19 Aralık 2024 04:20

Kaybetmek kazandırabilir

Futbol topu ve kale

Fotoğraf: Pexels

Paylaş

Ortalama kültür seviyelerini bilmezden gelerek taraftarları sürekli olarak kışkırtmanın ve şampiyonluğa/başarıya koşullandırmanın sonucu işte bu. Kışkırtılmış ve koşullandırılmış taraftarlar, üst üste aldığı birkaç başarısız sonucun ardından Beşiktaş’ın antrenman tesisini basıp futbolculara tehditler yağdırdılar…

Taraftarların “Yeter, sabrımız taştı” bahanesiyle toplanıp tesisleri basmasına, futbolculara ayar vermeye çalışmasına hatta zaman zaman futbolcuları tartaklamasına daha önce de çeşitli kulüplerde pek çok kez tanık olmuştuk.

Yöneticiler, gönül okşayıcı çeşitli payeler yakıştırarak kışkırttıkları ve koşullandırdıkları taraftarların, takımın durumuna göre kendileri için bir “canavara” dönüşebileceğini nedense bir türlü göremiyor ya da görmek istemiyorlar.

Futbola artık endüstrinin dayattığı skor odaklı bir kültür hakim. Bu kültürün en belirgin özelliği yenilgiyi kabullenmemek ve yenilgi hazımsızlığını şiddete, vandallığa kadar varan magandaca eylemlerle ortaya koymak.

Galibiyetler kompleksleri tatmin ederken yenilgiler kompleksleri iyice pekiştirip kronikleştiriyor.

Öz eleştiri ve yenilgiden ders çıkarmak gibi geliştirici edimlerin bu kültürde pek bir yeri yok ne yazık ki. Sorumluluktan sıyrılmak adına türlü bahaneler uydurmak, birilerini hedef göstermek, tehdit etmek gibi yöntemler ise giderek yaygınlaşıyor…

Yöneticilerin mafya ağzıyla birbirleriyle dalaşması günlük rutinin bir parçası olmuşken taraftarların tesis basmasını yadırgamamak lazım.

Kazanmanın kutsandığı bu kültürde kaybeden olmak ne yazık ki sporun özüyle, anlamıyla hiç bağdaşmayan sıkıntılara yol açabiliyor. Kaybetmek, özellikle sosyal medyanın da devreye girmesiyle bir anda küçümsenme ve aşağılanma içeren sarsıcı bir yıkıma dönüşüveriyor…

Oysa sporda öncelikle her türlü sonucun doğal karşılanacağı bir olgunluk seviyesine ulaşmak gerekiyor.

Sahada amatör bir ruhla ahlaklı, onurlu mücadele etmek elbette skordan çok daha önemli. Yenilgileri geliştirici derslere dönüştürebilmek de işin diğer bir önemli yanı.  

Buna karşılık yenilgileri öfkenin, taşkınlığın, şiddetin, küfrün gerekçesi yapmak ve kötü gidişatı bazı oyuncuların takımı sabote ettiği şeklindeki arızalı düşüncelerle ilintilendirmek sağlıksız bir zihne işaret eder.

Oyuncular hayatlarını bu oyundan kazanıyor, hiç başarısız olmak isterler mi? Lakin bütün oyuncular ellerinden gelen çabayı, mücadeleyi ortaya koysa da işler bazen umulduğu, planlandığı gibi gitmeyebilir. Bunun sayısız sebebi de olabilir.

Önemli olan bu sebepleri bulup sonra da bunların üstesinden gelmeye ve işleri yoluna sokmaya çalışmak…

Çapsız yorumcuların, “Yeterince koşmuyor”, “Yeterince mücadele etmiyor” gibi saçma sapan eleştirilerinden etkilenip bazı oyuncuları hedef tahtasına oturtmak hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Aksine oyuncularla kulüp ve oyun arasındaki bağlar daha da zayıflar.

Beşiktaş, “Şerefiyle oynayıp hakkıyla kazanmak” gibi kendi tarihinde derin iz bırakan birtakım kişilere gönderme de içeren harika bir mottoya sahip. Onurlu, dürüst mücadelenin sporun özüne yakışan temel bir ilke olarak benimsenmesi ve bu şekilde tarihi kişilikler üzerinden ifade edilmesi ne kadar hoşsa, başarısız sonuçlara tepki göstermek adına tehditler eşliğinde tesis basmak o kadar spor ruhuna aykırı sakil bir davranış…

Şerefiyle oynamak, emeklerini ortaya koyan kendi oyuncularına olduğu kadar rakibinin bükemediğin bileğine saygı duymayı da kapsıyor.

Şu asla unutulmamalı ki ancak yenilgilerin önemini bilenler ve yenilgilerden ders çıkarıp öğrenenler gelişme kaydedebilir…

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa