Onların çocukları
Fotoğraf: Sezgin Pancar/AA
Muazzez İlmiye Çığ’ın ölümü üzerine Orhan Gökdemir’in yıllar önce yazdığı bir yazı sosyal medyada yeniden gündeme geldi. Sevgili Orhan o yazısında 12 Eylül döneminde Muazzez İ. Çığ ve kardeşi Turan İtil’in kurucusu ve yöneticisi olduğu HZİ Vakfının CIA, Pentagon ve 12 Eylül cuntası desteğiyle cezaevlerindeki siyasi mahpusları denek olarak kullanarak çeşitli ilaçları denedikleri, onları ehlileştirme ve sorguda konuşma yöntemleri konularında çalıştıklarını anlatıyordu.
12 Eylül darbesi sonrası ABD’nin Türkiye’deki adamları başkanlarına “Bizim çocuklar başardı” olarak anlaşılabilecek bir mesaj gönderdiği çok yazıldı. Gerçekten darbeciler onların çocuklarıydı. ABD’den gelip mahpuslar üzerinde deneyler yapmış olanlar da elbette onların çocuklarıydı.
12 Eylülcülerin işkence merkezlerinde ABD, CIA ve Pentagon çıplak gözle görülebiliyordu. Türkiye’de klasik işkence yöntemleri falaka, kaba dayak ve ileriki yıllarda elektrik verme vb. iken; 12 Eylül döneminde işkence yöntemleri çeşitlendi; askıya alma, su ile yapılan işkenceler, kum torbası, vücut direncini azaltan yöntemler vb. eklendi. Yetmişli yıllarda Güneydoğu Asya ve Latin Amerika’da uygulanan işkencelerin aynısı artık ülkemiz işkence hanelerinde de kullanılıyordu. Bu işkence yöntemlerinin menşei ABD, CIA ve Pentagon idi.
ABD yöntemlerini 12 Eylül dönemi hapishanelerinde de gördük. Özellikle Diyarbakır, Mamak ve Metris ABD yöntemlerinin uygulama merkezleriydi. Daha önceleri hapishanelerde devlet mahpuslara yenmeyen yemekler verir, kaçmalarını önlemek için tedbirler alır, gerisine fazla karışmazdı. Adi mahpuslar koğuş ağaları, devrimci mahpuslar komünler ile hapishanelerde düzeni sağlardı. 12 Eylül sonrası ABD yöntemi gündeme getirilerek önce mahpusların toplu yaşamasına son verildi; önceleri on altı kişilik koğuşlar; daha sonra tek kişilik ve üç kişilik hücrelerde mahpuslar tutulmaya başlandı. Kitap okuma, spor ve dışarısı ile ilişkiler azaltıldı. Tüm Türkiye’de olduğu gibi din propagandası ve din eğitimi uygulanmaya başlandı.
12 Eylül günlerinde Diyarbakır ve Mamak’ta askeri eğitim, karıştır barıştır, dini eğitim ve Atatürkçülük dersleri işkence ile uygulanmaya çalışıldı. Metris’te bunlar pek yapılamadı. Metris’te kalan mahpuslar bu durumu “Biz direndik” diye açıklamaya çalışırlar ama Diyarbakır ve Mamak’ta da tarihi direnişler oldu. Ölen, sakat kalan, yaralanan, sağlığını yitiren binlerce mahpusa haksızlık yapmamak gerekir. Metris belki de İstanbul’da olduğu için, “Metris’in önündeki uzun alan”da analar, babalar eksik olmadığı için ve Metris iç ve dış basına en yakın hapishane olduğu için ABD yöntemlerini istedikleri gibi uygulayamadılar. Ama Metris’te yapılanlar da az değildi. 1983 sonbaharındaki 28 günlük açlık grevi sırasında yapılanlar belki de HZİ Vakfının da deneyleri kapsamındaydı. Kitapları toplama, gazete vermeme, kalem ve kağıtları toplama, yemek yenilen masa ve sandalyeleri kaldırma, sıcak su vermeme, kısa süre aralarla yapılan aramalar, aramalarda koğuştaki her şeyi ortaya yığma, yatakları yırtıp pamuklarını ortaya saçma, yirmi gündür aç olan insanlara koridorlara koydukları seyyar mangallarda köfte pişirerek kokularına boğma, bazı dönek ve itirafçıların konuşmalarını hoparlörlerle mahpuslara dinletme, bazı kişilerin polis ifadelerini teksir edip gece yarıları koğuş kapılarının altından atma, günlerce yimi dört saat koridorlara koydukları ses yükselticilerle mehter marşı ve Türkiyem gibi şarkıları dinletme, koğuştan hastane, mahkeme çıkışlarında zorla mahpuslarda çıplak arama ve anüs muayenesi yapma vs.
Muazzez İlmiye Çığ bütün bunlardan haberdar mıydı, HZİ Vakfının faaliyetlerini biliyor muydu bilmiyorum ama CIA çocuğu Nazi kafalı birinin ablası olmak bile yeterince kötü bir şey. Dinlerin kaynaklarını Sümer, Hitit efsanelerinde bulmak önemli bir keşiftir elbette, hatta bu bilgiyi Türkiye’ye duyurmak bile önemlidir. Muazzez İlmiye Çığ keşke sadece bu çalışması ve uzun ömrü ile hatırlansaydı.
- Kartlar yeniden karılıyor 17 Aralık 2024 04:41
- Suriye'yi bekleyen 10 Aralık 2024 05:01
- Savaşa ve yoksulluğa karşı ittifak 03 Aralık 2024 06:40
- Kayyım 26 Kasım 2024 04:41
- Etki ajanlığı 12 Kasım 2024 04:59
- Senaryo belli oldu 05 Kasım 2024 04:52
- Açılım senaryoları 29 Ekim 2024 04:48
- Haklar pazarlık konusu olmaz 22 Ekim 2024 04:13
- Erdoğan'ın dediklerinin meali 15 Ekim 2024 04:37
- Bilinen yalanlar 08 Ekim 2024 04:41
- Barış mücadelesi 01 Ekim 2024 04:48
- Yirmi altı sabıka 29 Eylül 2024 04:34