu/; https://www.instagram.com/kentkonseyihopa/

2. https://www.instagram.com/hopakenthakkidernegi/

3. https://www.instagram.com/karcal_dergisi/

4. https://www.instagram.com/p/DCWckiDMruc/?img_index=3

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa