Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek
Fotoğraf: Abdülkerim Muhammed/AA
Şam’ın düşeceğinin belli olduğu saatlerde, gelişmelerin önünü ve arkasını anlayabilmek bakımından iki açıklama dikkat çekiciydi.
İlki ABD'nin 47. başkanı seçilen Donald Trump’a ait.
Trump, Social Truth sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, rejim karşıtı silahlı grupların Beşar Esad'iı indirmek için büyük bir hamle yapmaya hazırlandığını belirterek, "Rusya, Ukrayna'da çok meşgul ve 600 binden fazla asker kaybettiği için yıllardır korudukları Suriye'deki bu ilerlemeyi durduramıyor. (…) Her türlü, Suriye darmadağın ve bizim dostumuz değil. ABD'nin hiç bulaşmaması gerekir. Suriye bizim sorunumuz değil. Akışına bırakın ve dahil olmayın" dedi.
Diğer dikkat çekici açıklama, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine sosyal medya hesabı X’ten yaptığı paylaşımdı: "Suriye’de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçeklik vardır. Ve Suriye tüm etnik, mezhebî ve dinî unsurlarıyla Suriyelilerindir.
Kendi ülkesinin geleceğine karar verecek olan da Suriye halkıdır.
Bölücü terör örgütünün selden kütük kapma hevesiyle hareket ettiğinin farkındayız.
Türkiye olarak millî güvenliğimizi ve çıkarlarımızı tehlikeye atacak hiçbir hamleye izin vermeyeceğimizin bilinmesini isterim.
Sorumluluk sahibi tüm aktörlerin, uluslararası tüm kuruluşların Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına destek vermesi, tüm bölgemiz için en hayırlı yol olacaktır.
Suriye toprakları savaşa doymuştur, kana ve gözyaşına doymuştur.
Suriyeli kardeşlerimiz özgürlüğü, güvenliği, kendi vatanlarında gönül huzuruyla yaşamayı ziyadesiyle hak etmektedir.
Türkiye’nin yegâne amacı da tüm kesimleriyle Suriye halkının refahı ve esenliğidir.
(…) Türkiye, dün olduğu gibi bugün de tarihin doğru tarafında yer almaktadır.
Huzurun hâkim olduğu, barışın hâkim olduğu; Arap, Türkmen, Kürt, Alevi, Sünni, Nusayri, Hristiyan ayırt etmeksizin hiç kimsenin dışlanmadığı, kimsenin hak ve özgürlüklerinin çiğnenmediği, zulme uğramadığı, farklı kimliklerin yan yana sulh içinde yaşadığı bir Suriye görmek istiyoruz.
İnşallah çok yakın gelecekte böyle bir Suriye’yi göreceğimizi ümit ve temenni ediyoruz.”
TÜRKİYE ÖNDE, ABD ARKADA
Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) öncülüğündeki cihatçı gruplar, Suriye ordusuna karşı 27 Kasım'da başlattıkları saldırılarda Şam'ı da ele geçirdiği saatlerde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Sean Savett’in, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Biden ve ekibinin, Suriye'deki "olağanüstü" gelişmeleri yakından takip ettiğini kaydettiğini ekleyelim. Savett, Biden'ın, bölgesel ortaklarla yakın irtibatının sürdüğünü de ifade etti.
Bu açıklamaların toplamı bize, Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) öncülüğündeki cihatçı grupların Şam’ın düşmesine kadar uzanan saldırı ve yayılma süreçlerindeki bölgesel etkin aktörün Türkiye, yeni süreci destekleyerek takip eden ve çıkan tabloya göre pozisyon almaya hazırlanan aktörün ise ABD olduğunu söylüyor.
Bu süreçten sonra Suriye’de Kürtlerin kontrolündeki bölgede durumun ne olacağı da merak edilen diğer bir önemli bir başlık. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi ise sosyal medya platformu X hesabından, yaptığı açıklamada, "Şam'daki otoriter rejimin çöküşüne tanık olduğumuz Suriye'de tarihi anları yaşıyoruz" dedi ve "Bu değişiklik, tüm Suriyelilerin haklarını garanti altına alan, demokrasi ve adalete dayalı yeni bir Suriye'nin inşası için bir fırsattır" ifadelerini kullandı.
Bu konudaki gelişmelerin şekillenmesinde Ankara ve Washington hattının etkili olacağını tahmin etmek zor değil. İran, son dönemin yıpranan gücü olarak daha çok Rusya’nın alacağı pozisyona paralel hareket etmeyi benimsemiş görünüyor. Rusya’nın ise, Suriye’deki kendi üsleri ve çıkarları bakımından ABD ile nasıl bir noktada karar kılacağını zamanla göreceğiz. Zira Suriye, Rusya’nın Akdeniz’deki çıkarları açısından çok kritik bir ülke.
Önümüzdeki süreçte bu konudaki tabloyu daha net göreceğiz.
10 EKİM VE SURUÇ KATLİAMLARINI GERÇEKLEŞTİRENLERİN AKRABALARI
Şu an itibarıyla en net olan Türkiye’nin sınırında, geleceğine kaosun damga vuracağı yeni bir Afganistan’ın ortaya çıktığıdır. Suriye’de rejimi deviren güçler, Türkiye’de Suruç ve 10 Ekim Katliamları gibi cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamlarını gerçekleştirmiş olan IŞİD’e akraba güçlerdir.
108 yıl önce Birleşik Krallık ile Fransa arasında, Ortadoğu haritasını şekillendirmek üzere imzalanan Sykes-Picot Anlaşması’yla belirlenen statükonun çözülmeye başlamasıyla birlikte ortaya çıkan yeni tabloya dair bir sonuç bu. Erdoğan ve Bahçeli’nin aylar öncesinden bölgedeki değişime dair verdiği mesajlar bu yeni tabloda Türkiye’nin rolüne de işaret ediyordu.
Emperyalist müdahalelerle başlayan ve gerici güçlerin silahlandırılıp harekete geçirilmesiyle inşa edilen bu yeni sürecin, Türkiye’de Saray iktidarı ve medyası tarafından “oyun kurucu” olabilmenin başarısı şeklinde sunulması şaşırtıcı değil.
Bu sadece bir iktidar politikasıyla sınırlı olmayan, Türkiye egemen sınıflarının, orta ölçekli silah üretiminden, yakın ve uzak coğrafyalardaki yeniden şekillenmelerde yer tutabilmeye kadar uzanan tercihlerini yansıtan bir stratejiye işaret ediyor. Dolayısıyla Türkiye egemenleri, Suriye’nin yeni şekillenmesinde, Kürt sorununa dair politikalarını da merkeze koyarak, başta ABD olmak üzere, bölgede rol oynayan emperyalist ve iş birlikçi güçleri, kendi çıkarlarına en ileri düzeyde ikna etmenin arayışı içinde olacaktır.
Emperyalizmin taşeronu gerici güçlerin özgür bir yeni Suriye inşa edebileceği propagandası, yalan, dolan ve demagojiden ibarettir.
- Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç” 06 Ocak 2025 05:00
- Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı! 30 Aralık 2024 06:30
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10