Ortadoğu yeniden dizayn edilirken...
Fotoğraflar: AA
Sonunda Esad neredeyse yıldırım hızıyla gitti. Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve peşlerine takılan irili ufaklı şeriatçı çete Halep’i ve ardından Hama ile Humus’u silahın çok az kullanıldığı son derece kısa sürede ele geçirip yarım güne kalmadı Şam’a girdi.
Bu aşırı hızın gösterdikleri şunlar:
1-) Esad ve arkasındaki güçlerin, en azından birkaç yıldır ve ABD ile Avrupalı emperyalistlerin açık olarak desteklemekle kalmayıp Ortadoğu’ya yönelik hesaplarının koçbaşı olarak kullandıkları İsrail’in Gazze’den başlayan saldırıları genelleştikten bu yana kendilerine yönelik “restleri” yanıtlayamayacak kadar zayıfladığı görülüyor. Ukrayna, Rusya açısından tam bir batak oldu, kolunu kanadını tamamen kıramasa bile, bu ülke Amerikan emperyalizmi ve peşine taktıkları karşısında yeni bir cephe açmayı ya da var olan cepheyi genişletmeyi göze alamadı. İran, doğu Akdeniz ve Basra Körfezi’nin girişine yığılan 6. ve 5. filonun savaş makinesi ve İsrail’in oluşturduğu tehdidi göğüslemeyi hiç düşünmedi. İsrail, ABD yönlendirmesi ve desteğiyle zaten Suriye’deki İran destek güçlerinin mevzilerini bombalayarak ve Lübnan’da başta Nasrallah olmak üzere Hizbullah komutanları ve önemli tesislerini devre dışı bırakarak bu ülkeyi istese de yanıt veremez duruma sıkıştırmıştı. Son bir çaba olarak Irak’taki Haşdi Şabi güçlerini devreye sokmaya çalıştı, ama öncelikle Irak’a yönelik ABD tehdidi dolayısıyla, bu da olamadı.
2-) İsrail’in ilerleyişiyle oluşan tablo ve önemli tesislerini bombalamasının yanı sıra, Rusya ve İran’ın en azından yeterli destek ver(e)meyişi ve cephane ve lojistiğinin sınırlanışının ordunun kapasite ve moralini güçlü bir direniş gösteremeyecek düzeye gerilettiğini işaret ediyor.
3-) Yine de İslamcı çetelerin ilerleyiş hızı ve Esad güçlerinin hemen hiç direniş göstermemesi, Esad’dan çok arkasındaki güçlerin başta ABD olmak üzere rakipleriyle açık ya da örtük bir anlaşma içinde olduklarını düşündürüyor. Şimdilik HTŞ ve beraberindeki cihatçı güçlerin Esad’ın başbakanından kurumların devir teslimini almaları ama devlet kurumlarını yakıp yıkmamaları ve eski rejimin diplomatlarının görevlerini korumalarının yanı sıra Lazkiye ve Tartus gibi Alevi-yoğun bölgelerle Rus askeri üsleri ve kuzeydeki Kürt bölgelerine saldırmamaları, rakipler arasında hiç değilse örtük bir anlaşmanın varlığının kanıtı gibi görünüyor.
4-) Bir yandan Suriye rejiminin “kuyusunu kazan” Türkiye ve egemenlerini irkilten bir göstergeyse, “beka” denen şeyin ne denli kırılgan olduğudur. “Devletin bekası” fikri ve pratiği Suriye’de fazlasıyla çabuk iflas etmiştir. Yine de, Saddam Irak’ında devlet mekanizmasının tahrip edilerek yenilenmesine gidilmesinin neden olduğu kaostan çıkarılan dersle Suriye’de devlet yapılanması korunup yalnızca rejim ve BAAS, ordu ve Muhabarat gibi başlıca dayanaklarının elden geçirileceğinin görülmesi devletle rejim ve hükümetlerin bekalarının farklı şeyler olduğunu belirtiyor. Yani, Cumhur’un gidişi her durumda beka sorunu olmayacaktır.
5-) Açıktır ki, ABD ve yönlendirdiği İsrail, Türkiye ve Suudiler eliyle Ortadoğu’nun yeniden dizaynında ileri bir noktaya varmıştır.
6-) Sadece Suriye değil Ortadoğu da artık eski Ortadoğu değildir. Rusya hiç değilse bir süre Suriye’deki hava ve deniz üslerini koruyabilecek olsa bile, bölgede eskisi kadar söz sahibi olamayacak, Esad’ı ortada bırakmasının Afrika’da arkalarında durduğu 4-5 ülkedeki darbecileri desteklerini gözden geçirmeye yöneltecektir. Hızla yeni duruma uyum sağlayacağını açıklayan İran’ın kısmen Lübnan’ın ardından kalıcı olarak darbe yediği Suriye’den sonra “Şii Hilali”nden geriye pek bir şey kalmayacaktır. Irak ve Yemen’deki yayılmacılığının sonunun başlangıcında olduğu tartışmasızdır. Herhalde nükleer enerji/silah sorununda özellikle ABD’yle “anlaşmak”tan başka çare bulamayacaktır.
7-) Fidan dün sabah Suriye’de “dini ve etnik barış” önerdi ancak IŞİD ve PKK’ye olanak tanımamaya vurgu yaptı. Alevi-Sünni “barışı” gözetilecek olsa bile Rojava ve Kürt sorunu ABD ile Türkiye arasında ayrılık konusudur. Trump Kürtleri satarak Türkiye ile anlaşır mı ve emperyalist Batı’nın silahlandırıp “ılımlılaştığı”nda fikir birliği yaptığı HTŞ kendinden bekleneni verebilecek mi kısa sürede görülecektir.
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50