11 Aralık 2024 06:22

Öküz’lemeler

Çizim: Veectezy

Paylaş

“Sarı Öküz”ün hikayesini duymayan yoktur… Hani sonu derin bir pişmanlıkla biten, hissesi, “o sarı öküzü vermeyecektik” olan kıssa… Sarı olması bahane edilen… aslanlara kaptırılan… “Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.” Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış malum… ama dinleyen kim… sonra Uzun Kuyruk gitmiş… sonra… diğerleri.  

Her daim ama sanki daha çok belâgat maksadıyla zikredilmiş, yani gerçekte pek de dert edilmeyen bir sarı öküz olagelmiş. Aslında verilmemesi gerekirken iş işten geçmiş olan sarı öküz… öküzler arasında çok meşhur ama pek de umursanmayan… Sarı olması bahane edilen, farklılığı…

*

Edebiyatımızda çok ilginç öküz hikayeleri vardır. Misal Osman Şahin’in “Beyaz Öküz”’ü: Zeli’yi kaçırıp karısı yapan Keto, Cercis Ağa’nın yanına sığınır, lakin Cercis Ağa’nın kardeşi Küçük Ağa’nın Zeli’ye aklı düşer. Ağanın ilgisinden memnun, duyguları karışık görünen Zeli korkar. Zamanla Ağa’ya karşı içinde duygular uyansa da yeni gelindir. Zeli tereddütlüdür ama korkusundan durumu kocasına anlatıverir. “… Zeli başını eğdi. Dilinin ucuna seslenir gibi usulca: ‘Küçük Ağa’ dedi. Keto: ‘Ne olmuştur Küçük Ağa’ya?​’ ‘Bana bakiy’.” Keto çıkmazdadır. Ne yapacağını bilemez. Yoksulluk, garibanlık bir yanda namus belası bir yanda. Hülasa Keto kazayla karışık Küçük Ağa’yı öldürür. Alelacele Zeli ile beraber yaşadıkları ahırdaki beyaz öküzün altına gömüverir. Zeli gönlünü kaptırdığı Küçük Ağa’nın yanlarında, beyaz öküzün altında yattığını düşündükçe içine kapanır, sessizleşir, durgunlaşır. Aşkının ne büyük olduğunu anlar. Gözlerini beyaz öküzden ayıramaz. Ona baktıkça Ağa’yı düşünür. Keto, Ağa’nın ölümünden sonra Zeli’nin içine düştüğü hallerden şüphelenmeye başlar. Bir gece sese uyanır Keto. Ses beyaz öküze sarılmış ağlayan Zeli’nin sesidir: “Ruhumu sürmüşem sana. Seni içime manzara yapmışam. İçimin seyri sana dönmüş. Yüreğimin ötüşü senden yana. Ah gök altında olaydık. Elele verip dağ bayır gezeydik. Başımıza ak bulutlar konaydı. Kuşlar kanat çırpa çırpa uçaydı. Ruhumu sürmüşem sana. Ruhumu.” Keto bıçağı kaptığı gibi beyaz öküze…

Yazar beyaz öküze ne çok şey yüklemiştir: Aşk, erillik, kadınlık, namus, sınıf farklılıkları… bıçak hangi birini kessin…

*

Siyaset ve edebiyatın renkli isimlerinden “yüz elliliklerin” Refik Halid’i de Memleket Hikayeleri’nde “Koca Öküz” adını verdiği bir hikâye anlatır bize. Yüz ellilikler deyince “af” geldi aklıma… niyeyse… gündüz niyetine olsun…

Uyanık Hacı Mustafa’nın yedirip içirdiği ama ne yaptıysa işe koşmak için bir türlü yerinden kaldıramadığı cılız kalmış, çalışmaktan yorulmuş bir koca öküz burada konu edilen. Hacı Mustafa koca öküzü besler ki çalışsın, lakin koca öküz bulmuşken yer içer ama yerinden bir santim kımıldamaz. Günler geçer, çaresiz Hacı koca öküzü köyün kasabına satmaya karar verir, ne kazanırsa kârdır. Parayı peşin alır, ama der kasaba kurnazlığından memnun bir şekilde, gelip yerinden alacaksın öküzü. Kasap, koca öküzü çöreklendiği ahırından almaya gider. Hacı kıs kıs gülerek kasabı seyretmektedir. Lakin birden, koca öküz başını çevirir, kasabın kirli elbiselerini derin derin, gürültülü bir nefesle koklar, sonra kımıldanır, toplanır yavaş yavaş kalkar ve kasabın arkasından yola koyulur. Anlatımı yazara bırakalım: “Sanki damarlarındaki son kuvveti toplamış, son dermanını, kendisini senelerce süren yorgunluklardan sonra bir bıçakta ebedi rahata kavuşturacak olan bu adama saklamıştı. Çalışmaya gitmeyecekti, fakat ölüme hazırdı; büyük bir filozof gibi başı yerde, ağır ağır, gözlerinde lakaydi, yürüyor[du]…” Koca öküz sessizce ölüme gidiyordu.

Bir filozof gibi diyor ya yazar, başı yerde… ağır ağır… aldırışsız… Sorularım var.    

Ece Ayhan’a gönderme yaptık başlıkta, onunla bitirelim. Ayhan “Şiirin Bir Altın Çağı” kitabında derlenen bir yazısında şöyle der: “Doğuda insan meramını hep mesel’lerle, bulduğu nesnel karşılıklarla anlatmaya çalışacaktır… Doğu’da müzik ‘deve’ ile anlatılıyorsa, ‘hikmet’ de işte böyle ‘öküz’le anlaşılır vesselam…”

Daha ne desin Yort Savul…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa