14 Aralık 2024 04:30

Savaşı belgelemek: Adli mimarlık

Fotoğraf: Gül Köksal

Paylaş

Savaş sıcaklığının hiç soğumadığı bir coğrafyadayız. Yaşama türlü biçimlerde etki eden bu çatışma ortamı içinde, savaşı açıktan destekleyenler olduğu kadar, karşı çıkan ve kayıplara yönelik adalet arayışında olanlar da var.

Günlerdir görüntüleri paylaşılan Suriye’deki çatışmalar üzerinden, bu hafta mimarlıkta adalet arayışı için emek veren bir ekipten söz edeceğim. Türkçe’de Adli Mimarlık olarak geçen, Forensic Architecture (FA).

FA’nın kurucularından Eyal Weizman’ın bugün Depo’da, 28 Aralık’a kadar görülebilecek olan “3 Kapı (Three Doors)” isimli sergi üzerine bir söyleşisi de var. Detaylı teknik analizlere dayanan sergi, iki ırkçı saldırıda polisin ihmalini ve suç ortaklığını araştırıyor (1). Sergideki çalışmalar Hanau, Dessau ve ötesindeki ırkçı terörün, kurumlar ve toplumun örtülü, köklü ve yapısal ırkçılığıyla birlikte değerlendiriliyor. Serginin amacı da geniş kapsamlı kamusal program, bir dizi panel ve inisiyatif aracılığıyla, ırkçılık üzerine düşünmek, diyaloğu teşvik etmek, farkındalığı arttırmak, bireyleri ve toplulukları güçlendirebilmek.

Bu yazının görselinde yer alan görüntü ise, FA’nın da çabaları ile görünürleşen davanın adalet arayışındaki sürekliliğini gösteriyor. Irkçı saldırıdan dört yıl sonra özür dileyen İçişleri Bakanı’na soruluyor; “Kimse hesap vermeden özür dilenebilir mi?​”.

Weizman yarın da Filistinli sanatçı Basma Al-Sharif ile Gazze’de 14 aydır aralıksız devam eden soykırımı konuşmak üzere Documentar.ist kapsamında Pera Müzesi’nde olacak.

FA uzun yıllardır çok sayıda ülkede araştırmaya dayalı çalışmalar üretiyor. Bunlar Web sitelerinde, konumları, kategorileri ve metodolojilerine göre gruplanmış, açık kaynak olarak paylaşılıyor (2). Ülke ve tema çeşitliliği suç çeşitliliği ve yaygınlığını gösteriyor. Türkiye’den emek verdikleri davalar arasında, Diyarbakır’da öldürülen Tahir Elçi’nin katillerinin tespiti için yaptıkları modellemeler ile Yunanistan-Türkiye arasında zorunlu göç eden insanların Ege sularındaki kayıt-dışı ölümlerini aydınlatma çabaları yer alıyor.

Goldsmiths Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren FA’nın kurucusu ve yöneticisi Weizman, Britanyalı-İsrailli bir mimar. İşgal altındaki bölgelerdeki şehir planlamasının nüfusu bölmek ve bastırmak için kullanılması üzerine doktora tezi var. Tezini, “…mimarlık ve planlama yoluyla insan haklarının ihlal edilebileceğini ve mimarların da suçta payının olabileceğini göstermeye çalışıyordum” olarak açıyor (3).

Başlığa gelirsek, FA’nın savaşı belgeleme çalışmalarından birisi de bugünlerde Suriye görüntüleri arasında yer alan Saydnaya Hapishanesi. FA çalışmalarında kadim veya güncel yöntemleri, çok disiplinli bir ekip ile deniyor. Ağır işkencelerin uygulandığı ve ziyaretin mümkün olmadığı Saydnaya Hapishanesi’nin modelini yaparken Romalı hatiplerin ve Elizabeth dönemi oyuncularının ezber tekniklerinden faydalanıyorlar.

Şu an iç detaylarına kadar gördüğümüz Saydnaya'nın, zamanında kamuya açık hiçbir görüntüsü olmadığından, araştırmacılar içeride neler olduğunu yeniden canlandırmak için hayatta kalanların anılarıyla çalışmak zorunda kalıyorlar. “Yerinde tanıklık” olarak adlandırılan mülakat teknikleri, Goldsmiths, Londra Üniversitesi'nin Adli Psikoloji Birimi'ne danışılarak geliştirilmiş. 2011’de başladıkları çalışmayı ilk olarak 16 Ağustos 2016’da yayımlıyorlar (4).

Saydnaya projesi, Uluslararası Af Örgütü tarafından yürütülen ve Suriye hükümetine gözaltı merkezlerine bağımsız gözlemcilerin girmesine izin vermesi çağrısında bulunan daha geniş bir kampanyanın bir parçasını oluşturmuş. Af Örgütü, Saydnaya hakkında, kısmen FA ile Nisan 2016'da gerçekleştirilen “yerinde tanıklık” çalışmasından elde edilen bilgilere dayanan ikinci bir rapor yayınlıyor. Yeni raporda Saydnaya'nın sadece bir işkence hapishanesi ve yasadışı gözaltı yeri değil, aynı zamanda endüstriyel ölçekte toplu infazların yapıldığı bir yer olduğu iddia ediliyor ve 2011 yılından bu yana burada 13.000 kadar kişinin infaz edildiği tahmin ediliyor.

FA zaten bir şekilde faili bilinen suçları görünürleştiriyorsa, Weizman’ın şu sözüne de kulak verelim; “Suçu sadece suçlu çözebilir…” (5). Tabii buna arzu varsa…FA’nın çalışmaları hakkında çokça makale ve Weizman’ın epey bir sunumu var. Bunlardan birisi de Sinem Yıldız’ın 31 Ekim’de Alan’da yaptığı, Türkçe’ye de çevrilen, “mekânsal adalet” üzerine söyleşi (6).

Yıldız’ın Türkiye bağlamını da kapsayan kuvvetli sorularına Weizman’ın verdiği yanıtlar hayli zihin açıcı. Söyleşi de benim de burada sıklıkla işaret ettiğim eleştirel çalışmaların “post-eleştirel” yaklaşım ile politik aktivistlerin maddi dünyada kullanabilecekleri müdahalelere evrilmesinden söz ediliyor. Mimarlığın toplumsal mücadele aracı olarak nasıl kullanılabileceğine dair neler deneyledikleri aktarılıyor. Kamuoyuna açık veri üretmenin, adli delilleri kamusallaştırmanın önemine değiniliyor.

Söyleşideki etkili vurgulardan biri de, dünya üzerinde değil, “dünyayla birlikte yaşamanın” temel sorularını mekân üzerinden dert etmek. Her türlü doğal olayı, acil durumları çözecek ilk eylemlerden sonra köklü bir biçimde mesele etmeye dair bu söylem, tüm canlı sistemi birlikte düşünmeyi ve türlü sömürgeliştirme hallerini tartışmaya açıyor.

Dünyayı saran savaşların, yıkımların, süregiden sömürgeleştirmelerin önüne geçecek olan şeyin, tam da FA’nın yaptığı gibi, inatla ve ısrarla, elimizdeki araçları türlü şekillerde kullanarak, yenilerini de icat ederek, başka bir dünyayı bugünden var etmenin yollarını deneylemek olduğunu hissediyorum…

 

1. https://www.depoistanbul.net/event/uc-kapi/
2. https://forensic-architecture.org
3. https://www.e-skop.com/skopbulten/adli-mimarlik-seytan-ayrintida-gizlidir/3764
4. https://forensic-architecture.org/investigation/saydnaya
5. https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2019/02/28/eyal-weizman-sucu-sadece-suclu-cozebilir
6. https://www.youtube.com/watch?v=buaHKZ-Kxto

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa