02 Aralık 2024 04:48

İnsandan inşaata demir eksikliği

ilaç

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Bir ‘Dünya Demir Eksikliği Günü’ daha geldi geçti: 26 Kasım. Kâr alanı demirden olan ilaç sektörü dışında hatırlayan olmadı. 

İnşaat demirine insan için gerekli demirden daha fazla önem veren rant sistemi hasta ediyor bizleri. 

Hasılı inşaatından insanına demiri eksilmiş / çalınmış bir coğrafyanın çocuklarıyız. İnşaattan rant için demir çalınıyor depremde daha kolay ölüyoruz. Yediğimiz ekmekten gıdadan demir çalınıyor daha kolay hasta oluyoruz.

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) anemi prevalans çalışması sonuçlarına göre Türkiye’de her dört kişiden birisinde (yüzde 25), dünya nüfusunun ise yarısında (yüzde 48.8) kan eksikliği yani anemi mevcut. Anemilerin en önemli nedeni ise demir eksikliği. Her dört kan eksikliği olgusunun üçünde sebep demir eksikliği. 

Neden basit, sonuç vahim: Misal demir eksikliği olan çocuklarda gıda içeriği veya reçetelendirme ile çözüm üretilmediğinde bu çocukların fiziksel ve zihinsel potansiyellerinin tamamına ulaşmaları imkansızlaşır. Çocukluklarında demir eksikliği anemisi olanların, "Yetişkin olduklarında yüzde 20 daha az öğrenebildiklerine dair" bilimsel kanıtlar var. Demir eksikliğinde çocukların dil öğrenmeleri de zorlaşır eğitim almaları da. Okul başarıları elbette daha düşük olur.

Gerek lise gerek üniversite yerleştirme sınavı sonuçlarına dönüp baktığımızda milyonlarca çocuk ve gencin her yıl sıfır çektiğini görmekteyiz. Yani hiç okula gitmeseler ve o sınava girseler daha başarısız olmayacaklar. Bu oranlarda elbette demir eksikliği anemisi olan dezavantajlı kılınmış bir popülasyonun da rolü var. 

Mekanizma basit: Her bir hücremize oksijen ve enerjiyi taşıyan alyuvarlar yani kırmızı kan hücreleridir. Alyuvar yapımında temel ham  madde ise demir. Kan eksikliğinde kanın miktarı azalmaz, içindeki alyuvar sayısı azalır. Kaba bir benzetme ile benzine su katılınca bir aracın performansındaki azalmaya benzer. 

Demir eksikliğine bağlı kansızlıkta çocuklar, kadınlar ve ileri yaş grubu dezavantajlı. Kadınlar erkeklerden farklı olarak her adet döneminde kan kaybeder. Yine emzirme ve gebelik süreçlerinde çocuk ihtiyacı olan demiri anneden alır. 

Çağ ilerliyor diyoruz ama demirden cümle mikro elementlere hızla azalıyor besinlerimizin değer içeriği. Pazardan aldığınız ürünlerin her yıl boyutu daha büyüyor daha sulu ve çekici hale geliyorlar. Oysa demir dahil gerekli mineral ve vitaminlerin oranı içeriklerinde hızla azalıyor.

Misal İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yani dünya genelinde besin krizinin can aldığı o yıllardan bu yana buğday taneleri giderek daha büyüyor yeni tarım teknolojileri ile. Bu tahıl başaklarının daha büyük olması tahıla karbonhidrat pompalayarak sağlanmış oldu. Yeni nesil buğdaylar bitki başına daha fazla tahıl üretirken besin seviyeleri aynı şekilde artmadı. Artan sadece nişasta yani karbonhidrat. 

“Sonuçta tek bir buğday tanesinde besin maddeleri aynı seviyede kalırken, nişastanın iki veya üç kat arttığı” bir gerçeklik ile karşı karşıyayız. Hasılı bizim nesillerin buğday unu çok daha az demir, selenyum, çinko içermiş olmakta. Bunun adı obezite, diyabet, anemi...

Yine bazı sık tüketilen sebzelerin besin değerleri de önemli ölçüde düştü yıllar içinde. 2004'te ABD'de yapılan bir araştırma ile bahçe ürünlerindeki değerli besin maddelerinin o yıllara oranla “yüzde 38 daha düşük olduğu" tespit edildi. "Ortalama olarak, analiz edilen 43 sebzede kalsiyum içeriği yüzde 16, demir yüzde 15 ve fosfor yüzde 9 azaldı. Riboflavin ve askorbik asit vitaminleri önemli ölçüde düşmüş durumda.”

Kapitalizmin en büyük illüzyonu insanların kendilerini tok hissettikleri anda başlar. Küresel tokluk hissi eşitsizliklerin en büyük görünmez kılıcısıdır. Açlık hissi bizi beden için gerekli tüm mineral ve vitaminler dahil yaşam için vazgeçilmezlere yani yeme edimine, gıda arayışına ulaştıracak bir içgüdüdür. Karnımız doymuştur ama ne ile? Tok ama sağlıksız bir dünya yaratmayı sınadı yeni dünya düzeni. Böyle bir ahvalde sağlığın ticarileştirilmesi ile yakın geleceğin en kârlı alanı yaratılmış oldu sermaye için.

Savaş öldürür; salt top tüfek ile değil elbet. Dünyada pandemiye dönüşen obezite ve diyabetin ve bunlarla ilgili onlarca hastalığın kökeninde İkinci Dünya Savaşı ve ardılı savaşların yarattığı gıda krizlerinin rolü büyük. 

Geçen hafta Dünya Demir Eksikliği Günü idi. Demir eksikliği önlenebilir bir sağlık sorunu yani koruyucu sağlık hizmetlerinin bir parçası. Bu konuda aile hekimliklerinin, birinci basamak sağlık hizmetlerinin rolü son derece değerli. Sağlık Bakanlığının yeni aile hekimliği yönetmeliği koruyucu sağlık hizmetlerini daha da gerileteceğe benziyor. 

Toprak sağlıklı olmadan insanın sağlıklı olması, hekimlerin huzurlu olmadığı bir ortamda nitelikli bir sağlık hizmeti almak mümkün değil.

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa