AKP iktidarıdır ölümlerin sorumlusu
Fotoğraf: Tezcan Ekizler/AA
Hafta boyunca öyle kötülüklere tanık olduk, öyle acı olaylar yaşadık ki insanlığımızdan utanır hale geldik. İzmir Selçuk’ta yaşları 1-5 arasında beş kardeşin ölümü... Ben buna öldürülme diyeceğim, zira o çocuklara insani koşullar sağlansaydı, bugün hayatta olurlardı. Erdoğan ve iktidarı, “3 çocuk yetmez, 5 çocuk yapın” diye diye insanların yatak odalarına bile girmekten çekinmedi, kadınların kaç çocuk doğuracağına kadar müdahale etti. Ama o çocukların hangi koşullarda doğduğuyla, yaşamının nasıl sürdürdüğüyle de zerre ilgilenmedi.
İktidar yetkilileri “18 kez gidildi” dedi de o barakanın insan onuruna yaraşır bir yer olmadığını, hele o çocuklar için hiç uygun olmadığını görmedi mi? Bırakın büyükleri, o sabilerin bu barakada yaşayamayacağını görmediler mi?
Belki bu propagandanın etkisiyle henüz 27 yaşında, gencecik bir kadın beş yıl boyunca her yıl bir çocuk yaptı. Yıllarca sağlık haberleri yapan bir meslektaşım hatırlattı; kaldı ki Evrensel sayfalarında her gün bu tür haberler zaten yapılıyordu. Bir zamanlar her semtte, mahallede kadınların kolayla ulaşabilecekleri Ana Çocuk Sağlığı Merkezleri vardı. Kadınların doğum kontrol yöntemlerine kolayca, ücretsiz ulaşabildiği, hatta çok eşli erkeklerin de -tıbbi kısırlaştırma yöntemi- vazektomi yaptırabildiği merkezlerdi bunlar ve AKP iktidarı ile kapatıldı. AKP “Türkiye’de nüfus hızı düşüyor, doğu ile batı arasında dengesiz nüfus planlaması var” diyerek kadınları çok çocuğa teşvik ederken, bu merkezleri kapatarak da kötülüğüne kötülük ekledi.
Meslektaşım, “Ben Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine de gittim, bu merkezleri haber yapmak için. Düşünün birden çok kadınla evli ağalar bile gelip vazektomi yaptırıyor, sağlık merkezlerine konulan kondommatiklerden ücretsiz prezervatif alıyorlar, kadınlar doğum kontrol haplarına kolayca, ücretsiz ulaşabiliyordu. AKP ilk yıllardan itibaren bu merkezleri kapattı” diye hatırlattı.
“Sağlıkta dönüşüm” adı altında uygulanan AKP politikalarıdır bu çocukların ölümünün sorumlusu. Ankara Altındağ’da kadınlara, çocuklara hizmet veren Sami Ulus Çocuk Hastanesi kapatılmasın diye önünde yapılan bir basın açıklamasına yöredeki kadınlar da ayaklarında terlikler ile katılmış, “Fakirin hastanesini zenginin ayağına götürüyorlar” diyerek şehir hastaneleri için semtlerdeki hastanelerin kapatılmasının arkasındaki gerçeği ifade etmişti.
Şimdi o kadınlar bırakın ilaç, muayene katkı, katılım payını yol parasını bile karşılayıp şehir hastanelerine gidemiyorlar bile. İşte AKP’nin sağlığı getirdiği noktanın özeti bu…
***
Son 3 günün bilançosunu da Hilal Nesin hatırlattı: “3 günün bilançosu korkunç ötesi.
İzmir Selçuk'ta anneleri hurda toplamaya giden 5 kardeş evde ısıtıcının devrilmesi sonucunda yanarak öldü. 18 yaşındaki ödüllü Balerin Eylül Sıla Ilgaz, odasında birbirine bağlanmış sırt çantası askısıyla tavanda asılı halde bulundu. Antalya'da İranlı 3 kardeş toplu şekilde intihar etti. İzmir'de AIDS'e yakalanan 13 yaşındaki bir çocuk hayatını kaybetti. 3 gün önce kaybolan 17 yaşındaki İnci Başaran’ın cesedi, balıkçılar tarafından Menekşe Deresi’nde bulundu. Toplum cinnet halinde, toplum çürüme halinde. Haberlere bakınca önümüze ilk önce tabutlar düşüyor.”
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken, her gün daha çok kadın, çocuk ölümlerine uyanıyoruz. Hilal’in özetini sunduğu 3 günlük bilanço bile nasıl bir korkunç tablonun içinde olduğumuzu gösterir nitelikte.
***
Cumhur İttifakının küçük ortağı Devlet Bahçeli, Öcalan’a “Silahları bırak, örgütü lağvet, umut hakkından da yararlan” çağrısının arkasında durduğunu ısrarla sürdürürken, büyük ortak Erdoğan’ın bu çağrıdan haberdar olmadığı, Bahçeli’nin de belediyelere kayyımdan habersiz olduğu tartışmaları bu hafta da sürdü. Öyle ki iki ortak arasında sıkıntı olduğu, görüş ayrılığına düştükleri konuşulmaya başlandı.
Bir gazetecinin görevi nedir; böyle bir görüş ayrılığı olup olmadığını ilk ağızdan öğrenmek. Bunun için de meslektaşım Hilal Köylü grup toplantısı sonrası bunu doğrudan Bahçeli’ye sordu. Bahçeli’nin öfkeli tavrı, Hilal’e, “Mesleği bırak” cevabı çok tepki çekti. Siyasilerin, muktedirlerin unuttukları bir şey var ki gazeteci toplumun haber alma hakkının gereğini yerine getirir… Bilinmeyen, üstü örtülmek, toplumdan gizlenmek istenenleri açığa çıkarmak, toplumun yararını öncelemektir gazetecinin işlevi.
Genelkurmay’ın “andaçları”, “fişlemeleri”, “akreditasyon engelleri” ne karşı çıkan AKP’nin iktidar olunca ilk işi bu engelleri, fişlemeleri her alana yaymak oldu. Öyle ki kendisinin karşı çıktığı askeriyedeki, genelkurmaydaki akreditasyonu tüm bakanlıklara, parti merkez ve il binalarına, belediyelere kadar genişletti. Eğer iliştirilmiş ‘gazeteci’ değilseniz, hiçbir kuruma giremez, kimseden bilgi, belge toplayamaz, uçağa, saraya, parti binalarına alınmaz, soru soramazsınız… Onun içindir ki Hilal Köylü’nün gerçek gazetecilik sorusuna bu kadar öfkelendi Bahçeli…
Burada 2008 yılında başbakanlıkta ilk akreditasyon engelini getiren, gazetecilere sansürün yollarını iktidara, Erdoğan’a öğretenin, bugün çok “demokrat”, “muhalif” görünen, gösterilen Akif Beki olduğunu da vurgulamadan geçmek istemiyorum. Zira Erdoğan’ın gazetecilere baskıları, sorulara tahammülsüzlüğü, kurumlara akreditasyonun yaygınlaştırılması bu dönemden itibaren başladı…
***
Narin Güran öldürülen ne ilk çocuktu ne de son oldu. Ama bir sembol haline geldi ve 4. güne sarkan ilk duruşmasında neden ve kim tarafından öldürüldüğü ortaya çıkartılmadı. Aile arasında inanılmaz bir suç ortaklığı dayanışması var. 26 Aralık’ta görülecek duruşmada gerçek ortaya çıkartılabilecek mi göreceğiz. Her hafta sorduğum gibi yine yineliyorum: “Narin'i kim, niye öldürdü? Kim, neden korunuyor? Sanık aile üyeleri arasında çoklu bir ilişkiye mi tanıklık etti? AKP’li Salim Ensarioğlu'nun bilip söylemediği gerçek nedir?”
- İki tarafı keskin bıçak 09 Kasım 2024 04:43
- AÜTK lime lime edilmiş, Türk-İş’ten çıt yok! 02 Kasım 2024 05:47
- Yasayı meclisler yapmıyor! 19 Ekim 2024 05:00
- Halkın nabzı ve TBMM 12 Ekim 2024 05:01
- Diller başka, eller başka söylüyor 05 Ekim 2024 05:01
- MEB okulları mı kapatmak istiyor? 28 Eylül 2024 04:44
- AKP’nin cumhurbaşkanı adayı kim? 21 Eylül 2024 05:42
- Narin’in köyü ve AKP 14 Eylül 2024 05:27
- 22 yıldır ülkeyi kim yönetiyor? 07 Eylül 2024 04:59
- ‘Yokluk ve yoksulluk bitmiş!’ 31 Ağustos 2024 05:36
- ‘Söyleyene değil, söyletene bak’ ya da tepkileri geçiştirmek! 24 Ağustos 2024 05:34
- AKP’nin ‘emekli yılı’ da böyle olur 17 Ağustos 2024 05:08