Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır!
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
AKP iktidarı ve onun MHP destekli tek adam yönetimi kayyım atamaya doymuyor. Hakkâri, Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerinden sonra cuma günü akşam saatlerinde Dersim ve Ovacık Belediyelerine de kayyım atandı!
DEM Parti’li Dersim Belediyesi Eş Başkanı Cevdet Konak görevden alındı, yerine Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu kayyım olarak atandı. Görevden alınan CHP'li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yerine de Ovacık Kaymakamı Hüseyin Şamil Sözen kayyım olarak atandı.
Bu sefer gerekçe gerek Konak gerekse Sarıgül’e yerel mahkemenin 9 yıl süren “yargılama”nın sonucunda “terör örgütü üyeliği”nden 6 yıl 3 ay hapis cezası vermiş olması!
Gerek başkanlar gerekse medyaya konuşan Dersimliler, 9 yıldır uzatılan mahkemeyi Konak ve Sarıgül’e ceza vererek bitirmesini belediyelere kayyım atama amacına bağlıyorlar.
Ceza yerel mahkeme tarafından verildi. Yani kesinleşmiş bir ceza değil. Cezanın kesinleşmesi için önünde istinaf ve Yargıtay var! Ama öyle görünüyor ki artık iktidarın kayyım atamak için istinafı ve Yargıtayı beklemeye tahammülü yok. Umurunda da değil! Yerel mahkemenin kararı kesinleşmiş bir mahkeme kararıymış gibi kayyım atamaya gerekçe yapıldı.
Belediyeye kayyım olarak atanan Vali Bülent Tekbıyıkoğlu’nun ilk kararı ise "Valilik ve kaymakamlık makamlarının uygun göreceği etkinlikler hariç kentte 1 Aralık’a kadar her tür eylem ve etkinliği yasaklamak” oldu!
SORUŞTURMALAR, TUTUKLAMALAR, YARGILAMALAR, KAYYIMLAR VAKAYİ ADİYEDEN
Son günlerde sadece gazeteciler değil medya ve siyasetteki gelişmeleri az çok izleyen herkes; “Ne oluyoruz”, “İktidar ifade özgürlüğü ve medya üstündeki baskıları dahada mı artıracak”, “Ülkeyi nereye götürmek istiyorlar”… gibi yanıtı içinde sorularla karşılıyorlar.
Çünkü;
Daha önce 10 Haber ve Gerçek Gündem gibi kuruluşlarda çalışan Gazeteci Furkan Karabay, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve belediyeye kayyım atanması üzerine yaptığı haberler ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle “Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamalarıyla 9 Kasım’da tutuklandı. 19 Kasım’da tahliye edildi. AKUT Kurucusu Nasuh Mahruki seçimlere hile karıştırılabileceğini öne sürerek halkı uyarma amaçlı sosyal medya paylaşımıyla "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaydığı" gerekçesiyle 20 Kasım’da tutuklandı.21 Kasım’da ise İsmail Saymaz ve Fatih Altaylı hakkında, Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde Erdoğan’ın Bahçeli’ye 3 MHP’li vekilin VİP’i kullanarak altın kaçakçılığı yaptıklarına dair görüntülerin içinde olduğu bir dosya verdiğine dair kulis haberle ilgili olarak "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan soruşturma açıldı.
Bunlar iki yıl önce (14 Ekim 2022’de) çıkarılan gazetecilerin, dolayısıyla halkın haber alma özgünlüğünün omuzunun üstüne asılı bir “Demokles Kılıcı” olarak asılmış olan “dezenformasyon yasası” üstünden oluşturulan ve bir haftaya sığdırılmış ülkenin fotoğrafıdır. Bu fotoğrafın sistemi yeterince ifade etmediği düşünülmüş olmalı ki şimdi de gazetecilerin ve halkın haber alma özgürlüğünün diğer omuzunun üstüne de ikinci bir “Demokles Kılıcı” asılmak istenmektedir! Ki o da iktidarın ekonomik, siyasi, sosyal… her alandaki uygulamalarını eleştirenleri “casusluk” yapmakla suçlayabileceği “etki ajanlığı” yasası çıkarma girişimidir.
Bu da bugünlerde Mecliste tartışılacak!
Yukarıdaki üç gelişme “dezenformasyonla mücadele” yasasına dayanılarak açılan soruşturmalar. Ama bir haftaya sığdırılan fotoğraf bunlardan ibaret değil.
Çünkü;
Pazartesi günü başlayan bazı özel hastanelerdeki yoğun bakımları bir “bebek katliamı servisine” dönüştürülen büyük skandalın davası, Cuma günü, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açılan 2023 seçiminde Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP’nin Önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yargılandığı davanın adliyede izdiham yaşanmasına yol açan duruşması, Teğmenlerin mezuniyet töreni sonrasında kılıç çatıp “Atatürk’ün askerleriyiz” sloganı atmasında bir disiplinsizlik görülüp 5 teğmenin ordudan ihraç edilmesi talebiyle Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmeleri ve etrafındaki yürütülen soruşturma, Bu yazının ilk bölümünde sözünü ettiğimiz Dersim ve Ovacık Belediyelerine kayyım atanması, tek adam rejiminin geldiği yerin yargıya yansıyan fotoğrafının ikinci boyutunu oluşturmaktadır.
DEMOKRASİ VE ÖZİGÜRLÜK MÜCADELESİNİN ZEMİNİ OLAĞANÜSTÜ GENİŞLEDİ
Bu ülkede gazetecilerin sosyal medya paylaşımları ya da yazdıkları köşe yazılarından, yaptıkları haberlerden dolayı haklarında soruşturma açılması, gözaltına alınmaları, tutuklanmaları, hapis cezasına çarptırılıp aylarca yıllarca cezaevinde kalmaları yeni bir hal değil. Tersine gerçeğin peşinde olmada ısrar eden gazeteciler bu tehdidi, bir Demokles Kılıcı gibi omuzlarının üstünde taşıdılar.(*)
Bu yüzdendir ki, “Türkiye açık bir gazeteciler hapishanesidir" sözü boşuna edilmez.
Bu yüzdendir ki haklı olarak medya ve gazeteciler üstünde sansür ve otosansür halkın haber alma özgürlüğüne saldırıdır.
Sosyal medyanın bir haberleşme alanı olarak oraya çıkmasından beri sadece gazeteciler değil görüşlerini sosyal medyada ifade eden her yurttaşın ifade özgürlüğü gibi haberleşme özgürlüğü de tehdit altına girmiş, halkın haber alma hakkını tehdit de gazetecilerin, entelektüellerin sorunu olmanın ötesine geçerek geniş halk yığınlarının da doğrudan sorunu olarak yeni bir boyut da kazanmıştır.
Tıpkı kayyım atamanın yaygınlaşmasıyla seçilme hakkı ihlallerinin sadece muhalif seçilenlerin değil onu seçen milyonların, halk iradesinin gasbına dönüşmesi gibi! Pratikte geçmiş yıllarda Kürt siyasetini ilgilendiren kayyım sorunu, bu yıl CHP’yi de kapsayan, hatta tüm muhalif güçleri tehdit eden bir iktidar silahına dönüşmesi gibi!
Tıpkı yargının siyasi davalarda iktidarın emrine girmesinin genelleşmesiyle “adil yargı” talebinin aydınların, gazetecilerin, muhalif siyasetçilerin talebi olmayı geçip adaletsizliğin mağduru geniş kesimlerin talebi olarak yaygınlaşması gibi!
Sistemin bu son bir haftaya yansıyan fotoğrafı bile tek adam rejimin nasıl bir sorunlar yumağına dolandığı apaçıktır.
İKTİDARIN BASKILARI ARTACAK AMA MÜCADELENİN OLANAKLARI DA!
Evet iktidar yukarıda bir haftalık soruşturmalara, tutuklamalara, yargıya yansıyan fotoğrafını sunmaya çalıştığımız girişimleriyle muhalefeti, halk yığınlarının işçi sınıfı ve tüm emekçilerin yaşamını zorlaştıracağı gibi demokrasi ve özgürlük mücadelesine yönelik baskıları daha da artıracağını göstermektedir. Ama mücadelenin zeminini de olağanüstü genişletmiştir. Kendi talepleri etrafında birleşen halkı yenen bir iktidar olamayacağı için tek adam yönetiminin girdiği baskı, halk iradesini tanımama, özgürlükleri gasbetme yolu bir yere varabilecek bir yol değildir. Tarih bunun kanıtıdır.
Yeter ki, halklar sömürü ve baskı rejimine hayır diyen bir çizgide güçlerini seferber edebilsin!
Bugün demokrasi güçlerine düşen de bu genişleyen zemindeki büyük güçleri birleştiren bir çizginin gereğini yapmaktır.
(*) Abdi İpekçi’den Uğur Mumcu’ya, Ahmet Taner Kışlalı’ya Çetin Emeç’ten Metin Göktepe’ye, Namık Tarancı’ya onlarca gazeteci kontra güçler tarafından sadece gerçekleri yazdıkları için katledildiler.
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14
- İktidarın ‘iç cepheyi güçlendirme’ stratejisi muhalefeti etkisizleştirmekten geçiyor 12 Ekim 2024 05:03