Yapı
Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel
Bir “yapı” lafıdır gidiyor. Yeni yetme seviyesindeki tavırları ve konuşmalarıyla kısa zamanda futbol aleminin provokatörleri arasında yer edinen bir yöneticinin uzun zamandır şampiyon olamamalarına kılıf uydurmak amacıyla dile getirdiği “yapı” savı, şimdi neredeyse herkesin mağduriyet argümanı haline geldi.
O, kendince, yapı dediği soyut oluşumu hakem hataları üzerine kurgulamıştı. Yani ona göre birtakım güçler, hakemler üzerinden kurdukları tezgahlarla kendilerinin şampiyon olmasını engelliyordu.
Lakin hakemlerden şikayetçi olmayan takım yoktu. Çünkü hakem hataları bütün takımlar için söz konusuydu ve bu zaten futbolun doğasında var olan bir gerçeklikti. Böyle bakıldığında hakem hataları yüzünden mağdur olma savı herkes için geçerliydi.
“Yapı” iddiası ortaya atıldıktan kısa bir süre sonra iş öyle bir noktaya ulaştı ki hakem hatalarına maruz kalan diğer takımların yöneticileri de “Evet yapı var ama bize karşı var” diye konuşmaya başladı. Eh, haksız da sayılmazlardı. Sonuçta hakem hatalarıyla bağlantılı bir oluşumdan söz ediliyorsa, “yapı” savını pekala herkes ileri sürebilirdi. Hakem hataları baz alındığında “Asıl yapı bize karşı var” lafına karşı kim, ne söyleyebilir ki?
Her şey bir yana, eğer bir yapıdan söz edilecekse, bunu safsatalar üzerine inşa edilmiş komplo kurgularında değil, hiç çekinmeden, sakınmadan gözler önünde ortaya konan somut olgularda aramak gerekir…
Gerçekten de hakemleri kullanarak sahada avantaj elde etmek isteyen kulüpler var. Ama bu kulüpler marifetlerini öyle gizli saklı tezgahlar biçiminde değil, herkesin gözü önünde açık açık sergiliyorlar.
Evet, besledikleri medyanın da desteğiyle lobi, ekonomik ve taraftar gücünü kullanarak hakemleri türlü yöntemlerle baskı altına almaya, manipüle etmeye çalışan kulüplerden ala yapı mı olur?
Bu bağlamda, hakemleri diline dolayan yöneticilerden onlara çanak tutan medyaya, saha içinde her türlü sahtekarlığı sergileyen futbolculardan rakiplerine ve hakemlere maç boyunca küfreden taraftarlara dek hepsi de “yapı”nın bir parçasıdır.
Spor felsefesine aykırı edimler aracılığıyla oyunda avantaj elde etme hedefi ancak “yapı” denilen kirli organizasyona yakışır.
İnsani ve ahlaki değerleri dışlayan, onurlu, erdemli mücadele kaygısı ve duyarlılığı barındırmayan bir çabayla ulaşılmak istenen hedefin, sporun özünde/doğasında ve temel kültüründe kesinlikle yeri yoktur.
Karşılaşmaların skorlarını oyunun doğal dinamikleriyle değil, lobi, ekonomi, medya gücü, provokasyon, tehdit, şantaj, baskı, korkutma, sindirme, aldatma gibi oyun dışı faktörlerle belirleme yönünde çaba harcayan herkes yapıya dahildir. Diğer bir deyişle bütün kulüpler gücü oranında “yapı”nın bir parçasıdır.
Endüstrinin dayattığı “mutlak kazanmacı” kültürü ve bu kültür üzerinde yükselen “Kazanmak için her yol mübahtır” anlayışını özümseyip bunları hayata geçirmek için ellerinden geleni esirgemeyenler, aynaya baktıklarında o çok aradıkları “yapı”yı görebilirler…
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26
- Hakemler ve rakipler kirli, biz tertemiziz! 19 Eylül 2024 04:21