Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Elinize bir kitap geçmiştir; ya bir yakınınız önermiştir ya tanıtımını okumuşsunuzdur bir yerlerde ya da kitapçıları, sahafları veya ikinci elcileri dolaşırken denk gelmiş almışsınızdır. Başlarsınız okumaya. Bir türlü ilerlemez kitap. Durur, birkaç gün sonra yine başlarsınız, ı-ıh gitmiyor. Zorlarsınız kendinizi biraz, bir iki hafta sonra, inatla önceki okuduğunuz zamanlardaki birkaç sayfayı aşmaya çalışırsınız ve belki de başarırsınız o zorlu rampayı çıkmayı ama gitmiyor işte. Siz de kaldırır o kitabı daha sonraları okumak üzere kitaplığınızın bir yanına iliştirirsiniz. Vardır öyle kitaplar kitaplığınızın bir köşesinde sizi yıllardır bekleyen.
*
Ya da tam tersi olur; iki arada bir derede okumaya başladığınız kitabı bir türlü bırakamazsınız:
“Tamam geliyorum şu sayfa bitsin de!” Yemeğin hazır olduğu söylenmiştir.
“Tamam tamam geliyorum, patlama!” Çamaşır makinesi, işlemi bitirdiğini her otuz saniyede dört beş “bip”le ha bire kafanıza kakmaktadır.
Metro, tramvay her neyse onlardan birinde ineceğiniz durağı kaçırdığınız da olmuştur kitabın büyüsünden dış dünyayı neredeyse soluk alıp verme derecesine indirdiğiniz için. Vardır öyle kitaplar, bitirdiğinizde elinizde bir süre daha tutar, büyülü sayfaları karıştırırsınız; kucağınıza bırakır, geriye yaslanıp ayrıntıları anımsarsınız; gülümsersiniz veya kaşlarınız çatılır filan yer aklınıza gelince. Etkisi yakın ve uzak zamanlarda sürer.
*
Bazıları da yaşadığınız süre boyunca sürer.
*
Ne zaman okuduğunuzun bir önemi yoktur; ergenliğinizin o arayışlı döneminde de, yaşınız kırkı, elliyi aştığında da. Bir yerlerden yakalamıştır sizi o kitap; hayata / olaylara bakış tarzınızın geri planını oluşturmuştur. Duvarcı ustasının “şavul”u vardır, “şakül” de derler; terzinin santim hesabı, makası. Oto tamircisinin teknik araçlarının yanında kulağı vardır. Sizin de ölçüleriniz arasında o kitap da bulunur.
*
Ölçütün ille “o kitap” olması gerekmez, cihazınızla ilgili bir sorun oluştuğunda, dur bi bakayım, diyebileceğiniz kullanım kılavuzu olması hiç gerekmez. Sizi saran, sarmalayan, içinizi ortaya çıkaran, ne bileyim, kendinizi içinde bulduğunuz “Hah, beni anlatıyor, ben de aynen öyle düşünüyorum” dediğiniz bir köşe yazısı, fıkra, aforizma hatta bir film de olabilir.
*
İşte o kitaplardan biridir İnce Memed’in babası, Ustaların Ustası Yaşar Kemal’in “Filler Sultanı” adıyla, ışıklar içinde uyuyası Nazar Büyüm’ün Adam Yayınları’nda çıkan; ama “Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca” adıyla da yayımlanan masal formatlı romanı. Çocuk kitabı olarak bilinse de roman genel okuyucu kitlesine seslenir. Ayrıca çocuk kitaplarını zevkle okuyup onlardan çok şeyler öğrenen kişiler de çoktur aramızda, eminim.
*
Filler Sultanı romanı yormaz okuyucuyu, eline aldığınızda kitabı bırakamazsınız, belki de bitirene kadar, ki sayfa sayısı da fazla değildir. Bir edebi metin tadı, okuma zevki almanın dışında dünyaya eşitlikçi pencereden bakmaktaysanız ruhunuza işlemiş “şeyleri” “Bilal’e anlatır gibi” tane tane iletir okuyucuya; bu cümleden okuyucuyu küçümsediğim anlamı çıkarılmasın lütfen. Belki de uzun yıllar boyunca bu roman için çocuk romanı denmesinin sebebidir bu yalın anlatım.
Adam Yayınları 1997 baskısının arka kapağında Yaşar Kemal şöyle der: “Karıncalarla filler hikayesi, elbette halkın yarattığı bir hikayedir. (…) Doğanın en büyük hayvanı olan fili sömürücü olarak aldım. Benden önce halk, bu zavallı garip hayvanı, ona düşmanlığından değil, sırf iri gövdesinden ötürü sömürücüye simge olarak almış. Sömürülenlerin çokluğunu, çalışkanlığını, yaratıcılığını göstermek için de halk karıncayı almış. / Neye üzülüyorum biliyor musunuz, bu kitabı okuyanlar, özellikle de çocuklar, filleri belki de hiç sevmeyecekler. Bu bana çok dokunuyor. (…) Oysa filler bugünkü sömürücüler kadar ne korkunçtur, ne zalimdir, ne özgürlük düşmanıdır, ne de işkencecidirler.”
*
Filler karıncalara saldırıp onların milyonlarcasını öldürdükten sonra geriye kalanları boğaz tokluğuna bile denmeyecek düzeyde kendilerine uşak yaparlar. Güçlüden yana olan hüthüt kuşlarının lideri “ulukepez” aracı görünümünde olmakla birlikte kendisi ve soyu da karıncaların uşaklığından nasibini alır, öyle semirirler ki neredeyse uçamayacak duruma gelirler.
*
Doğanın yasasıdır etki tepki. Her ne kadar karıncaların içerisine kendi cinslerinden muhbirler, ajanlar, iş birlikçiler sokulmuşsa da Kırmızı Sakallı Topal Karınca savaşın ilk günü mücadelesini başlatmıştır Filler Sultanı’na karşı şu sözleri söyleyerek:
"Bu ülkelerin, bu kentlerin, bu kırgının öcünü senden alacağız, ey zalim, ey ahmak, ey sersem sultan. Bu yaptığın yanına kalmayacak, eeey tepeden tırnağa kana batmış, sen eeey kocaman, kör gözlü zulüm dağı. Bu yaptığın senin de, o kocamış ulukepezin de yanına kalmayacak… Çok yakında o küçücük, iğne ucu kadar küçücük karıncalardan belanı bulup yeryüzünün tekmil yaratıklarına rezil olacaksın. Rezili rüsvay…”
*
Ve elbette bu başarı tek başına olmayacaktır; tüm sömürülenler ortak akıl çevresine gelinceye kadar epeyce kırıma uğrasalar da sonunda başarırlar ve roman şu sözlerle biter:
"Kıssadan hisse, yeryüzünün bütün karıncaları birleşince…”
*
Son olarak:
“Distopik eserler, içinden çıktıkları toplumlara başlarına gelebilecek muhtemel tehlikeleri ve kötü geleceği tahayyül ettirerek toplumları, bu istenmeyen geleceğe karşı uyarmayı amaçlar.
“Distopik romanlarda gücü elinde tutan bir iktidar ve bu iktidarın egemenliği altına girmeyen, iktidarın toplum üzerinde korkutucu gücünün farkında olan veya sonradan farkına varan bir kahraman yer alır. İktidar tarafından kontrol altına alınamamış bu kahraman, çoğunlukla eserin başkişisi olarak karşımıza çıkar” alıntılarını yaptığımız metnin sahipleri Ordu Üniversitesinden iki akademisyendir ki onlar yazımıza konu olan ve ilk basımı 1977’de yapılan romanın, Türk edebiyatının ilk distopik romanı olduğunu savunmaktadırlar.[1]
Yakışır edebiyatımızın bu ulu çınarına.
[1] DİSTOPİK İLK TÜRK ROMANI: YAŞAR KEMAL’İN FİLLER SULTANI İLE KIRMIZI SAKALLI TOPAL KARINCA, Mesut TEKŞAN, İpek DEMİR, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 12/4 2023 s. 1644-1659.
Evrensel'i Takip Et