06 Aralık 2024 06:10

Aile hekimliği yönetmeliğinin yakın sonucu güvencesizlik, şiddet ve çeteleşmedir

basın açıklaması yapan sağlık emekçileri

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Çalışma biçimlerini yeniden düzenleyen yönetmeliği protesto eden aile hekimleri ikinci grevlerini yaptılar.

Türk Tabipleri Birliği, 2003’te yürürlüğe sokulan ve kısaca sağlıkta dönüşüm olarak anılan programın, halka ve sağlık emekçilerine ne getirdiğini o dönem yayımladığı broşürle öngörmüştü. Broşürde “Aile hekimliği henüz kapitalist düzenle bütünleşip sağlıktan kâr elde etmeye dayalı bir yapı haline gelemediği dönemlerde elinde çantasıyla müşterilerini dolaşan çağ dışı bir doktor modeliydi” deniyordu.

Gerçekten de aile hekimleri sağlığa devlet bütçesinden ayrılan payın azaltıldığı, sağlık hizmetindeki özelleştirmelerin hız kazandığı bir süreç içinde bina kirasını, personel maaşını temizlik giderlerini kendileri ödeyen ve devlet disiplini ve özelleştirme baskısı altında ayakta kalmaya çalışan geçiş dönemi aktörleri oldular.

Geçiş döneminin bittiği ve doktorların eski zamanlardaki gibi çantalı hekimlere dönüştürüleceği Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği başlıklı metinle ilan edilmiş oluyor. Yükleri daha da ağırlaştırılan hekimler ve aile hekimliği sağlık emekçileri ya bu deveyi güdersiniz ya da gidersiniz noktasına getirildiler.

Yönetmelikle ilgili birçok tabip odası açıklama yaptı. Antalya Tabip Odasının açıklaması yönetmelikteki dayatmaları şöyle formüle etti: “Muayene hedefi 75+ olacak, düşük olursa para keserim, sağlık kuruluşları dahil kişinin muayene sayısı 7’den çok olursa yine para keserim; antibiyotik, mide koruyucusu, anti enflamatuar yazmayacaksın yine para keserim, hastayı memnun edemezsen yine para keserim, memnun edecek şeyler yaparsan yine keserim, nüfusunu düşüremiyorum ama hedefini büyük koydum, başaramayacağın için her halükarda kesiyorum. Her türlü hastaneye gitmek serbest, hastanelere de çok hasta baktıkları için çok döner ödüyorum, 10 güne bir randevu verecekler ama ben senden kesiyorum.”

Aile hekimlerine performans kriterleri dayatan ve bölgedeki diğer aile hekimleriyle rekabete zorlayan, doktorun hastasına ne yazacağına, hangi yoğunlukta yazacağına karar veren iktidar hekimler için mesleği yapılamaz hale getiriyor.

Hasta memnuniyeti, hastanın doktora geliş gidiş sıklığı, aile hekimliğine gitmeyen lohusaların ve kronik hastaların aile hekimleri dışındaki tercihleri vb. her şeyin sorumlusu haline getirilen aile hekimleri sırf bu mesleği yaptıkları için cezalandırılıyor.

Sağlıkta dönüşüm “Artık doktor dövebiliyoruz” diye böbürlenen şiddete eğilimli yurttaş imal etmişti. Bu yönetmelik şimdi şiddetin ta kendisi olarak şekillendi. Bu yüzden aile hekimleri arasında eziyet ve zulüm yönetmeliği olarak adlandırılıyor.

Şunu yapmazsan şundan mahrum kalırsın, şöyle yaparsan böyle kazanırsın gibi dayatmalarla hekimlerin hareket alanını belirsizleştiren devlet disiplini, aile hekimliğinde çeteleşmeye zemin hazırlamaya aday görünüyor. Kendi kapasitesiyle ve diğer hekimlerle rekabete zorlanan ve aile hekimliği kurumunun menteşesi sökülmüş kapılarını piyasaya tamamen açan yönetmelik, doktora kazanç çıtası koyuyor çünkü. Ama ne çıta, yüksekliği ancak pazar hareketliliği tarafından belirlenen bir çıta.

Sağlıkta dönüşüm ve özelleştirme programının en acımasız sonucu, ‘yenidoğan çetesi’ oldu. Ancak bu çeteleşmenin üç beş gözü açığın ve açın münferit örgütlenmesi olmadığı da ortada. Kâr ve rant için insan hayatının bizzat hayat verenler tarafından, üstelik devlet ve bürokrasi içindeki bağlantılarının gölgesinde hiçe sayıldığı sistem baştan koktu. Hekimliği yozlaştıran, bu yozlaşmaya direnenlerin terbiyesini de hasta yakınlarıyla hastalara bırakarak şiddeti dizginlerinden salıveren dönüşüm programı, şimdi de aile hekimlerini birlikte batmak için aynı bataklığa çekiyor.

Oysa aile hekimliği birinci basamak sağlık hizmetlerini alabilmek için en yakın, bedava, en kolay ulaşılabilen tanı ve tedavi merkezleri olmalı ve bütçesi bakanlıkça karşılanmalıdır. Ne yazık ki halk sağlığına ayrılan bütçe yıllar içinde giderek azaldı. Katkı payı uygulamasıyla hastalar, ‘işletmenin yükü’ ise üstlerine yüklenerek hekimler özelleştirmeye hazırlandı.

Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Derya Mengücük şunu söylüyor: “Yönetmelik diyor ki her sözleşme yenileneceği zaman bakanlıkça belirlenen kriter, hedefler ve aile hekimlerinin, ebe ve hemşirenin bu hedeflere ulaşıp ulaşmama durumuna göre sözleşme yenilenecek. Bu bölgesel olarak da değişebilecek diyor. Burada biz bu hedef ve kriterleri başından bilmiyoruz, sözleşme dönemi geldiğinde öğreneceğiz. Dolayısıyla çalışırken hangi hedefleri tutturmamız gerektiğini hangi başarıyı sağlamamız gerektiğini bilmeden bir sözleşme imzalamamız bekleniyor.”

Halk sağlığını değil; ay sonunda ne kadar ücret veya maaş alacağını, sözleşmesinin bir sonraki yıl yenilenip yenilenmeyeceğini bilemeyen güvencesiz sağlık emekçisi profiline siyasi yatırım yapan bir yönetmeliğin kaçınılmaz sonucu şiddettir, çeteleşmedir, kâr odaklı piyasalaşma bağlamında ücret sisteminin feshi ve yolsuzluktur… Doğal olarak.

Bu yönetmelik geri çekilmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa