16 Aralık 2024 04:39

Milei’in birinci yılının ardından

Meloni

Fotoğraf: Ricardo de Luca/AA

Paylaş

Arjantin’in, her konuşması ve hareketinin başkası adına utanma hissi yaratma ihtimali yüksek olan Devlet Başkanı Javier Milei, geçtiğimiz hafta İtalya’nın aşırı sağcı Başbakanı Meloni’nin partisi İtalya’nın Kardeşlerine ait gençlik örgütünün Atreju’da düzenlediği festivale katılarak kendisinden başka sadece 25 yaş erkeklerin etkileneceği bir konuşmaya daha imza attı. Georgia Meloni’nin daha bir hafta önce gerçekleştirdiği Arjantin ziyaretinin tozu kalkmadan Milei soluğu İtalya’da alarak, seyircilerinin ‘özgürlük, özgürlük’ nidaları arasında uluslararası sosyalist tehdide karşı bir ‘sağ enternasyonal’ kurulması çağrısında bulundu. Milei ‘Saflarını hiç bozmayan bir Roma lejyonu gibi’ tüm kötülüklerin anası ve woke kültürünün amansız temsilcisi uluslararası sola karşı Batı medeniyetini savunmanın bu tarihi dönemde görevleri olduğunu belirtti.

Meloni’nin yoksulluğa karşı çalışmayı önceleyen kültürel bir devrimin mimarı olarak tanıttığı Milei ve Milei’nin başkan yardımcısından daha önemli bir siyasi konuma sahip olan kız kardeşi Karina’ya İtalyan vatandaşlığı vermesi ise İtalya iç siyasetinde bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Normalde anne ve babası İtalya’da doğmuş olan Arjantinlilere zor ve masraflı bürokratik süreçler sonrasında verilebilen İtalyan vatandaşlığının büyük dedeleri Kalabriya’dan göçmüş olan Milei kardeşlere kolaylıkla verilmiş olması, muhalefetin tepkisini çekti.

Milei görevde birinci yılını tamamlarken uluslararası basından da -Meloni kadar olmasa da- pozitif değerlendirmeler yağmaya başladı. Bu pozitif değerlendirmelerin en temel referans noktaları ise mali denge, enflasyondaki düşüş ve resmi dolar kuru ile piyasadaki dolar kuru arasındaki açığın kapanarak istikrarlı bir kura kavuşulması oldu. Yaz sezonuna girerek ülkeye turist akışının hızlanmasına kadar, Arjantin’in sahip olduğu yüksek risk primi ile dış piyasalara ulaşmasının mümkün olmadığı bir ortamda düşük rezervlerle dayanması gerekiyordu ve dayandı. Enflasyon aylık yüzde 25’lerden aylık yüzde 2.7’ye düştü, ödemeler dengesi uzun yıllardan sonra ilk defa fazla verdi. İkinci olarak ise ABD’de Trump’ın seçimleri kazanması ile IMF’nin Milei’in Arjantin’e daha destekleyici bir tutum takınması ihtimali bekleniyordu ki bu da Trump’ın seçilmesi ile gerçekleşmiş bulunuyor.

Hiç şüphesiz, Milei’in uyguladığı bu sert kemer sıkma politikası iç tüketimin çok hızlı bir biçimde daralarak hem ekonomik faaliyetlerin azalmasına hem de büyük bir yoksulluk dalgasına sebep oldu. Yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfus beş milyon kişi artarken nüfusun yüzde 53’üne ulaştı. Et ve süt gibi Arjantin’in en önemli endüstri kollarındaki ürünlerinin bile tüketiminde büyük düşüşler yaşanırken ücretlerinin devalüasyon karşısında eridiğini gören özellikle emekliler gibi kesimler faturalarını ancak karşılayan gelirleri ile tüketimden çekilmek durumunda kaldılar. Son dönemde ise Arjantin ekonomisi ‘peso’nun toparlanması ile yeni bir sorun ile karşı karşıya geliyor, ihracat zorlaşıyor ve turizmden beklenen gelir düşme eğilimine girmiş bulunuyor.

Kemer sıkmanın toplumsal sonuçlarının önemsenmemesi ve neoliberal programın para piyasasındaki başarılarının alkışlanması ne yeni ne de şaşırtıcı. Bununla birlikte Arjantin üzerine yapılan başarı analizlerinin aslında ülke ekonomisinin finansal olarak halen ne kadar kırılgan olduğunu görmezden geldiğini de belirtmek gerek. Arjantin ekonomisinin en önemli sorunu, pesonun değersizliği ve yıllar içinde bu değersizliğin kurumsallaşmış olması. Ekonomideki yeni yönetimin en önemli beklentisi yabancı sermaye akışı iken bunun gerçekleşmediği görülüyor. Yerli yatırımcılar dolara verilen faizlerdeki artış ile dolar talebini arttırırken bunun merkez bankası rezervlerine yansımadığı ve rezervlerin azaldığı görülüyor. Bu rezervler ile ve yabancı sermaye girişinin var olmadığı bir durumda ise kurun istikrarlı bir düzlemde ilerleyemeyeceği açık.

Buna ek olarak Milei’in yaklaşan ara seçimlere nasıl bir ekonomik politika ile gireceği de soru işareti. Düşük büyüme ve daralan ekonomik faaliyetlerin seçim sonuçlarına etkisini kabullenip kabullenmeyeceğini ise zaman gösterecek. Ancak her halükarda arttırılamayan rezervlerin sonucu olarak ülkenin risk primlerinin tekrar yükselmesi, dolar kurundaki farkın açılması hiç de uzak bir ihtimal gibi durmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa