Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor?
Humus'ta ilerleyen cihatçılar | Fotoğraf: İzettin Kasım/AA
Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), 27 Kasım’da Halep’e saldırdı. 3 günde Halep’i ele geçirdi. Arkasından Hama ve Humus’a yöneldi. Ciddi bir direniş görmeden bu önemli kentleri de ele geçiren HTŞ, 8 Aralık’ta ise Şam’ı kontrolü altına aldı. 27 Kasım’da Halep’e saldırdı. 3 günde ele geçirdi.
Bir zamanlar Dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun üç gün içinde Şam’ı zapt edip namaz kılacaklarını söylediği Emevi Camii’nde HTŞ Lideri Colani “şükür namazı” kıldı! Şimdi HTŞ “Geçici hükümet” için çalışmalarını sürdürüyor.
Sadece HTŞ de değil Türkiye’nin eğitip donattığı eski adı ÖSO olan Suriye Milli Ordusu (SMO), Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) yönetimindeki Tel Rıfat’a saldırdı. Üç gün içinde Tel Rıfat’ta kontrolü sağlayan SMO Menbiç’e yöneldi. Çok bir direnişle karşılaşmadan Menbiç’te de kontrolü sağladı. SDG güçleri Fırat’ın doğusuna çekildi.
COLANİ CNN’E ÇIKARILDI, ‘BALKON KONUŞMASI’ YAPTI!
HTŞ’nin Şam kapılarına dayandığı 6 Aralık günü HTŞ Lideri Colani, CNN’e çıkarılarak “balkon konuşması” yaptı! Batı ülkelerinde, tabi bizde de seçimi kazanan partinin liderinin yaptığı ve genel olarak herkese özgürlük refah, adalet, eşitlik… gibi tutmayacakları vaatleri sıraladıkları gibi Colani de onları taklit ederek, kendisi ve HTŞ gibi selefi şeriatçı bir örgütten beklenmeyecek biçimde; “Hristiyan ve diğer azınlıklar güvende olacak. (…) Bu topraklarda yüzyıllardır bir arada yaşıyoruz, kimsenin diğerini yok etme hakkı yok…” diyerek batılı ülkelerin yöneticilerini ve kamuoyunun içini rahatlatmayı amaçladı!
Suriye’ye yönelik de “Suriye kurumsal bir yönetime layık, tek bir kişinin keyfi kararlar aldığı sisteme değil…” diyerek daha özgür bir Suriye vadetti! ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve öteki batılı ülkeler, HTŞ’yi “terör örgütü” olarak ilan etmiş olduklarını umursamadan, HTŞ’nin kuracağı “Yeni Suriye yönetimiyle iş birliği yapacaklarını” açıkladılar.
Colani’nin yaptığı açıklama batılı ülkelerin iktidarları tarafından coşkulu değilse de “ihtiyatlı iyimserliği” aşan bir yaklaşımla karşılandı. Örneğin Almaya Başbakanı Scholz ve Fransa Devlet Başkanı Macron, görüşmenin arkasından yaptıkları açıklamada “Almanya ve Fransa, insan haklarına, etnik ve dini azınlıkların korunmasına saygı göstermesi halinde, Şam’daki yeni yönetimle çalışmaya hazır olduklarını” duyurdu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller ise önceki gün yaptığı günlük basın toplantısında, HTŞ ile ilişkileri olup olmadığı sorusuna “Suriye içinde veya dışında HTŞ ile görüştüklerini ve görüşmeye devam edeceklerini” söyledi.
Colani’nin “balkon konuşması”na İsrail pek inanmadı. Golan Tepelerindeki tampon bölgeyi işgal etti. Netanyahu bölgenin sonsuza kadar İsrail’in toprağı olacağını ilan etti. İsrail ordusu Suriye’nin güney batı sınırlarını aşarak Şam’a 20 kilometre yaklaşırken İsrail hava kuvvetleri de Suriye ordusunun silah ve mühimmat depoları, askeri altyapısı olduğunu öne sürdüğü 250’den fazla hedefi vurdu.
TÜRKİYE’NİN RESMİ TUTUMUNU BAKAN FİDAN DOHA’DAN DUYURDU
SMO’nun ilerleyişi başlanığında ise MHP Genel Başkanı Bahçeli SMO’nun “Menbiç’e yürümesini” istedi. Hama’yı ele geçirin HTŞ’ye ise Cumhurbaşkanı Erdoğan “Şimdi sıra Şam’da” diyerek açıkça rota gösterdi.
8 Aralık günü Şam’ın düşmesinin hemen arkasından Katar’ın başkenti Doha’da yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakan Hakan Fidan “Suriye devlet kurumları korunmalı ve muhalif güçler hemen birleşmeli” çağrısı yaptı, “Yeni yönetimle beraber çalışmak istiyoruz” dedi. “PKK/YPG konusunda ABD’li dostlarımızla temas halindeyiz” diyen Bakan Fidan “Herhangi bir PKK uzantısı, Suriye'de herhangi bir şekilde meşru bir taraf olarak değerlendirilemez. SGD ile görüşmeyeceğiz” diyerek HTŞ’nin ve diğer SMO’nun birlikte yönettikleri bir Suriye istediklerini açıkça ve resmi olarak ifade etti.
An itibarıyla Fidan resmi tutumlarını böyle açıklarken medya ve sosyal medyadaki yandaşlar sanki Suriye’yi Türkiye fethediyormuş gibi “Ver mehteri” havasında zafer türküleri eşliğinde yeni Osmanlıcı hayalleri yeniden öne çıkardılar. Şam’a, Halep’e “trafik il kodları” verdiler. Dahası sadece bugün değil yakın gelecek için de “Göçmen sorununun çözümü”nden “Suriye’nin inşası”na, göçmenlerin bir yandan Suriye’ye gönderilirken öte yandan da ucuz iş gücü olarak nasıl kullanılacağına, Suriye’nin yeni ve büyük yatırım imkanlarıyla Türkiye’nin nasıl büyük güç olacağına dair plan ve projeler öne sürdüler.
4’E BÖLÜNMÜŞ SURİYE BİR ARI KOVANI!
HTŞ Şam, İdlip, Halep, Hama, Humus gibi içinde büyük kentlerin bulunduğu bir bölgeyi kontrol ediyor ve muhtemelen bu bölgelerin üstünden Suriye’ye hakim olacak bir hükümet kurmak için çalışıyor. SMO ile uzlaşacak mı; hatta uzlaşmak isteyecek mi bu bile belli değil!
Tabii her biri içinde 10-12 ayrı grubun olduğu HTŞ ve SMO’nun, bunların zaman zaman birbiriyle de çatıştığı dikkate alındığında ve hele iktidar söz konusu olduğunda ne kadar uzlaşabileceklerinin önemli bir sorun olacağı görülüyor.
Ama şu anda Suriye haritası:
- Türkiye ve SMO’nun Fırat’ın batısında kontrol altında tuttuğu bölge,
- Rusya’nın kontrol altında tuttuğu deniz ve hava üslerinin de bulunduğu ve Nusayri Arapların yoğun olduğu Lazkiye merkezli bir kıyı şeridi,
- HTŞ’nin kontrol ettiği Şam-İdlip arasında önemli kentlerin de içinde oluğu bölge,
- SDG’nin kontrol ettiği petrol, geniş tarım havzası ve öteki imkanlarıyla Fırat’ın doğusundaki bölge,
- Suriye topraklarının yüzde 40’nı kapsayan geniş bir bölge olmak üzere 4-5 bölgeden oluşuyor.
Bu bölgeler haritada görüldüğü kadar düz de değil. İrili ufaklı aşiret ve dini-mezhepsel gruplar, feodal çağlara uzanan gelenek ve görenekleriyle aktifler. İç savaş boyunca bu silahlanmış çatışma ve gerilim kültürleri canlandırılıp yüceltilmiştir de!
Kısacası bugün artık Suriye, 2 hafta öncesine göre daha çok çatışma ve gerilim yüklenmiş bir arı kovanıdır. Ve Suriye üstünden bölgede bir paylaşım mücadelesi veren emperyalist güçler ve bölge gericilikleri bu arı kovanına çomak sokarak yaratılacak kaosu fırsata dönüştürmek üzere mevzilenmektedir.
BARIŞ İÇİNDE BİR SURİYE İÇİN ÖN KOŞUL GERÇEK BİR BARIŞ MÜCADELESİ
ABD; Batılı emperyalistler ve İsrail kazandıklarını sağlamlaştırmak için girişimler yaparken Rusya ve İran da “Biz kaybettik artık Suriye’yi terk edelim” demeyecek, eskisi kadar kapsamlı olmasa da yeni girişimlerde bulunacaklardır.
Türkiye ise “Kürt fobisi” nedeniyle bölgede İran sınırından Akdeniz’e uzanan 30-40 kilometre derinliğinde “tampon bölge” amacına varmada ısrar edecek görünmektedir. Bu amaçla açık ve örtülü operasyonlar yapmayı iç-dış politikasında gündemde tutmaya devam edecektir. Bu tutumu Suriye üstünde ne kadar ve hangi araçlarla sürdüreceği ya da sürdüremeyeceğini ise Trump ve ABD ile varacağı uzlaşma belirleyecektir.
Rusya ve İran’la ilişkilerin eskisi gibi sürmeyeceği, tersine gerilimin ağır basacağı bir döneme girildiğini de söylemek gerekir.
Bölgede gerçek bir barışa kavuşmanın yolu da; emperyalistlerin bölgeye müdahalelerine karşı çıkan, bölge gericiliklerinin girişimlerine prim vermeyen, halkların kardeşliği ve kendi kaderlerini tayin hakkını savunan antiemperyalizm eksenli bir barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesinden geçmektedir.
Her ülkenin antiemperyalistleri, barış ve demokrasi güçleri kendi hükümetlerinin bölgedeki çatışmalardan pay kapma tutumuna karşı çıkmaktan başlayarak barış mücadelesinde yer almakla yükümlüdür.
Bölgede son haftalarda yaşananlar bu gerçeği bir kez daha hatırlatıp öne çıkarmayı gerektirmektedir. Elbette aynı zamanda pratikte bu gelişmelere uygun adım atmayı da! 2011’de başlayan iç savaşın tahribatı üstünden son iki haftada oluşan Suriye haritası bunu söylüyor!
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58