02 Aralık 2024 09:50

Galatasaray yeni formasyonda boğuldu

Galatasaray oyuncusu Victor Osimhen

Fotoğraf: Abdulhamid Hoşbaş/AA

Paylaş

Galatasaray Eyüpspor’u niçin yenemedi?

Çoğu insan 2-2’lik skoru Eyüpspor’un kalecisi Berke Özer’in maçı 12 kurtarışla tamamlamasına bağlayacaktır, bir kısmı da Galatasaraylı futbolcuların bitiricilik sorunu yaşamasına.

Futbolda kaleye çekilen her şut gol olacak diye bir kural yok. Şuttur kaçar, ya da kaleci tarafından kurtarılır. Ben bunlar üzerine konuşmaktansa, doğru oyunu oynamayı, buna çalışmayı daha çok önemsiyorum. Çünkü doğru olanı oynamak sadece ve sadece çalışmakla mümkün. Ve futbolda değiştirebileceğiniz en önemli şey de bu.

Yetenek gibi doğru oyunu da çalışarak geliştirmek mümkün.

Buradan hareketle soruya dönecek olursam, diyorum ki, Galatasaray iki gol yediği için üç puanı kazanamadı. Şimdi bu görüşümü bazı argümanlar eşliğinde tartışmaya çalışacağım.

BURUK'UN CÜMLESİ

Tartışmaya bizzat Okan Buruk’un maç sonundaki basın toplantısında söylemiş olduğu bir cümleyle başlamak istiyorum. Okan Buruk o cümlede aynen şunu dedi: “Çok az pozisyon vermemize rağmen, çok az şut attırmamıza rağmen iki tane kalemizde gol gördük.”

Gerçekten tam da Okan Buruk’un dediği gibi oldu. Eyüpspor ilk yarıda Galatasaray kalesine ikisi isabetli üç şutla gole ulaştı. İkinci yarı ise ikisi de isabetli iki şut çekti ve bundan bir gol çıkardı.

Maçtan sonra kimse Eyüpspor teknik direktörü Arda Turan’a Okan Buruk’un bu cümlesini sormadı. Sorsalardı muhtemelen şunu duyacaklardı: “Çok az şutla iki gol. Biz zaten bunu gerçekleştirmek için her antrenmanda deliler gibi çalışıyoruz. Tek bir amacımız var; o da doğru oynamak. Amacımız doğru pozisyonda ve doğru anda doğru futbolcumuzu topla buluşturmak ve onun gol atmasını sağlamak. Doğru, çok az sayıda şut çekiyoruz. Ama bunların gol olma olasılığı oldukça çok yüksek.”

Şimdi olay kurgusunu maç öncesine taşıyarak Eyüpspor hakkında bazı istatistikler üzerinden küçük bir analiz yapmak istiyorum.

EYÜPSPOR'UN ÜÇ ÖZELLİĞİ

Kanımca Eyüpspor’un birçok özelliği var. Oynadıkları futbolu çok iyi özetlediği için bu özelliklerden sadece üçünü buraya alacağım.

  1. Eyüpspor ligde en az orta yapan takım. Bu demek oluyor ki Eyüpspor topu yere indiren ve pas üzerinden hücum yapan bir takım. (Eyüpspor dün Galatasaray karşısında sadece sekiz orta yaptı, bunların ikisinde başarılı oldu. Buna karşın Galatasaray, 13’ü başarılı tam 44 orta yaptı. Yani neredeyse her iki dakikada bir kez topu rakip ceza sahasına şişirdi.)
  2. Eyüpspor ligde en çok ikili mücadele kazanan takım. Bu demek oluyor ki Eyüpspor pasa dayalı bir futbol oynamasına rağmen fizik kaliteye önem verdiği için sahada ayakta kalmayı da başarıyor. (İlk 11’inin ortalama yaşı 31,2 olan Eyüpspor ilk yarıda ortalama yaşı kendisinden 2,7 yıl daha genç olan Galatasaray’dan 4,29 kilometre fazla koştu.)
  3. Eyüpspor ligde şut başına en çok isabet kaydeden takım. Bu da demek oluyor ki Eyüpsporlu futbolcular, biraz önce yukarıda verdiğim muhayyel Arda Turan demecine paralel biçimde ısrarla en uygun durumdaki arkadaşlarını arayıp onu en uygun durumda topla buluşturabiliyorlar.

Konumuzla ilgili olduğu için Eyüpspor’un bu üç özelliğinin ikisini istatistik olarak da örneklendirmek istiyorum.

İlk olarak Eyüpspor’un fizik kalitesini gösteren istatistik. Galatasaray maçı öncesinde Eyüpspor maç başına kazandığı 20,1 topla ligin zirvesinde yer alıyordu. (Bu özelliklerini Galatasaray’a attığı ilk golde net biçimde gösterdiler.)

İkinci olarak sırada isabetli şut çekmeye ilişkin istatistik var: Galatasaray maçı öncesinde Eyüpspor her maçta ortalama 10,8 şut çeken ve bunlardan 4,7’sinde isabet sağlayan takım olarak yine ligin zirvesindeydi. (Bu özelliklerini attıkları her iki golde de gösterdiler.)

BİLİNÇLİ VE DİKİNE HÜCUM

Şimdi Eyüpspor’un bahsetmiş olduğum üç özelliğini (pasa dayalı hücum, sert ikili mücadelelere uygun fizik kalite ve şut başına en çok isabet kaydetme) üst üste koyarsak önemli bir saptamanın kapısını aralamış oluyoruz: Eyüpspor bilinçli ve dikine paslarla hücum eden bir takım. Futbolcuları asla keyfi şut atmıyor. Tam tersine en uygun arkadaşlarını bulana kadar ısrarla pas yapıyorlar. Uygun oyuncuyu bulunca da topu onunla buluşturuyorlar.

İşte Galatasaray bu futbol zihniyetine ve bu futbol sistemine karşı puan kaybetti. Bunu şundan söylüyorum: Eyüpspor’un cezalı ve sakat oyuncularının bulunması ve sahaya alışık olmadığımız bir oyuncu grubuyla çıkması Arda Turan’ı farklı sisteme itmedi. Eksiklerine rağmen Galatasaray karşısında da bildikleri futbolu oynadılar. Bilindiği gibi sistemde parçalar (oyuncular) değişse de sistem çalışmaya devam eder.

GALATASARAY CEPHESİ

Galatasaray’a gelince; çok yakın bir zamana kadar Okan Buruk’un oturttuğu bir oyun şablonu ve futbolcular tarafından içselleştirilmiş görev tanımları vardı. 4-2-3-1 formasyonuna dayalı bu oyun şablonun ana unsuru ön alan baskısıydı. Ancak Victor Osimhen’in transferi sonrasında Okan Buruk çift santrforlu ve üç stoperli formasyonlara yöneldi. Bu ise hiç kuşkusuz aşırı ezber ve çalışma isteyen yeni bir futbol yapısı demekti.

Galatasaray bugüne dek sadece Tottenham maçı öncesinde takım halinde uzun süreli bir çalışma fırsatı yakaladı. Bunun da ödülünü Tottenham’ı yenerek aldılar. Ancak Galatasaray, sonraki süreçte yeterli zaman bulamadığı için bu yeni yapıda büyük sorunlar yaşamaya başladı.

Bu sorunları temelde iki kaleme ayırıyorum. İlki Mauro Icardi sonrasında ön alan presinin ahenksizlik ve belirsizlikler (bunlar çoğunlukla futbolcuların zihin dünyalarında ortaya çıkan belirsizlikler) nedeniyle sekteye uğraması. İkincisi de yeni formasyonda bazı rol ve görevlerin içselleştirilmemesi nedeniyle futbolcuların savunma vazifelerini aksatmaları. Bu sorunlar dün net biçimde ortaya çıktı.

Şimdi hem Eyüpspor’a ilişkin bahsetmiş olduğum özellikleri, hem de Galatasaray’ın yaşadığı iki temel sorunu bol görsel kullanacağım iki örnek üzerinden göstermeye çalışacağım. Bu iki örneği Eyüpspor’un attığı, ya da Galatasaray’ın yediği iki gol oluşturuyor.

İLK GOL, İLK ÖRNEK

Örneğimiz dakika 11,46’da başlıyor ve toplam 58 saniye sürüyor. Ben bu 58 saniyeyi üç sekansa bölerek anlatacağım.

İlk sekans, Eyüpspor kalecisi Berke Özer ofsayt sonrası Luccas Claro’ya pas vererek oyunu hareketlendiriyor. Bu sekansta Eyüpspor üst üste 11 pas yapıyor ve top yeniden kaleci Özer’e geliyor. Toplam 29 saniye süren bu sekansta Galatasaraylılar rakiplerine baskı yapmaya çalışıyorlar. Ancak saha içi yayılımları ve eşleşme mesafeleri oldukça kötü olduğu için sonuç elde edemiyorlar.

Bunu aşağıdaki fotoğrafta çok net biçimde görüyoruz.

Eyüpspor’un atmış olduğu golün 51 saniye öncesine bakıyoruz. Bu fotoğraf bize aslında, Galatasaray’ın niçin iyi ön alan baskısı yapamadığını çok iyi gösteriyor.

Şimdi bu fotoğrafta gördüklerimizi biraz inceleyelim. Burada Osimhen Berke Özer’in stoper Claro’ya pas vermesini önleyen bir açıda, konumu doğru. Yunus Akgün de Dorukhan Toköz’ü marke ediyor. Onun da konumu doğru. Ancak Dries Mertens tutması gereken Taşkın İlter’e uzak kalmış durumda. Ayrıca görüldüğü gibi Tayfur Bingöl de hiçbir Galatasaraylı tarafından marke edilmiyor. Dolayısıyla eşleşmelerde hatalar var, bu da ön alan baskısını yapılamaz kılıyor.

İKİNCİ SEKANS

İkinci sekans dakika 12,17’de Berke Özer’in Lucas Torreira’nın oldukça uzak kaldığı Dorukhan Toköz’e pas vermesiyle başlıyor (aşağıdaki fotoğraf).

23 saniye sonrası. Eyüpspor kalecisi Berke Özer, arkadaşı Tayfur Bingöl’e pas vermeye hazırlanıyor.

Topu alan Tayfur Bingöl takım arkadaşı Dorukhan Toköz’e, o da Gianni Bruno’ya oynuyor. Bruno geriye doğru oynuyor ancak bu topu Rolland Sallai kazanıyor. Ne var ki Eyüpspor’un sağ beki Léo Dubois arkadan yaptığı şarjla topu kazanıyor. Çizgideki Bruno’yla oynadıktan sonra tam pas vermek üzereyken Sallai topa ayağını sokuyor. Bu top orta daireye doğru yönelirken ikinci sekansı tamamlıyoruz. Tam bu anda görünüm aşağıdaki gibi.

18 saniye sonrası. Galatasaray’daki yanlış eşleşmeler nedeniyle boşta kalan Eyüpsporlu oyunculara bakıyoruz.

Bu sekansta gördüklerim şöyle:

  • Eyüpsporlu Bruno’yu Galatasaray’da hangi stoperin alacağı belli değil. Abdülkerim Bardakcı geç biçimde Bruno’ya doğru hamle yapınca Davinson Sànchez sağ çizgideki Halil Akbunar’a doğru yöneliyor.
  • Daha sonra Gabriel Sara ile Bardakcı adam adama oynamayı bırakıp topa doğru hareket ediyorlar. Böylece eşleşmeler iyice karışıyor ve Galatasaray’daki savunma disiplini tamamen kayboluyor.
  • Torreira da tuttuğu Bingöl’le teması kaybetmişe benziyor. Barış Alper Yılmaz ise kimseyi tutmuyor, kenarda oyunu izliyor.
  • Galatasaray’da işini doğru biçimde yaparak adamıyla bire bir eşleşen sadece iki oyuncu var: Merkezdeki Metehan Baltacı, Eyüpspor santrforu Mame Thiam’ı kontrol ediyor. Solda ise Sànchez Halil Akbunar’ı.
  • Bu hatalar nedeniyle Eyüpspor yarı sahasında 6 Galatasaraylı 3 Eyüpsporluyla baş başa kalıyor, toptan da uzaklar. Dolayısıyla bu bölgede Galatasaray adına eleman israfı olduğu söylenebilir.
  • Eyüpspor’da ise Tayfur Bingöl ile golü atacak olan Emre Akbaba boş durumdalar.

ÜÇÜNCÜ SEKANS

Torreira’nın orta daireye yönelen topa dokunamamasından sonra 4’e 2 Eyüpspor hücumu başlıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Bir saniye sonrası. 4’e 2 gelişen Eyüpspor hücumuna bakıyoruz.

Eyüpspor santrforu Mame Thiam, Metehan Baltacı’dan önce davranarak topu sağ çizgideki Akbunar’a vermeyi başarıyor. An itibariyle görünüm aşağıdaki gibi.

İki saniye sonrası. Eyüpspor hücumu giderek tehlikeli hale geliyor.

Bardakcı sağ kanattan topla hızlanan Halil Akbunar’ı yakalamaya çalışıyor. Ancak bu çok mümkün değil. Eyüpspor hücumu dört saniye sonra Galatasaray ceza sahasına ulaşıyor.

Golün üç saniye öncesine bakıyoruz. Halil çizgiye doğru koşusunu sürdürecek, sonra da topu kaleye kesecek.

Sànchez Akbunar’ın merkeze doğru oynayacağını hesap ederek o açıyı kapatma gayretinde. Eyüpspor’da ise marke edilmeyen Emre Akbaba en uygun yere koşma telaşında. Barış Alper Yılmaz onun peşinde, ama Fernando Muslera’nın gelecek topu keseceğini düşünerek koşusunu kesiyor. En ölümcül hata da bu oluyor. Akbunar çizgiye inerek Muslera’nın beklediği değil, beklemediği yerden, solundan topu kaleye paralel gönderiyor. Akbaba bir anlamda topla kaleye giriyor (aşağıdaki fotoğraf).

Golün bir saniye öncesine bakıyoruz. Halil topu içeri kesmiş, Emre Akbaba ise topla kaleye girmek üzere.

İLK GOL BİZE NE SÖYLÜYOR?

İlk gol bize iki şey söylüyor. İlki Eyüpsporlu oyuncuların sürekli olarak belirli bir plan ve sistem içinde boş alanlara koşarak kolayca paslaşabildiklerini. 58 saniye süren bu üç sekansta Galatasaraylı oyuncular Sallai sayesinde topa sadece iki kere dokunabilirken aynı süre içinde Eyüpsporlu oyuncular toplam 18 pas yapmayı başardılar. (Ortalama her 3,2 saniyede bir pas.) Halil Akbunar’ın yaptığı dribling de cabası.

İkinci olarak da Galatasaraylı oyuncuların bu süre içinde ya sürekli eşleşme sorunu yaşadıklarını, ya da eşleştikleri rakiplerine mesafe olarak uzak kaldıklarını. Ben bunun biraz da yeni formasyon nedeniyle gerçekleştiği düşüncesindeyim.

Buradan geçiyorum ikinci Eyüpspor golüne.

İKİNCİ ÖRNEK

Dakika 70,12. Eyüpspor kaleci Berke Özer’in topu eliyle Dorukhan Toköz’e göndermesiyle hücuma geçiyor. Tam o an görünüm aşağıdaki gibi.

Eyüpspor’un attığı ikinci golün 27 saniye öncesine bakıyoruz. Top Dorukhan Toköz’ün ayağında.

Toköz takım arkadaşı Samu Sáiz’e veriyor topu, o da sol çizgideki Caner Erkin’e. Onunla birlikte hücum Galatasaray yarı sahasına taşınıyor. Erkin topu üçüncü bölgeye kadar sürüyor. Onun karşısına Yunus Akgün çıkıyor. Bunun üzerine Caner Erkin topu Prince Ampem’e veriyor. Top Sáiz üzerinden Taşkın İlter’e geliyor.

İlter topu aldığı an saha içi görünüm aşağıdaki gibiydi.

19 saniye sonrası. Top Taşkın’da. Galatasaray’ın defans hattında Yunus’la Metehan arasındaki mesafe çok artmış durumda. Oluşan bu boş koridora Eyüpsporlu Ampem hareketlenmek üzere. Onu kimse takip etmeyecek.

İKİ ÖLÜMCÜL HATA

Galatasaray dokuz kişiyle topun arkasında. Ancak burada iki sorun var. İlki konumlanma (spacing) sorunu.

Şöyle; Galatasaray üçlü savunma oynuyor. Bu da rakip hücumunda en geride üç stoperle iki kanat bekinin beşli bir hat oluşturması anlamına geliyor. Burada beşli bir hat var gibi, ama farklı isimlerle. Savunmanın en sağında Yunus Akgün görünüyor. Orada bulunması gereken Barış Alper Yılmaz ise ortadaki üçlü blokta yer almış.

Burada basketboldaki gibi rakip değiştirme (swiching) söz konusu olabilir. Ancak Eyüpspor hücumu biraz ilerleyince bunun bir yer değiştirme olmadığı ortaya çıkıyor.

Galatasaray’ın yaşadığı ikinci sorun beşli hattın en başındaki Yunus Akgün’le sağ stoper Metehan Baltacı arasındaki mesafenin çok açılmış olması. Hücum gelişince anlıyoruz ki Yunus Akgün burada bir kanat beki olarak değil, Eyüpspor’un sol beki Caner Erkin’i marke etmek için bulunuyor. Yani görevini kitabi olarak algılamış, ama pozisyonu süzemiyor. Dolayısıyla Metehan Baltacı’yla kendi arasındaki koridorun bir sorun oluşturduğunun farkında değil, onunla ilgilenmiyor.

Sistem gereği hep doğru pozisyonu oynamayı alışkanlık edinen Eyüpspor da hemen bu hatanın faturasını çıkarmaya hazırlanıyor. O boş koridora Prince Ampem sızıyor.

Ampem sızmayı yaptığı an, ona ne Barış Alper Yılmaz, ne de Yunus Akgün yetişecek mesafede. Metehan Baltacı da bir şey yapamaz durumda, çünkü o da ileriye gelen Emre Akbaba’yı kontrol etmeye çalışıyor.

Barış Alper Yılmaz en sonunda tehlikeyi anlayıp Ampem’i marke etmesi için takım arkadaşına işaret ediyor, ancak hemen kavrıyor ki hiçbir takım arkadaşı Ampem’i yakalayabilecek mesafede değil. İş başa düşünce hareketleniyor, ama artık geç (aşağıdaki fotoğraf).

6 saniye sonrası. Taşkın boş koridora hareketlenen Ampem’in önüne güzel bir pas indiriyor.

Topla hareketlenen Ampem Taşkın’ın pasını asiste dönüştürünce skor 2-2’ye geliyor.

Bir saniye sonrası. Ampem Taşkın’ın pasını asiste dönüştürmek üzere. Barış yine geç kalmış durumda.

Metehan ve Muslera’nın çabası ise hiçbir şeye yaramayacak.

Bu elbette Eyüpspor’un attığı bir gol. Ama bir anlamda Galatasaray’ın da yediği bir gol. Burada 343 formasyonunun futbolculardan beklediği rakip hücumlarında beşli savunma hattı oluşturma prensibinin Yunus Akgün ve Barış Alper Yılmaz nezdinde çöktüğüne şahit oluyoruz. Her ikisi de muhtemelen doğru hareketi yaptığı düşüncesinde. Akgün’e sorsak o Caner Erkin’i marke etmek için orada bulunduğunu söyleyecektir. Yılmaz’a sorsak ise Yunus Akgün’ün beşli hattın sağına geldiği için kendisinin ortadaki üçlü blokta yer aldığı yanıtını verecektir.

SONUÇ

En başa dönecek olursam. Futbolda elbette hata var. Ancak Eyüpspor’un attığı her iki golde de Galatasaraylı oyuncularının bireysel hatalar değil, sistem hataları yaptıkları düşüncesindeyim. Ancak burada Galatasaray’ın yaptığı savunma hatalarını futbolu anlayarak oynayan Eyüpspor’un anında cezalandırmasından da söz etmemiz gerekiyor.

Zaten bundan dolayı, “Galatasaray çok kaçırdığı için değil, iki gol yediği için berabere kaldı” görüşündeyim. Çünkü Galatasaray savunmada bu ölümcül hataları yapmasa bir sistem takımı olmasına rağmen Eyüpspor’un elinden fazla bir şey gelmeyebilirdi.

Dolayısıyla Galatasaray’ın önünde iki yol var. Ya yeniden bütün futbolcuların ezbere bildiği 4-2-3-1’e dönerek bireysel ve zihinsel hataları azaltacak. Ya da ekstra çalışma fırsatı çok bulamayacağı için üçlü formasyona hatalarla devam edecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa