15 Aralık 2024 04:15

ABD emperyalizminin Suriye’ye karşı uzun savaşı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken

Fotoğraf: Murat Gök/AA

Paylaş

Hegel “Gerçek bütündür” der. Hiç idealist laf kalabalığına girmeyeceğim. “Bütün” kapitalizme bakarken emperyalizmi ve sömürge sorununu da görmek demek. Ya da Suriye’ye bakınca emperyalizmi görmek demek. Suriye ordusunun çatışmadan tüm şehirleri cihatçı, NATO beslemesi çetelere devretmesinin, hangi generallerin ve bakanların nasıl satın alındığı ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın iktidardan yıldırım hızıyla düşmesinin arkasında yaşanan detaylar elbette ortaya çıkar. Ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasından ve son dönemde de 2011’den beri yaşananlar ve Şam’ın düşmesinin hemen ardından tanık olduklarımıza bakınca, Suriye’de olan biten ABD emperyalizmi ve onun vekillerinin Suriye’ye karşı on yıllardır giriştiği savaşın son halkasıdır.

Elbette bu emperyalist müdahale süreci çelişkileriyle birlikte ilerledi, ilerliyor. Ancak şimdilerde bu çelişkilere Avrupa -ve Batı- merkezci bir yerden bakıp kutlama yapan ya da “Aman emperyalizm demeyelim, indirgemecilik olur” diyen mezhepçi, liberal, anarşist, eleştirel teorici vs. safsataların bulandırdığı mesele bu: Emperyalizm ve sömürge sorunu. Batı solculuğunun ayırt edici özelliği de bu kapitalizme bakıp sömürge sorununu ve emperyalizmi görememek, görmemek ve Batı merkezci ince teorik tartışmalarla yenilgicilik yapmak. Tıpkı Sovyetleri yererken İsrail’i hatta Vietnam savaşını savunan Adorno ve Horkheimer, ya da Yugoslavya'nın bombalanmasını aynı “anayasa, insan hakları” safsatasıyla savunan Michael Hardt gibi. Sürekli Marx’ın etrafında dolaşan ama Marx’ın, örneğin İrlanda ile ilgili dediklerine gözlerini kapatan Batı solculuğuna sömürge sorunu ve emperyalizm penceresinden bakınca, Hardt ve Negri’den Zizek’e, Adorno ve Horkheimer’dan Foucault’a kadar, hepsi ya bütünü yok sayıyor ya da suyu bulandırıyor. Bu Avrupa-merkezci çizgiyi Bolşevik devrimini Batı’daki devrim ihtimaline kurban etmeye hazır, en iyi ihtimalle “Bolşeviklerin elde ettiği iktidarı Batı’da devrimi başlatacak bir trambolin olarak” gören Troçki’ye kadar takip edebiliriz.[1] Losurdo bu çizgiyi “Batı Marksizmi” kitabında çiziyor. Suriye’de son günlerdeki medya anlarını birbirine bağlayıp başka bir çizgi çizelim.

BİRBİRİNE BAĞLI MEDYA ANLARI

27 Kasım’da cihatçı çeteler Halep’in batısında Suriye ordu birliklerine saldırıp bölgede orduya ait bir üs ve önemli beldeleri ele geçirdi. Birkaç gün sonra Halep düştü. 6 Aralık’ta CNN, eski el-Kaide ve IŞİD’çi, Yeni HTŞ Lideri Colani’yi Zelensky’nin giydiği tipte bir gömlekle ekrana çıkarıp özel röportaj adı altında pazarlamaya başladı. Aynı gün Mazlum Kobani basın toplantısında “İki aydır ne olacağını biliyorduk… Bizim HTŞ ile ilişkilerimiz var” dedi. 8 Aralık’ta Şam düştü ve aynı gün BBC “Colani kendini nasıl yeniden yarattı?​” diye başlık attı. Aynı saatlerde İsrail tankları hiç vakit kaybetmeden işgal ettiği Golan Tepeleri’nin de ötesine geçti. Bu sırada ABD Başkanı Biden, Esad’ın düşüşünün ABD eylem ve politikaları ile direkt bağlantılı olduğunu ilan etti. 9 Aralık’ta bu kez Netanyahu bizzat Golan Tepeleri’nden yayımladığı mesajında Suriye’nin düşüşünü direkt İsrail’in eylem ve çabalarına bağladı ve stratejik önemdeki Hermon Dağı’nı işgal edeceklerini açıkladı. CNN röportajından sonraki ilk demecinde ise Colani İsrail’in Güney Suriye’yi işgali ve ülke genelinde yüzlerce hedefi bombalaması sorulduğunda özetle İsrail ile savaşmayacaklarını ve asıl düşmanın İran ve Hizbullah olduğunu ilan etti. Alevilerin katledildiği videolar yayılırken 11 Aralık’ta CNN daha önce Suriye ve Filistin karşıtı sahte haberleriyle tanınan muhabiri Clarissa Ward’ın yine başrolünde olduğu ve yine kurgulanmış olduğu çok bariz bir video-haber yayınladı. Videoda günlerce karanlık bir hücrede aç susuz kaldığı söylenen gayet besili, traşlı, temiz kıyafetli, güneşe rahatça bakabilen bir Suriyeli koştur koştur Amerikalı Ward tarafından kahramanca kurtarılıyor. Bütün süreci içinde barındıran sembolik bir medya anı. 12 Aralık’ta da daha önce Filistinlilerin 40 İsrailli bebeği öldürdüğü yalanını ilk yayan İsrail’in i24 kanalı Şam’ın ortasından elini kolunu sallaya sallaya cihatçıları kutlayan bir yayında CNN’nin Colani röportajıyla başlattığı halkayı tamamlamış oldu.

ABD, Suriye’nin hem Sovyetlerle yakınlaşmasından hem de başta Cezayir ve Filistin olmak üzere diğer kurtuluş mücadelelerine verdiği desteklerden ötürü Fransız sömürgeciliğinden kurtulmasından itibaren Suriye Arap Cumhuriyetine karşı sürekli açık ve örtülü operasyonlara girişti. Örneğin ABD 1949 ve 1951’de darbeler, 1956’da ise Türkiye’nin sınırda karışıklık çıkarmasını da içeren başarısız bir darbe girişimi örgütledi. 1957’de ise Wappen operasyonu adını verdiği bir başka rejim değişikliği girişiminde İslamcıları silahlandırma ve subayları satın alma girişimleri son anda Suriye güvenlik güçlerince ortaya çıkarılmıştı. 1982, 83 ve 85 yıllarında farklı CIA raporlarında İsrail karşısında “en büyük ön cephe” ve “İsrail’in en büyük problemi” olarak Suriye tanımlanıyordu.[2] Bugün bildiğimiz anlamda bir Suriye kalmadı. Direniş ekseni de kalmadı. Ancak direniş devam edecek.

[1] Losurdo, Domenico. 2024. Western Marxism: How it was born, how it died, how it can reborn.

[2] 1982: https://www.cia.gov/readingroom/docs/CIA-RDP84B00049R001604070004-5.pdf

1983: https://www.cia.gov/readingroom/docs/CIA-RDP88B00443R001404090133-0.pdf

1985: https://www.cia.gov/readingroom/docs/CIA-RDP87T00573R000500630003-7.pdf

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa