01 Aralık 2024 04:05

Düşüşten önceki imparatorluk gururu

Donald Trump

Fotoğraf: Matt Johnson/Flickr CC BY 2.0

Paylaş

Uzun yıllardır imparatorlukların tarihi, özellikle de onların yükseliş ve düşüşleriyle ilgileniyorum. Avrupa'nın en ünlü örneği olan Roma, bir şehirden devlete ve sonunda bir imparatorluğa dönüştü.

Adamları savaşmaktan yorulduğunda, Romalı olmayanları savaş sanatlarında eğittiler ve bu paralı askerler Romalılar tarafından küçümsendiklerini fark ettiklerinde şehirlerini yağmaladılar ve ülkeden ayrılmadan önce hazinelerini çaldılar. Bu Roma'nın sonu değildi ama sonun başlangıcının işaretiydi. İmparatorluklar yükselir ve imparatorluklar düşer. Bu bir tarih dersidir.

Bir asır önce Britanya, Britanya İmparatorluğu'nun üzerinde güneşin asla batmayacağıyla övünüyordu. İki dünya savaşı ve sömürgecilik karşıtı kurtuluş mücadelelerinin ardından ülke artık bir imparatorluk değil. Son, çoğu yabancı gözlemcinin kendi kendine açtığı bir yara olarak gördüğü, Brexit olayı ekonomik gücünü kırdı. Bu bize güçlü imparatorlukların bile bir nevi intihar edebileceğini gösteriyor.

Peki ya ABD imparatorluğu? Tarih derslerinden muaf mı? Yarım asır önce, daha önce milyonlarca kişinin ölümüne neden olduğu fakir bir Asya ülkesine karşı sömürge savaşını kaybetti. Bu savaşı kazanan ülkenin adı Vietnam'dı.

Kısa süre önce, şöhret iddiası zenginliği olan ahlaksız bir adam yeni ABD  başkanı seçildi. Aynı zamanda ABD, diğer ülkelere siyasi liderlik için kimi seçmeleri gerektiğini dikte etme hakkını da talep ediyor. Ancak iş ahlak sorunlarına geldiğinde ABD'nin hiçbir şekilde diğerlerinin üstüne çıkma hakkı yok. Evet, Washington'un çok fazla gücü var ama bu onun Vietnam ya da Afganistan'da galip gelmesine yardımcı olmadı. Uzun vadede yerel güçler ABD işgalcilerine karşı kesinlikle üstündü. İmparatorluklar ölümsüz değildir. Yüzyıllarca sürebilirler ama sonuçta yükselişlerini düşüş takip eder.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa