Savaşa ve yoksulluğa karşı ittifak

Suriye’de beklenen gerçekleşti. Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) Halep’e, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Tel Rıfat’a saldırdı. Savaşı başlatanlar için bu günler en uygun günlerdi. Rusya Ukrayna’da ABD’nin rakiplerinin kullanmasına izin verdiği yeni füzeler ve yeni ambargo kararları nedeniyle zor durumdaydı. Suriye’ye fazla müdahale edemezdi. İran, İsrail ile savaşında yara almıştı ve toparlanmaya ihtiyacı vardı. İsrail de bir süre toparlanma ihtiyacı içindeydi. ABD’de Trump başkan seçilmişti, Biden topal ördek durumundaydı, Suriye’ye müdahale edemezdi. Esad da muhtemelen bu durumu bekliyordu ve saldırılar başlamadan kısa süre önce Rusya’ya yardım istemeye gitti. Yardım bekliyor. İran dışişleri bakanı da Suriye’ye geldi. Direniş çemberi dedikleri politikalarını güncellemeye çalışıyorlar.

Cumhur İttifakı, HTŞ ve ÖSO’nun Kürt yerleşim yerleri ve YPG’nin kontrolündeki yerleri ele geçirmesinden hoşnut.

HTŞ ve ÖSO’ya bunca savaş araç ve gereci nereden geldi? Kimler verdi?

Türkiye savaşan taraflara destek vermediğini söylüyor ama aynı günlerde Tel Rıfat’ta bir PKK yöneticisinin MİT tarafından öldürüldüğü açıklanıyor.

Bu durum ne kadar sürer? Kimsenin müdahalesi olmadan HTŞ ve ÖSO yayılmaya devam eder mi? Elbette HTŞ ve ÖSO günlerce ellerini kollarını sallaya sallaya yeni yerler fethedemez. Suriye’de silahlı güçler olan taraflar kısa sürede pozisyonlarını belli eder. Ama çatışmalar kısa sürede sonuçlanmaz. Kentler, köyler, sokaklar taraflar arasında bir gün alınıp bir gün verilir. Silahsız insanlar canlarını kurtarmak için evlerini terk ederler, komşu ülkelerin sınırlarına yığılır.  

Türkiye on yıl sonra yeniden alevlenen yangından etkilenmez mi? Elbette etkilenecek. On yıldır nasıl etkilendiyse öyle. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi harcanan milyarlar ve yeni göçmenlerle en azından.

Cumhur İttifakı böyle bir gelişmeyi beklemiyor muydu? Beklemek bir yana, biliyordu ve Bahçeli’nin el sıkması ile aslında start verilmişti. Muarızlara söylenen şuydu ya teslim olun ve istediklerimizi kabul edin ya da yapacaklarımızı görün…

On yıl öncesini sanki yeniden yaşıyoruz.

Aynı şeyleri deneyip farklı bir sonuç elde etmeyi düşünmek bizim milli davranış biçimimiz olabilir.

Daha önce yazdığımız gibi sert bir kış yaşayacağız. Bir taraftan savaş ve savaşın sonuçları diğer taraftan sürekli artan yoksulluk…

Emek ve demokrasi ittifakları sadece seçim zamanlarında mı olacak? Savaşa, yoksulluğa, sömürüye karşı birleşmek ve birlikte, örgütlü bir mücadele yürütmek mümkün değil mi?     

Yirmi seneden fazla bir süredir savaşa karşı bir ittifak oluşturamıyoruz. Açlık, yoksulluk ve işsizliğe karşı da…

Artık bunu başarmamız lazım. Yoksa işimiz zor.

Evrensel'i Takip Et