26 Kasım 2024 06:45

Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out!

Akit TV'ye çıkan daha önce IŞİD ve El Kaide yöneticiliğinden tutuklanan Ebu Hanzala

Ekran görüntüsü Akit TV'den alınmıştır.

Paylaş

El Kaide ve IŞİD yöneticiliğinden defalarca tutuklanıp bırakılan ‘Ebu Hanzala’ kod adlı Halis Bayancuk önceki gün Akit TV’ye çıkartıldı. Sunucu Muharrem Coşkun’un sorduğu sorular, bu programın Ebu Hanzala’nın legalize edilerek meşrulaştırılması ile demokrasi ve laiklik karşıtı görüşlerinin propagandası üzerine kurgulandığını gösteriyor. Babasının (Hacı Bayancuk) kurucuları arasında yer aldığı ve yüzlerce “faili meçhul” cinayetten sorumlu olan Hizbullah’ı aklayan, düşman ilan ettiği demokrasi ve laikliğe karşı şeriat-selefilik propagandasını yapan Bayancuk’un iktidar destekçisi bir televizyon kanalında parlatılması operasyonunu bugün iktidarın yarattığı siyasal iklimden bağımsız düşünmemek gerekiyor.

Öncesi bir tarafa Eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın eğitimin amacının “Allah korkusu” aşılamak olduğunu söylediği ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in laikliği doğrudan hedef aldığı bir dönemde Akit TV’ye çıkartılan Bayancuk’a imam hatipler ve medreseler propagandasının yaptırılması hiç de şaşırtıcı olmuyor. Erzurumlu olan Bakan Tekin, laikliği hedef aldığı konuşmasında “Batman ve Erzurum’daki vatandaşın değerlerine uygun bir müfredat”tan söz ediyordu.

Burada bakanın ‘Batman’ vurgusuna dikkat çekmek gerekiyor.

Batman bilindiği gibi uzunca bir süre Hizbullah’ın (Hizbikontra) merkezi olarak biliniyordu. Dolayısıyla Bakan Tekin’in dile getirdiği değerleri, Hizbullah içinde yetişen Bayancuk gibilerinin temsil ettiği anlaşılıyor. Yoksa iktidar gerçek anlamda Batman halkının değer ve görüşlerine önem verseydi herhalde Hizbullah’ın devamcısı HÜDA PAR’ın Adayı Serkan Ramanlı karşısında yüzde 65 gibi oyların ezici bir çoğunluğunu alarak belediye başkanı olarak seçilen DEM Parti’li Gülistan Sönük’ün yerine kayyım atamazdı.

Bunun da ötesinde Kürt kentlerindeki kayyım atamalarının hedefleri arasında halkın ulusal demokratik-seküler değer ve mücadelesinin tasfiye edilmesi ve yerine Hizbullah ya da selefi Bayancuk’un temsil ettiği değerlerin ve medreselerin geçirilmesi bulunuyor.

Bu noktada Bayancuk’un Akit TV yayınında Hizbullah’ı aklama girişimine de işaret etmek gerekiyor. Dönemin OHAL valileri ve Kürt halkına karşı ‘özel savaş’ı yürüten generaller bile Hizbullah’ın devlet tarafından Kürt halkına ve PKK’ye karşı kullanıldığını söylerken bir Hizbullah yöneticisinin çocuğu olan Bayuncuk, aksini iddia ediyor. Bayancuk, PKK’nin Hizbullah’a saldırdığını ve Hizbullah’ın sadece kendini koruduğunu savunuyor. Demek ki Hizbullah’ın mezar evleri, domuz bağlı işkenceleri, kadınlara satırlı saldırıları, gazeteci ve aydınları arkadan kurşunlaması hep savunma içinmiş!

Elbette görevi Bayancuk’u parlatmak olan Akit TV sunucusu, kendini “İslamcı feminist” olarak tanımlayan 5 çocuk annesi Konca Kuriş’in işkence edilerek öldürülmesinin bu savunmanın neresine düştüğünü sormuyor!

Bayancuk’un programda “Kemalizm’in Türk halkını ve PKK’nin Kürt halkını sekülerleştiği”ni söylemesi, Erdoğan iktidarının Hizbullah ve kendisi gibi selefilere Kürdistan coğrafyasında biçtiği görevlerin anlaşılması bakımından önem taşıyor.

Hizbullah ve iktidar bloku (Cumhur İttifakı) içinde yer alan yasal kolu HÜDA PAR, uzunca bir süredir ‘Alimler ve Medreseler Birliği’ gibi örgütlenmeler üzerinden “Kürt halkının laik-seküler güçlerin elinden kurtarılması” ve “ümmetçi çözüm” için örgütlenmeye çalışıyor. İktidar, 2016’dan bu yana sistematik olarak uyguladığı kayyım politikası üzerinden Kürt coğrafyasında böylesi örgütlenmelere alan açmayı hedefliyor. Yusuf Kaplan gibi iktidarın medyadaki sözcüleri de HÜDA PAR’ı “Bölgenin emniyet supabı, Müslümanların yüz akı” ilan ederek desteklerini ortaya koyuyor.

Bayancuk, IŞİD’in “İslam Emirliği” kurduğu ve Kobanê’de Kürtlere karşı saldırıya geçtiği dönemde her Müslüman’ın görevinin IŞİD’i desteklemek olduğunu söylüyordu. Dolayısıyla IŞİD’in güç ve etkisini önemli oranda yitirdiği günümüzde IŞİD’i desteklemediğini söylemesi aynı zihniyetin temsilcisi ve işlenen suçların ortağı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Bayancuk’un iktidara yakın bir televizyon kanalında demokrasi ve laikliği açık bir biçimde “düşman” ilan edip selefilik propagandası yapması, akıllara Cübbeli Ahmet olarak bilinen İsmail Ağa Cemaatinden Ahmet Mahmut Ünlü’nün “Selefi derneklerin silahlanıp iç savaşa hazırlandığı” açıklamasını getiriyor. Cübbeli Ahmet, 2020’de katıldığı bir televizyon programında IŞİD’in altyapısını oluşturan 2 bine yakın selefi derneğin kurulduğunu ve bu derneklerin silahlandığını söylemiş ve daha sonra bu derneklerin 150’sinin adını çıkarttığını açıklamıştı. Yine rastlantıya bakın ki, Cübbeli Ahmet’in silahlandığını söylediği ve adını çıkarttığı dernekler arasında Konya, Batman ve Adıyaman gibi iller öne çıkıyordu.

Bayancuk’un televizyona çıkartılıp parlatılması, iktidarın doğal destekçi olarak gördüğü bu yapılanmaların meşrulaştırılmasında yeni bir aşamayı işaret ediyor.

Bugün iktidar bloku bir yandan laikliğin olmadığı ve Erdoğan’a yeniden başkanlık yolunu açacak yeni bir anayasa için bütün koşulları zorlamaya çalışıyor. Öte yandan bölgedeki (Ortadoğu) gelişmelerle de bağlantılı olarak “terör” parantezinden çıkarmasa da Kürt sorunu konusunda bir ‘ön alma’ siyaseti uygulamaya çalışıyor.

Böylesi bir tabloda Esenyurt’tan Dersim ve Ovacık’a uzanan kayyım uygulamalarıyla demokrasiyi askıya aldığını ve milli eğitim müfredatında laikliğin sınırlı kazanımlarına ve bilime tahammülü bile olmadığını gösteren iktidar için Bayancuk gibi demokrasi ve laiklik düşmanları selefiler, ihtiyaç duyulduğunda kullanılmaya hazır bir yedek güç olarak duruyor. Dahası bu güçler Kürt halkının ulusal demokratik ve seküler değerlerine karşı saldırıda da mızrağın sivri ucu olarak öne çıkartılıyor.

Nasuh Mahruki’nin Yüksek Seçim Kurulunu eleştirdiği için cezaevine girmesi ve demokrasiyi ‘düşman’ ilan eden selefi Bayancuk’un iktidar TV’lerinde boy göstermesi bize bugünkü iktidarın çarpıcı bir fotoğrafını veriyor!

İktidar blokunun ve kader birliği yaptığı tekelci burjuva gericiliğin mafyatik çetelerden selefi örgütlenmelere uzanan gerici kuşatmasına karşı bu saldırının hedefi konumunda bulunan emekten, demokrasiden, laiklikten ve barıştan yana bütün halk güçlerinin birleşik mücadelesi dışında bir çıkış yolu da bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa