Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
5 Aralık 2024

Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor

Fotoğraf: Kasım Rammah/AA

‘60’ların, ‘70’lerin diplomasisinde, medya ve siyasette yaygın şekilde kullanılan “Ortadoğu’da Mısır’sız savaş, Suriye’siz barış olmaz” söylemi, yarım yüzyılı aşan zamana karşın geçerliğini koruyor.

Nitekim 2011’de başlatılan Suriye iç savaşından beri sadece Suriye değil bölge ülkeleri de, genel olarak barış ve huzur isteyen halklar da huzur bulmuş değil.

Bir hafta içinde;

  • BM ve dünyanın pek çok ülkesi tarafından terörist olarak görülen Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) adındaki el Kaide kalıntısı radikal İslamcı cihadist güçlerin 4-5 gün içinde ülkenin ikinci büyük kenti Halep’i ele geçirdikten sonra güneye yönelip Hama kapılarına dayanması,
  • Eski adı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), yeni adı Suriye Milli Ordusu (SMO) olan, Türkiye tarafından eğitilip donatılan radikal İslamcı grupların PYD ve YPG’nin ağırlıkta olduğu çatı örgütü olan Suriye Demokratik Güçlerinin kontrolündeki Tel Rifat’a saldırıp bölgeyi ele geçirmesi “Suriye savaşı yeniden mi?​” endişelerini gündeme getirdi.

Bir haftadan beri televizyonlar ve gazetelerde, tabii sosyal medya mecralarında da emekli askerler, diplomatlar, siyasi parti ve çevrelerin temsilcileri bu yeni gelişmeleri tartışıyor. Ki, önümüzdeki dönemde bu tartışmalarını süreceği de anlaşılıyor.

İSRAİL VE BATILI EMPERYALİSTLERİN DÜZLEDİĞİ SAHADA HTŞ-SMO OPERASYONU

Son bir haftalık gelişmeler dikkate alındığında şu saptamaları yapabiliriz:

  • HTŞ ve SMO’nun saldırıları; ABD ve İngiltere ile AB’nin yakın desteği olan İsrail’in 26 aydır Hamas ve Hizbullah üstünden Gazze, Lübnan, kısmen de Suriye’ye ve İran’a yönelik saldırıların bölgedeki güç dengelerini bozan sonuçlarının devamı olarak ortaya çıktı.
  • - Suriye iç savaşında aktif rol alan ve Esad’ın zaferinde birinci dereceden etkili olan İran’ın, İsrail saldırılarının bölgedeki dayanakları olan Hizbullah ve Hamas’ın büyük itibar ve güç kaybına uğraması, Rusya’nın Ukrayna batağından çıkamamış olması, Suriye’yi bölgede paylaşım mücadelesinin hesaplaşma alanı olarak gören ABD ve Rusya ile bölge gericiliklerini de yeniden harekete geçirmiştir.
  • ABD ve Batılı emperyalistler, İran, Türkiye, Rusya bu gelişmelerde kendilerinin hiçbir rolünün olmadığını söylemektedir. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ABD’nin tutumunu “ABD, Suriye’de cihatçı grupların Esad Hükümetini sıkıştırmasından yakınmayacak” diyerek açıkladı. ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa ile de ortak bir açıklama yaparak Esad yönetimine muhaliflerle görüşerek “siyasi çözüm” için adım atması çağrısı da yaptı.
  • Rusya ve İran, Esad yönetimine destek vereceklerini açıkça ilan ettiler. İran’ın Suriye’ye yeni milis güçleri göndereceği söylense de bu haberler en azından şimdilik doğrulanmadı. Irak’ın da sınırlarını kapatarak olup bitenle bir ilişkisinin olmadığını göstermeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Ki, Irak’ın bu tutumu Türkiye’nin tavsiyesi doğrultusunda aldığı da öne sürülmektedir.

Kısacası Suriye’de güç mücadelesi içindeki herkesin son gelişmelerde şöyle ya da böyle rolü var ama kimse SMO-HTŞ operasyonu içinde şöyle bir rolüm var demiyor.

TÜRKİYE SURİYE’DEKİ GELİŞMELERİN NERESİNDE?

Resmiyette kendisinin, hatta hiç bir dış müdahale olmadan HTŞ ve SMO’nun harekete geçtiğini öne sürse de gelişmeler karşısında en açık tutum alan ülke Türkiye oldu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran dışişleri bakanı ile yaptığı basın toplantısında bunu açıkça ifade etti. Saldırıların arkasında şu ülke var bu ülke var diyenleri de “Gerçeklerin üstünü örtme gayretinde olmakla” suçladı. Bakan Fidan, HTŞ ve SMO’nun İdlib’den çıkarak harekete geçmesinin nedeninin Esad’ın muhalifleri muhatap alarak sorunun siyasi çözümü için adım atmaması olduğunu iddia etti.

Ama yandaş medya ve sosyal medyada iktidar yanlısı gruplar mehter marşıyla fetih ve zafer naraları atıyor. Örneğin salı günü; Hürriyet “PKK adacığı 3 saatte bitti!”, Akşam, “Mehter Marşı’yla Tel Rifat’ta!”, Yeni Akit, “Topraklarımızı geri aldık” manşetleriyle çıktı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli “fetih yüzüğü” takarak çıktığı MHP grubunu kürsüsünden “Esad yönetimi aklını başına almalıdır… Şimdi Tel Rıfat haşeratlarından, çıyanlarından, insan suretinde dolaşan alçaklardan köşe bucak temizlenmiş, ümit ediyorum ki sırayı Menbic almıştır” diyerek cihatist grupların yeni saldırılarına yön tayin etti. Bahçeli bununla da yetinmedi, Suriye ile ilgili değerlendirmesini “DEM Parti’nin nerede duracağını henüz kestirememesi, terörle arasına mesafe koymaktan sürekli imtina etmesi yanlıştır… DEM ya Türkiye partisi olacak ya da tükenmekten ve derdest edilmekten başka seçeneği kalmayacaktır” diye sürdürerek DEM Parti’yi de yeniden tehdit etti.

Bahçeli’nin konuşması, son haftalarda yürütülen “DEM Parti ve Kürtlere uzattığı el” ve “İsrail’in gözü bizim topraklarımızda” propagandasıyla birlikte ele alındığında aslında SMO ve HTŞ’nin harekete geçirilmesinden söz edildiğini, İsrail’le ilgili iddiaların bu operasyonu perdeleme amaçlı olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz.

Sadece yandaş medya ve sosyal medya trolleri değil Arap medyasında, Avrupa medyasında ve İran medyasında “Suriye’de SMO ve HTŞ’nin giriştiği saldırılar kimin işine yarıyor” sorusu etrafında yapılan yorumlarda da soruya Türkiye yanıtı veriliyor.

Çeşitli ülkelerin medyasında Suriye’de başlatılan operasyonda İsrail, ABD ve Batılı emperyalistlerin, hatta Rusya’nın “Esad’ı hizaya getirmek” için SMO ve HTŞ’nin giriştiği saldırılara çanak tutmuş olabileceğine dair iddialar da var. Ama bunları önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz.

İKTİDARIN SMO-HTŞ OPERASYONU ARKASINDA ‘İÇ CEPHEYİ GÜÇLENDİRME’Sİ OLANAKLI DEĞİL!

Artık şu açık ki tek adam yönetimi, uzun zamandan beri sözünü ettiği ama ABD ve Rusya’dan izin çıkmadığı için gerçekleştiremediği Türkiye-Suriye sınırı boyunca yapmayı planladığı “tampon bölge”yi, SMO ve HTŞ’yi de kullanarak oluşturmak isteyecektir. Bunun için de hem HTŞ ile ilişkilerini açıkça ilerleterek SMO’yu Tel Rıfat’tan Mümbic’e yönlendirip Fırat’ın batısında bir köprübaşı kurarak, sonraki adımları için yeni bir üs oluşturmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.

Ancak Suriye’ye yönelik böyle bir operasyon SMO ve HTŞ üstünden yapılsa bile buna Türkiye’deki “iç cephe” bakımından yedeklenme artık eskisi gibi olmayacaktır.

Özellikle CHP’nin son yıllarda Suriye’ye yönelik operasyonlara karşı aldığı tutum, iktidarın “iç cephe” politikasını çok zorlayacaktır.

Nitekim Özgür Özel salı günü CHP Meclis Grubnda yaptığı konuşmada “Bu macerada feda edilecek 1 tane bile Mehmet'imiz yoktur. Esad'a çağrımızdır, Suriye ve Türkiye haklarının kardeşliği için yeni bir sayfa açılmalı, diyalog başlatılmalıdır. Erdoğan'ı da uyarıyorum, çökmüş Suriye politikanızın üzerinde yıkıntılarla yeni bir siyaset kurmaya çalışmayın. 10 Ekim Katliamı’nı hatırlayın. Bu maceradan vazgeçin” diyerek iktidarın Suriye’de yaptığı ve yapacağı hesaplara hayır diyeceğini ilan etti.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da DEM Parti Grubunda; “Bu durumu 2011'den beri izliyoruz. Ülkeyi daha beter bir felakete sürükleyeceksiniz. ‘Kürtlerin kazanımlarını nasıl yok ederim?​’ fırsatçılığına girmeyin. Sınırın öte tarafındaki Kürtlere saldırarak Türkiye’de iç barışı sağlamak mümkün değildir” diyerek iktidarın oyunlarına gelmeyeceklerini açıkça ilan etti.

Gazetemize konuşan Emek Partisi, Sol Parti ve DEM Parti sözcüleri de Suriye yönetimi karşısında taraf olan iktidarı sınır ötesindeki yayılmacı politikadan vazgeçmeye çağırarak, iktidarın Suriye politikasına karşı açıkça tutum aldı.

Kısacası Türkiye’nin demokrasi güçleri, iktidarın Suriye politikasına ve “İç cepheyi güçlendirme” hamlesine karşı bölgede halkların kardeşleşmesi temelinde bir barış için mücadeleye devam edeceğini açıkça ilan ediyor.

Evrensel'i Takip Et