CHP ile Cumhur ve sınama yanılma…
Fotoğraf: TBMM
Bahçeli’nin “Öcalan çağrısı” ve ikinci kayyım dalgasının ardından “Püskürtmek için ne yapılmalı?” tartışması yerine hâlâ “papatya falı” açılıyor. Görüşen Cumhur liderlerinin “Aramızdan su sızmıyor” açıklamalarına rağmen gazeteci ve politikacılarıyla burjuva muhalefette hâlâ “Erdoğan bilmiyordu” ısrarı sürüyor. Adamların da zaten ısrarcıları ikna amaçları yok. Bu derbeder tartışmanın sürmesinden hoşnutlar.
Tartışma sürerken oysa üçüncü kayyım dalgası geldi. Birincisi, Van’da denenip tepkinin yüksekliği nedeniyle geri çekilirken Hakkâri’ye kayyım atanmasıydı. DEM’i hedef almıştı. Yine de tüm muhalefet tepki vermişti. İkinci dalga, ne kadar “havuç” denebilirse, hemen Bahçeli “havuç”unun peşi sıra geldi. Bu kez üç DEM belediyesiyle DEM’le “kent ittifakı” bağlantılı CHP’li Esenyurt Belediyesi hedef alındı. Tepki az olmadı. Dördüncü dalgaya ise birkaç gün önce tanık olduk. “Emek ve Özgürlük” İttifakının Dersim ve CHP’nin Dersim-Ovacık Belediyesi hedefteydi.
Dikkat edilsin, adım adım, sadece muhalif partilerin değil, halkın da tepkileri ölçülerek ilerleniyor. Ve muhalefet bölünmeye çalışılıyor.
Cumhurun AKP’si ile MHP’si arasında tartışma olmasa bile bu yönüyle bir fark var. Bahçeli fazla ideolojik davranır ve örneğin Meclisteki sayısına önem vermeden, haklarındaki iddialar nedeniyle üç vekilini hemen istifa ettirirken AKP ya da Erdoğan sayılar ve oy ya da halk desteğini önemsiyor. O hâlâ Bahçeli ve MHP gibi paldır küldür yürünmesi yanlısı değil ve süreci bu yaklaşım yönetiyor. Sonraki adımları hesap edilmemiş ya da hesabı olanaklı kılacak koşulların oluşması için ertelenmemiş bir Cumhur yürüyüşüyle karşı karşıya değiliz.
Adım atılıp az bekleniyor, gözleniyor ve devam ediliyor.
Gözlem özellikle ana muhalefet CHP’nin tepkileri üzerine. Derbeder tepkiler hoşnutluk yaratırken az çok ciddi olanları düşündürüyor. AKP ve MHP’liler içeri alınırken, hiçbir yasal dayanağı ve açıklaması olmadan CHP hedef alınarak Esenyurt Belediye Meclis üyelerinin de 11 gün belediye binasına sokulmaması ve belediyelerin kreş açamayacakları, açılmış olanlarınsa kapatılacağı içerikli MEB yazısı bu içerikliydi. Kılıç çatan teğmenler sorunu da.
İkinci gözlem odağıysa halkın tepkisi. Çünkü asıl korkulan o ve davranışlarının “çizgiyi aşma” ihtimali. Kaç kişi tepki veriyor? Muhalefetin ne kadarını da çağırıp çağırmadığı önemli olmakla birlikte protesto gösterilerine kaç kişi, hangi dozda tepkilerle katılıyor?
*
Gidişatın yönü belli. Adımlar, burjuva muhalif çevrelerde “daha otoriter yönetim”, “otoriterliğin dozajının artışı” olarak tanımlanması yaygınlaşmakta olan faşizme doğru.
Ancak Hitler ya da Mussolini’nin gelişinden farklı bir gidişatla yüz yüzeyiz. Öncesinde de vardılar ama onlar asıl, kapitalizmin büyük bunalımı (1929 krizi) koşullarından çıkıp geldiler. Krizi ve Almanya’da I. Büyük Savaş’taki yenilginin üzerine gelen aşağılanmayla İtalya’da umduğunu bulamama duygusunu iyi kullanarak küçük muhalefet partilerinden giderek büyüyüp iktidar oldular.
Bizdekilerin “şanssızlığı” zaten iktidarda oluşları. Almanya ve İtalya’da faşizmin iktidar oluşundan farklı olarak, Cumhurcular düzeni ve tekelci düzen partilerinin yaptıkları ya da yapmadıklarını suçlayarak ilerleme olanağından yoksunlar. Türkiye ve özellikle ekonomisini batağa sürükleyen kendileri. Halkı, özellikle emeğiyle geçinenleri açlıkla terbiye ve öfkeden burunlarından soluma noktasına getiren başkaları değil. Ve o başkalarını suçlayarak iktidara yürüme değil, tersine iktidarlarını koruyarak pekiştirme durumundalar.
Bu nedenle, Hitler ve Mussolini gibi, zamanın sosyal demokrasisinin yatıştırıcılığına “adam sende” deyip boş vererek ellerindeki tüm olanakları alıp tüm muhalif partileri bir çırpıda kapatamıyorlar. Halkın tepkisini ölçüyorlar. Devlet kuruculuğuyla övünen ana muhalefet belediyeler türü olanakları da ellerinden alınırken kendisinin de bir bileşeni olduğu düzeni ne kadar ve nasıl savunacak? Sokağa çıkma ve halkı sokağa çağırma yönüyle Özel CHP’si Kılıçdaroğlu’nunkinden farklı ama ne kadar farklı, ölçmeye çalışıyorlar. Mızmız edildikçe bir ileri adım daha atıyorlar.
Papatya falı yerine Cumhur ilerleyişi karşısındaki tutumun tartışılmasının önemi burada!
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57