18 Kasım 2024

Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk

İllüstrasyon: Mohammed Hassan/Pixabay

Okumayı çözen tüm çocuklar evlerine kırmızı kurdele ile dönerdi bizim çocukluğumuzda. Kurdelesi olmayan çocukların damgalandığı bir deneyimdi. Şimdilerde kırmızı kurdele HIV enfeksiyonu ile mücadelenin sembolü. 

Geçen hafta sınıfta kaldık çocuk ölümleri ile. Henüz 13 yaşında AIDS’ten ölüm: İzmir. Aynı hafta 5 kardeş, beş çocuk yine İzmir’de bu kez yoksulluktan, evlerinde yanarak ölmüştü: Denebilir ki çocukların “devlet dersinde ölümü” devam ediyor...

UNICEF, 2023 yılında dünyada “AIDS ile yaşayan tahmini 40 milyon kişiden 2.38 milyonun 0-19 yaş arası çocuklar olduğunu ve her gün yaklaşık 685 çocuğun HIV ile enfekte olduğunu” belirtiyor. “Günde 250 çocuk ise HIV önleme, bakım ve tedavi hizmetlerine yetersiz erişim nedeniyle AIDS’ten ölmekte.”

Plastik enjektörlere çok şey borçluyuz. Doksanlı yıllara kadar aşılar, iğneler küçük bir kutuda kaynatılıp yeniden kullanılan metal iğneli cam enjektörler ile yapılırdı. HIV o yıllarda bizim coğrafyaya ulaşmış olsaydı şimdi başka şeyler konuşuyor olurduk, aynen şimdilerin Pakistan'ı gibi.

2019 yılında Pakistan’ın küçük bir kasabasında 8 günde 12 yaş altı 900 çocukta HIV pozitif saptandı. Bu Asya kıtasının çocuklar arası en büyük salgınıydı. Pakistan Başbakanlığı attığı tweet ile “Kişi başına yapılan enjeksiyon oranında Pakistan’ın dünyada ilk sırada olduğunu” ifade etmişti. Salgında enjektörlerin tekrar kullanımı sorumluydu. Bu ülkeyi anma nedenim AIDS denince Afrika’nın akla gelmesi. Oysa BM verilerine göre o yıl Pakistan dünyada ilk 11’de olmanın ötesinde AIDS yayılma hızında dünya ikincisiydi.

AIDS salt virüs olarak etkilemiyor çocukları. Geçen yıl “14 milyon çocuk AIDS ile ebeveynini kaybetti.” Bu damgalanmış, dışlanmış çocuklar demek. Yoksulluk, evsizlik, okul terki, ayrımcılık ve fırsat kaybı ile sınanmış milyonlar demek.

Otoriteye güven sarsıldıkça tıbbi ölümler dahil meselelerin analizi alenileşip bir o kadar da magazinleştirilmeye evrilir. Burada hastalıklar ve metafor devreye girer. Covid pandemisinde Sağlık Bakanlığının “İstatistiklerle oynaması” güven aşınması yarattı. Bunun sonuçlarını gerek mart ayındaki Karabük Üniversitesi AIDS paniğinde gerekse geçen haftaki çocuk hastanın ölümünde yeniden yaşadık. 

Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Programı (UNAIDS) öngörüsüne göre “Türkiye gibi takip sistemlerinin güçlü olmadığı ülkelerdeki HIV sayıları resmi istatistiklerin 10 ila 20 katı olabiliyor.” Misal “İstanbul Tıp Fakültesi bünyesinde HIV pozitif takipli yaklaşık 100 çocuk” varken Sağlık Bakanlığı verileri “1985-2023 arası 19 yaş altı 56 vaka” bildirmekte.

Susan Santag ‘Metafor Olarak Hastalık’ kitabında “kanserin artık gizlilik ve utançla sarmalanmadığını, bunun yerini toplum tarafından en çok şeytanlaştırılan hastalık olarak AIDS’in aldığını” söyler. Hâlâ eşcinsellik ve Afrika ile anılıyor AIDS. Afrika denilince cilt renginden kolayca anlaşılan ırk farkı ve yoksulluktur onun kodları. 

Gerek AIDS / yabancı düşmanlığı bağlamında Karabük deneyimi, gerekse hafta içi 13 yaşında bir çocuğun İzmir’de ölümü ardından yazılıp söylenenler HIV enfeksiyonunun yalnızca biyomedikal bir olgu değil, aynı zamanda bir insan hakları meselesi olduğunu kanıtladı.

Mart 2024’de sosyal medyada, Karabük’te yaşayan yabancı öğrencilerin “Cinsel yolla bulaşan hastalıkları yaydığı” iddiasıyla göçmenlere yönelik ırkçılık, nefret ve ayrımcılığı körükleyen paylaşımlar gerçekleştirilmişti. Bir taraftar grubu “Mevzu 3-5 tane cahilin maymun etiyle beslenen marsıklarla cinsel ilişkiye girip girmemesi değil. Karabüklülerin ortak derdi, yabancı uyruklu insanların hastalıkla gelip Karabük’te pis pis dolaşmasıdır” diyebilmişti. 

Her ne kadar üniversite rektörlüğü “ırkçı örgütlenme, linç” değerlendirmesi yapsa da sonrasında tüm yabancı öğrencilerden HIV testi isteyerek ‘siyahi =AIDS’ damgalanımına hizmet etmişti. ‘Bulaşıcı hastalık taşıyan yabancı öğrencileri okula almadıklarını’ söyleyerek de özünde bir ayrımcılık olan cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyanların kamusal hayattan dışlanmasını hayata geçirmişti. Oysa HIV ile yaşayan insanların tedavi ile olağan yaşam sürelerini sağlıklı yaşadığı, virüsü bulaştırmadığı bilimsel bir gerçek. 

Pozitif Yaşam Derneğinin 2020 tarihli basın metni önemini koruyor: “Bugün HIV enfeksiyonu, etkili bir şekilde tedavi edilebilmekte ve tedavi sayesinde bulaştırıcılık ortadan kaldırılmaktadır. Ancak bu bilginin topluma ulaşması sağlanmamakta, toplum 1980’li yılların bilinmezliği ve ön yargıları ile baş başa bırakılmaktadır. Bulaş yolları ve korunma yöntemleri hakkında doğru bilgiden mahrum bırakılan toplum, hâlâ ölümcül olarak bildiği enfeksiyondan korunmak için kendisinde olan sorumluluğu üçüncü kişilere yüklemekte ve kamu sağlığının tesisi için HIV ile yaşayan insanların ifşa edilerek sosyal yaşamdan uzaklaştırılmasını kendisinde hak görmektedir.”

Bunun son örneğini 13 yaşındaki çocuğun AIDS ile ölümünde izliyoruz. Babanın AIDS oluşu, olası cinsel istismar hatta ensest mi sorusu haberlere yansıdı. Sağlık Bakanlığına güven azalınca toplum adına medya işe koyuldu ama bir yandan da bir metafor olarak AIDS başlığında tanı alanları “Şeytanlaştırmaya, ötekileştirmeye” hizmet etmiş oldu. 

Şimdi ensest yoksa, hem AIDS oluşu alenileştirilen hem de ensestle itham edilen bir aileyi nerelere savuracak bu toplum ve devlet? Onlarla aynı apartmanda oturup komşuluk geliştirmeye, aynı işte çalışmaya, aileden varsa diğer çocukları ile aynı sırada okumaya ne der bu gerçeklikten uzaklaştırılmış toplum?

Önlenebilir her çocuk ölümü cinayettir ve bu bir devlet dersidir. Unutmayalım ve 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde kırmızı kurdele takmakla yetinmeyelim.   

Sağlıcakla kalın.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sivil kanıyla harita çiziyorlar

Sivil kanıyla harita çiziyorlar

Suriye’de aralık ayında yönetimi ele geçiren Batı destekli cihatçıların, ülkedeki farklı etnik ve dini gruplara yönelik katliamları artarken, emperyalist güçler bu kanlı ortamı bölge haritasını yeniden şekillendirmek için bir fırsat olarak görüyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İktidar yoksullaştırdığı halkın imdadına yetişen kent lokantalarından rahatsız. Kent lokantasını öven Vedat Milor’a soruşturma açıldı.

Evrensel'i Takip Et