23 Aralık 2024 12:03

Birikip yeniden sıçramak için

Galatasaray ve Kayserispor oyuncuları mücadele ediyor

Fotoğraf: Sercan Küçükşahin/AA

Paylaş

Eskiler hatırlayacaktır Erhan Önal’ı. Merhum futbola Bayern München’da başlamış, sonra da Belçika’nın Standard Liège takımına geçmişti. Oradan Fenerbahçe’ye gelmiş, ama kadri pek bilinmemişti.

1985 yılında bir diğer merhum Jupp Derwall döneminde Münih Türkgücü’nden Galatasaray’a geldi. Orta saha olarak başladığı futbol yaşamını Galatasaray’da sarkık stoper (o zamanların tabiriyle libero) olarak tamamladı. Erhan Önal, iki şampiyonluk yaşadı Galatasaray’da. Ayrıca iki Cumhurbaşkanlığı Kupası (bugünün Süper Kupası)  ve bir Türkiye Kupası’nın yanı sıra UEFA Şampiyonlar Ligi’nin atası Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarı final gördü. Sakalı olduğu için taraftar “papaz” lakabını takmıştı ona. Gerçekten de ruhban sınıfına mensup olduğu söylenebilecek denli analitik bir futbol görüşüne sahipti; futbolu bilerek ve okuyarak oynardı.

Bir keresinde TRT muhabiri kendisine Galatasaray’ın defansının sık sık açık verdiği ve bunu nasıl yorumladığını sormuştu. Muhabirin beklediği Erhan Önal’ın Galatasaray’ın savunma hattını eleştirmesiydi. Ancak rahmetli Önal, 1980’ler için oldukça radikal bir karşılık vermişti TRT muhabirine: “Golü savunma oyuncuları değil, takım yer.”

TAKIM SAVUNMASININ ÖNEMİ

Son günlerde Galatasaray savunması yine eleştirilerin odağında, rakiplerine biraz fazla pozisyon verdiği için. Galatasaray’ın savunma zayıflığı Kâh Abdülkerim Bardakcı, kâh Victor Nelsson, kâh Berkan Kutlu ve sıkça da Ellias Jelert’in zayıflığı üzerinden izah ediliyor genellikle. Ben ise karşı görüşteyim: Merhum Erhan Önal’ın bıraktığı mirasın bir takipçisi olarak takım savunması üzerinde duruyorum.

Son yazımda sakat olan futbolcuların geri dönmesiyle Galatasaray’ın takım savunmasının Kayserispor karşılaşmasında yukarı çıkacağını yazmıştım. Yanılmışım. Zira takım savunması yetersiz olan Galatasaray yine rakibine golle sonuçlanacak önemli hücum fırsatları verdi.

Bu yazımda ağırlıklı olarak Galatasaray’ın verdiği pozisyonlara neden olan futbolcuların savunma hattında değil, forvet hattında oynayan oyuncular olduğunu ve Galatasaray’ın takım savunmasının halen oldukça aşağıda bulunduğunu göstermeye.

ÖN ALAN BASKISINI HATIRLAYAN VAR MI?

Kanımca Galatasaray’ın takım savunmasının aşağıya düşmesinin temel nedenini bireysel hatalardan çok Mauro Icardi’nin sakatlığı sonrasında ön alan baskısının geriye gitmesi oluşturuyor. Bunun nedeni ise hücum hattında ön alan baskısının liderliğini üstlenen Icardi gibi bir futbolcu olmaması.

Çoğu futbolsever Galatasaray’da ön alan baskısının liderinin Dries Mertens olduğunu düşünür. Ne ki bu, gerçeğe karşılık gelmez. Şundan, ön alan baskısının lideri olmakla, forvet hattında bu baskıyı en iyi yapan oyuncu olmak aynı şey değildir. Baskının liderliğini üstlenmek takımın baskı sırasında kuş sürüsü gibi hareket etmesini gerektiren ahengini yönetmektir. En iyi baskı yapan oyuncu olmak ise bu kuş sürüsündeki en disiplinli ve en yorulmaz kuş olmaya karşılık gelir.

İşte Icardi sonrasında Galatasaray bu ahengi yönetecek futbolcu eksikliğini yaşıyor. Şu an bu işe soyunan iki oyuncu var: Mertens ve Victor Osimhen. Ancak her ikisi de ön alan baskısını Icardi’ye oranla daha spontane, daha anlık başlatan profile sahipler. (Bu önerme bize Galatasaray’ın bu sezon en iyi futbolunu niçin Tottenham’a karşı oynadığını da çok iyi açıklıyor. Çünkü o maçta Icardi vardı ve Galatasaray’ın uyguladığı amansız ön alan baskısını o yönetmişti.)

Dolayısıyla Galatasaray’ın takım savunmasındaki düşüşü ilk olarak ön alan baskısının azalması, (vücudun bağışıklık sisteminin azalması olarak da adlandırabiliriz bunu) hatta yok olma noktasına gelmesi üzerinden okumalıyız.

Şimdi Galatasaray’ın takım savunmasında açılan gedikleri dünkü maç üzerinde dört örnekle daha detaylı incelemeye çalışacağım.

DÜĞME YANLIŞ İLİKLENİNCE

İlk örnek; dakika 8,29’da Kayserispor’un sol beki Lionel Carole kendi sahasının yarısından takım arkadaşı Kartal Yılmaz’a taç atışı kullanıyor. Burada dikkatimizi Yılmaz’a gerek top atılırken, gerekse de topu aldığında hiçbir Galatasaraylı futbolcu tarafından baskı yapılmaması çekiyor (aşağıdaki fotoğraf).

Top Kartal Yılmaz’a gelince Gabriel Sara onu basmak için ileri fırlıyor. Kartal Yılmaz ise bunun üzerine gerisindeki Joseph Attamah’a veriyor pasını ve sağ koridora doğru koşmaya başlıyor. Sara bu kez Attamah’ı basmak için ileriye fırlarken eliyle Mertens’e, Kartal Yılmaz’ı alması için işaret ediyor (aşağıdaki fotoğraf).

Sara’nın basmak istediği Attamah sağdaki takım arkadaşı Gökhan Sazdağı’nı görüyor. Sazdağı da topu taç çizgisine paralel biçimde Aylton Boa Morte’ye doğru oynuyor. Bu sırada Yılmaz’ı marke etmeye çalışan Mertens’in koşusunu kestiğini görüyoruz (aşağıdaki fotoğraf).

Boa Morte topun üzerinden atlayınca Kartal Yılmaz sağ çizgide tek başına kalıyor. Böylece Kayserispor’un 4’e 3 hücumu başlıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Bu pozisyon golle sonuçlanmadı, ama bize iki şeyi kesin biçimde gösterdi.

Bir, Galatasaray’ın ön alan baskısı ahenksiz başlıyor ve bu baskının lideri yok. (Burada gecikmeli biçimde Sara üstleniyor liderliği.) İki, Mertens’in Kartal Yılmaz’ı takip etmeyi bırakması, Galatasaray’ın Kayserispor’u savunmada bir adam eksik karşılamasına yol açıyor.

BARIŞ UYUYUNCA

Geliyorum ikinci örneğe. Dakika 12,09. Kayserispor kalecisi Onurcan Piri ileriye uzun oynuyor. Bu topu Bardakcı kafayla karşılıyor. Topun indiği noktada Kayserisporlu Ali Karimi ve Lucas Torreira var. Ancak Torreira alamayacağını bildiği için topa yükselmiyor. Ali Karimi’nin kafayla indirdiği topu Davinson Sànchez, Stéphane Bahoken’den önce davranarak karşılıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Top Barış Alper Yılmaz’ın olduğu yere doğru gidiyor. Ancak Barış Alper Yılmaz zihnen oyunda değil, yürüyerek maçı izliyor. Bundan yararlanan Carole hamle yaparak topu kazanıyor ve üzerine Sànchez gelince de Hasan Ali Kaldırım’a pas vermeyi başarıyor. Böylece Kayserispor yine 4’e 3 hücuma çıkma fırsatı yakalıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Barış Alper Yılmaz’ın önce uyuması nedeniyle başlayan bu hücumda Sànchez de Barış Alper Yılmaz’ın takip etmesi gereken Carole’e basmak için öne çıktığı için ileride yakalanıyor. Kaan Ayhan’ın topu dışarı atmasıyla sonuçlanan bu hücum sonrasında kullanılan korner atışında Kayserispor beraberlik golünü kavuşuyor. Yani bir anlık uyumanın maliyeti hiç de az değil.

BU KEZ YUNUS UYUYOR

Dakika 14,25. Yediği gol sonrasında Galatasaray’da Mertens santra yapıyor ve gerideki Bardakcı’ya oynuyor. Santrayla beraber Jacobs ileri fırlıyor, Yunus Akgün ise geride kalıyor. Bardakcı topu ileriye doğru şişiriyor, ancak Jacobs’un bulunduğu bölgeye doğru değil, Osimhen ve Barış Alper Yılmaz’ın bulundukları sağ öne doğru (aşağıdaki fotoğraf).

Bu topu, Barış’la beraber sıçrayan Carole, öndeki Hasan Ali Kaldırım’a doğru indirmeyi başarıyor. Kaldırım da topu Boa Morte’nin olduğu sağ öne doğru şişiriyor. Böylece Boa Morte Kayserispor’u 3’e 2 hücuma çıkarıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Galatasaray’da geride sadece Sànchez ile Bardakcı var. Hasan Ali Kaldırım’a basmak için öne çıkan Kaan Ayhan çok ileride kalmış durumda. Boa Morte topu Miguel Cardoso’ya vererek Galatasaray ceza sahasına koşmaya başlıyor. Galatasaray’da ise geriye sadece üç kişi koşuyor: Jacobs, Sara ve Torreira. Ancak Torreira bilindiği gibi hızla geri koşan bir oyuncu değil. Jacobs ise inanılmaz bir hızla geriye dönüyor ve Cardoso’yu karşılamaya çalışıyor. Ancak çabası, Cardoso’nun topu yerden ceza sahasındaki Boa Morte’ye göndermesini önleyemiyor (aşağıdaki fotoğraf).

Boa Morte’nin kaleye vurduğu topu Sànchez yatarak taca atmayı başarıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Sànchez bu hareketiyle Galatasaray’ın iki dakika içinde 1-0 öndeyken 2-1 geriye düşmesinin önüne geçiyor. Bu Kayserispor hücumunda birçok hata görüyoruz:

  • Jacobs’un santrayla beraber ileri fırlaması. (Jacobs’un bunu kendi inisiyatifyle yaptığı kanaatinde değilim. Muhtemelen Galatasaray’ın santra seti gereği ileriye fırlıyor.)
  • Bardakcı’nın topu ileri çıkan Jacobs’un değil de Barış Alper Yılmaz ve Osimhen’in bulundukları bölgeye doğru şişirmesi.
  • Yunus Akgün’ün ileri çıkan Jacobs’un görevini üstlenmemesi. (Akgün bu Kayserispor hücumunda tuhaf biçimde kadrajda görünmüyor. Oysa görünmesi gerekiyordu.)
  • Jacobs’un Cardoso’ya yetişmeye gayret etmek yerine o işi Bardakcı’ya bırakarak boş durumdaki Boa Morte’yi kapatmaya çalışmaması.
  • Torreira’nın geriye yine jogging kıvamında dönmesi ve pis işleri Sara’ya havale etmesi. (Burada Sànchez kendini Boa Morte’nin topunun önüne atarken Bahoken’i Galatasaray’ın sekiz numarası Sara kapatıyordu.)

AHENKSİZ ÖN ALAN BASKISI

Geliyorum Kayserispor’un Galatasaray’ın ahenksiz yaptığı ön alan baskısını kolayca kırarak maç boyunca elde ettiği en önemli pozisyona.

Dakika 49,19. Kayserispor’un sol stoperi Julian Jeanvier geriye kalecisi Onurcan Piri’ye oynuyor. Piri Attamah’la paslaştıktan sonra topu derine gelen Kartal Yılmaz’a gönderiyor (aşağıdaki fotoğraf).

Burada Kartal Yılmaz’a Sara basıyor, Barış Alper Yılmaz da Ali Karimi’yi kapatıyor. Ancak Kartal Yılmaz sağdaki Gökhan Sazdağı’nı topu atmayı başararak Galatasaray baskısını kırıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Kartal Yılmaz’ın pasıyla buluşan Gökhan Sazdağı da Galatasaray defansının arkasından koşu gösteren Boa Morte’yi kaçırıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Hızıyla Bardakcı’dan kurtulan Boa Morte Muslera’yla karşı karşıya kalıyor. Ancak ayağının dışıyla vurduğu topa Muslera dokunmayı başararak kornere çıkarıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Bu hücumda düğme en baştan yanlış iliklenmiş durumda. Kayserispor’un orta saha futbolcusu Ali Karimi’yi normalde Torreira’nın alması gerekiyordu. Ancak Torreira bir önceki hücum fazında kendi sağ kanadında kaldığı için Ali Karimi’yi Barış Alper Yılmaz almak zorunda kalıyor. Böylece Yılmaz’ın marke etmesi gerektiği Gökhan Sazdağı boşta kalıyor. Burada tabii asıl yapılması gereken durumu hemen okuyarak ön alan baskısı yerine Galatasaray’ın daha geriye, ikinci bölgeye çekilmesi ve Kayserispor’u burada karşılamasıydı. Ancak ön alan baskısının lideri olmadığı için b gerçekleşmiyor.

YÜKSEK VE UZUN TOPLAR

Galatasaray’ın oyununa gelince; hızlı geçiş hücumları yakalamak için Galatasaray genellikle topu havalandırdı ve uzun oynadı. Bunun iki sonucu oldu.

Galatasaray savunmadan oyun kuran bir takım. Bu aynı zamanda iyi savunma yapılması neticesinde kazanılar toplarla hızlı hücuma çıkılması anlamına geliyor. Ancak Galatasaray takım halinde iyi savunma yapamadığı için hücumu savunmadan başlatamadı. Sadece uzun ve yüksek oynayarak Yunus Akgün gibi teknik kapasitesi oldukça yüksek oyuncularının maça erken ağırlığını koymasını sağlayamadı.

Nitekim Akgün topla ilk başarılı hareketini Galatasaray’ın kazandığı penaltıda Jacobs’u kaçırarak (dakika 1,10) yaptı. İkinci başarılı hareketi ise dakika 28,19’da geldi ve bu da ikinci Galatasaray golünü üretti. Ancak görüldüğü gibi Akgün’ün iki başarılı hareketi arasında yaklaşık 27 dakika var. Bu süre Galatasaray’ın hiçbir şey oynamadığı zaman dilimine karşılık geliyor.

İkinci olarak Galatasaray’ın yüksek ve uzun oynaması tüm maç boyunca hiçbir olumlu sonuç üretmedi. Sadece dördüncü Galatasaray golünde Muslera’nın yüksek topuna sıçrayan Kayserisporlu futbolcular hata yaparak topun iki blok arasında bulunan Yunus Akgün’e gelmesini sağladılar. Akgün de burada Osimhen’e golü attırdı.

BARIŞ'IN TOPLA İMTİHANI

Bunun dışında değinmek istediğim bir nokta var. Gol bölgesinde Barış Alper Yılmaz’ın topa ilk dokunuşlarında büyük bir sorun ortaya çıkmaya başladı. Yılmaz altyapı eğitiminin iyi olmaması nedeniyle tıpkı Kerem Aktürkoğlu gibi topa ilk dokunuşlarında sorun yaşayan, bunun sonucunda da topla savaşan bir futbolcu.

Nitekim bunu tüm maç boyunca sıkça gördük. Buraya tek örnek alacağım.

Dakika 73,04. Galatasaray Muslera’nın atışıyla oyunu hareketlendiriyor. Yapılan yedi hazırlık pasından sonra Kaan Ayhan bloklar arasına çıkarak top isteyen Mertens’i görüyor. O da gelişine ilerideki Osimhen’i kaçırıyor. Osimhen Carole’den kurtulup ceza sahasındaki Barış Alper Yılmaz’a kilit pas veriyor. Ancak Yılmaz’ın sağıyla topa ilk dokunuşu oldukça kötü (aşağıdaki fotoğraf).

Bu nedenle top biraz açılıyor. Barış Alper Yılmaz açılan topa soluyla vuruyor, ama kaleci açısını kapattığı için bu golü kaçırıyor.

Yılmaz aynı şey, yani kötü ilk dokunuşu yüzünden dakika 32,26 ve 80,26’da da önemli pozisyonları harcadı. Bir pozisyonda ise kendi hatası yüzünden topu kaybedince rakibini takip etmek yerine geriye dönerek takım arkadaşı Jacobs’a kızdı (aşağıdaki fotoğraf).

SONUÇ

Galatasaray ön alan baskısındaki ahenksizlik nedeniyle son dönemde hiçbir deplasman maçına (Bodrum FK, AZ Alkmaar, Sivasspor, Malmö FF ve Kayserispor) iyi başlayamadı. Bu elbette olumsuz bir özellik. Ancak Galatasaray yine de bu maçlarda kırılmamayı, AZ Alkmaar, Sivasspor ve Malmö FF maçlarında geriye düşmesine rağmen ayakta kalmayı ve son ikisinde öne geçmeyi de başardı.

Peki bunun reçetesi ne? Yani Galatasaray nasıl düzelecek? Özellikle deplasman maçlarında karşılaşmaya ağırlığını ilk dakikadan itibaren nasıl verecek? Elbette çalışarak.

Lige verilen 15 günlük aranın bu açıdan Galatasaray’a iyi geleceğini düşünüyorum. Bunun ilk haftasında Galatasaraylı futbolcular yoğun maç trafiğinin yorgunluğunu çıkaracaklar. İkinci haftasında ise başta ön alan baskısı olmak üzere takım savunmasını ve hücumunu yukarı çekecek çalışmalar yapacaklar.

Galatasaray benzer bir zaman dilimini ligde “bye / bay” olduğu hafta yakalamış ve bir hafta boyunca iyi çalışarak Tottenham maçına hazırlanmıştı. O maç sadece bu sezonun değil, yakın geçmişte Galatasaray’ın oynadığı en iyi futbol olarak tarihe geçti.

Galatasaray şimdi hem çıtayı buraya çekmeyi, hem de ön alan baskısının liderliğini üstlenecek oyuncusunu arıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa