19 Aralık 2024 04:45

Yeter ulan

Recep Tayyip Erdoğan

Fotoğraf: Murat Kula/TCCB

Paylaş

İktidar en çok neden korkuyor? Tabii ki iktidarını kaybetmekten. İktidar dediğimiz şey sadece Mecliste, Saray’da gördüklerimiz değil. Onlar da var ama esas onların arkasındakiler. İktidarda kimler var?

Devletin tepelerinde bildiklerimiz. Biraz aşağıda normal şartlarda pazarda limon satabilecekleri bile şüpheli adamlar, kadınlar ama en çok adamlar var. Lakapları “danışman”. Artık kim, ne danışıyorsa. Anadolu’da bir laf var, “Bildikleri yanıldıklarına yetmez.” Şemsiyenin altında beraber ıslananlar, “Bu iktidar olmasaydı biz kendi bilgi ve becerimizle bulunduğumuz mevkiye (?) asla gelemezdik” diyen bürokrat, teknokrat, otokrat ve bilumum “rat”lar var.

Zeminde, holdingleşmiş, alacak, verecek hadislerini Arapça okuyup müritlerini sallaya sallaya göğe uçuran ama iş parayı bölüşmeye gelince birbirlerini boğazlayan tarikatlar, tarikat şeyhleri var. İktidardan komisyon karşılığında acayip bedellerle ihale alıp kirli siyaseti fonlayan, bu arada da ceplerine indirdikleri ufak(?) servetle dünyanın ünlü şehirlerinde, Londra’da, Paris’te, Dubai’de, New York’ta ev, arsa, tarla(?), rezidans alıp geleceklerini yurt dışında gören küfürbaz soyguncular var.

İyi ama bunların sayıları normal demokrasilerde iktidar olabilmelerine yeterli oyu sağlamaz ki. Diğer tarafta 10 milyondan fazla emekli, 10 milyondan fazla emekçi, 10 milyon işsiz, işçi, günde tek övün yemek yiyebilen üniversite öğrencisi ve bunların aileleri var.

“Yeter ulan soyulduğumuz. Yeter vatan, millet, din diye bizi oyalayıp biz sallana sallana göğe yükselirken alın terimizi cebe indirip boğazdaki yalılarında içkilerini yudumlayanlara meze olmamız. Yeter ulan bizi imam hatibe gönderirken kendi çocuklarını Avrupa’da, Amerika’da okutanlara hayran olmamız. Yeter ulan emeğimizin karşılığını almak, doğamızı, ağaçlarımızı, derelerimizi korumak için sesimizi yükselttiğimizde kolluktan sopa yememiz. Yeter ulan şalteri indirdiğimizde birdenbire akıllarına ‘milli güvenlik’ palavrası gelenlere paspas olmamız. Yeter ulan ‘Ben yemiyorum, sen ye’ dememiz” diye düşündüğümüz, söylediğimiz zaman bizden vazgeçtik, çocuklarımızın, torunlarımızın kurtulduğunun resmidir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa