24 Aralık 2024 16:44

Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye!

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İlk toplantısını 10 Aralık günü Çalışma Bakanlığı’nda yapan Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK), AA’ya göre bugün ya da yarın 2025 yıl için uygulanacak asgari ücreti belirleyecek!

Haber tekniği olarak pek itiraz edilemeyecek bir bilgi bu ama gerçeği yansıtmıyor. Çünkü asgari ücreti uzun zamandan beri AÜTK belirlemiyor. AÜTK sadece asgari ücreti kendisi belirliyormuş gibi dört toplantı yapıyor.  İlk üç toplantıda çay, kahve içip kek, kurabiye yiyip muhabbet ettikten sonra dördüncü toplantıda “Asgari ücreti … TL olarak belirledik. Vatana millete hayırlı olsun” diye açıklama yapıyor. Ama bazen bu açıklamaya Türk-İş, “Hayır biz bu açıklamaya katılmıyoruz. Muhalefet şerhi koyuyoruz” diyor. Ama sadece laftan ve bir imzadan ibaret olan bu itiraz ne sonucu değiştiriyor ne de bu sonucu değiştirmek için bir mücadelenin çağrısı olabiliyor.

Bu yıl da aynı senaryo oynandı. Üstelik Türk-İş, AÜTK’daki en pasif taraf olarak böyle bir sorunda işçileri temsil edemeyeceğine/etmediğine dair eleştirilerden sindiği için bu yıl AÜTK’ya, “Asgari ücret talebimiz şudur” bile diyemedi. Dahası bu tutumun gerekçesi olarak “Para veren taraf işveren ve hükümettir. Biz para isteyen tarafız. Onun için önce para veren teklifini getirmeli. Biz ise o teklife göre bir karşı teklif verebiliriz!” diyerek bugüne kadarki etkisiz tavrına bile rahmet okuttu! 

Bu tutum karşısında “Türk-İş asgari ücreti at pazarlığı çizgisine çekti” demek bile övgü olacak! Çünkü gelinen yerde Türk-İş asgari ücret için bir teklif veremeyecek bir çizgiye çekilmiştir. Bu yüzden de Türk-İş, asgari ücretli işçilerin imzası olan ama sadece toplantıya katılan dört asgari ücretli işçinin 29 bin 583 liralık önerisini işçi tarafının teklifi olarak açıklanmıştır.

AÜTK, patron ve iktidar temsilcileri 29 bin 583 TL’den daha düşük bir teklifle gelir ya da bu teklif altında bir rakamı kabul ederse Türk-İş, 2025’te uygulanacak asgari ücretinin altına imza atmayacak, muhalefet şerhi koyacak!

ÜÇ KONFEDERASYON DA ASGARİ ÜCRETİ KENDİ DIŞINDA BİR SORUN OLARAK GÖRDÜ!

Ulusal ve uluslararası bütün sermaye güçlerinin asgari ücretin yüzde 25-35 gibi açlık sınırı dolayında tutulması için seferber olduğu koşullarda; asgari ücretin işçinin insanca yaşayacağı bir düzeyde oluşabilmesi için tüm emek güçlerinin de topyekûn birleşerek bu büyük saldırıyı püskürten bir mücadele hattına girmesi gerekirdi.

Bu doğrultuda az çok anlamlı girişimler yapılsaydı bugün hepimize “Haydi Türk-İş, haydi tüm sendikalar, tüm emek güçleri, işçiler ve emekçiler” diye harekete geçme çağrısı yapma görevi düşerdi. Ama ne yazık ki bugün öyle yapılamıyor.

Çünkü;

  • Mevcut yasanın işçiler adına masaya bir teklifle getirme hakkı tanıdığı tek sendika merkezi olan Türk-İş asgari ücret için AÜTK masasına bir teklif getirmek için kendisini yetkili görmediğini fiilen ifade etmiş bulunmaktadır. 
  • DİSK “Asgari ücret 33 bin TL olsun, bir ailede iki asgari ücretli çalışırsa yoksulluk sınırına yaklaşılmış olur” diyen malum tezini öne sürüyor ama bu tezi hayata geçirmek için kimi basın açıklamaları ötesinde bir girişim yaptığı söylenemez.
  • Hak-İş ise asgari ücret kendilerini hiç ilgilendirmiyormuş gibi davrandı!

Oysa; Türk-İş, Hak-İş ve DİSK genel başkanlarının 9 Temmuz 2024 günü yayımladıkları ortak 10 maddelik ortak bildirinin 3b maddesinde; “Asgari ücret acilen artırılmalıdır. Çalışanların neredeyse yarısı asgari ücret seviyesinde ücret almaktadır. İstisnai olması gereken asgari ücret artık ortalama ücret haline geldi. Ülkedeki yüksek enflasyon sebebi sermayenin bitmek bilmeyen kâr hırsıdır, dar gelirli işçiler değildir. Enflasyonu düşürmek için işçilerden fedakârlık beklenemez. İşçiler enflasyonun sebebi değil mağdurudur” demişlerdi! Ama asgari ücret gibi emeği ile geçinen tüm emekçileri ilgilendiren somut bir konuda üç konfederasyonun ne ayrı ayrı ne de birlikte konunun önemine uygun bir adım attıklarına tanık olduk.

ASGARİ ÜCRET İÇİN 2025 YILI ARALIK AYINA KADAR YAPILACAK BİR ŞEY YOK MU?

İktidar bugün ya da yarın belirlenecek asgari ücretin 2025 yılı boyunca geçerli olacağını ilan etti. 

Ama öte yandan asgari ücret iktidarın, “Ücret ve maaşların yüksekliği sebep enflasyon netice” biçiminde ifade edilen denklemiyle uyumlu ücret ve maaşları en düşük düzeyde tutma politikasına bağlanmış bulunmaktadır.

Dolayısıyla;

  • 2025 Ocak ayında belirlenecek emekli maaşlarına yapılacak zamlar,
  • 2025 başında başlanacak olan kamu işçilerinin TİS’lerinde yapılacak zamların miktarı,
  • 2025 Ağustos’unda kamu emekçilerinin maaşlarında yapılacak zamlar,
  • 2025 Eylül’ünde MESS’le Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Öz Çelik-İş arasında başlayacak metal işkolundaki grup sözleşmesi sonunda yapılacak ücret zamları,
  • MESS’le Birleşik Metal-İş arasında süren TİS görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması karşısında greve çıkan ama grevleri Cumhurbaşkanı tarafından yasaklanmasına karaşın grevlerini sürdüren Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin önüne konulan teklifteki zam miktarları,
  • 2025 yılı boyunca petrol-kimya işkolunda önemli işletmeleri kapsayan TİS’ler ve yıl boyunca her işkolundan çeşitli fabrikalarda yapılacak TİS’ler ya da sendikasız işletmelerde yapılacak ücret zamlar; asgari ücrete yapılan (yapılacak) zammın kriterleri tarafından baskılanacaktır.

Bu yüzden de bütün bu toplu sözleşmelerde ücret ve maaşlar tartışılırken, asgari ücrete “ara zam” yapılarak güncellenmesinin süreklilik kazandırılması önemli olacaktır. Elbette süreklilik lafta da kalmamalıdır.

Sürekli gündemde tutulması gereken sadece asgari ücrete “ara zam” (ek zam) da değildir. Asgari ücretin tespitinde AÜTK’nın kaldırılması ve yerine asgari ücretli işçiler tarafından seçilmiş temsilcilerin katıldığı ve asgari ücretli işçilerin grev hakkıyla donatılan yeni bir mekanizmanın düzenlenip yasal güvenceye kavuşturulmasını kapsayan bir talebin somut ve sıcak bir gündem haline getirilmesi artık ertelenemez talep olmak durumundadır.

Sendika ve grev yasalarının demokratikleştirilmesinin de gündeme gelmesinin kaçınılmaz olduğu ve olacağı önümüzdeki dönemde asgari ücret tespitine dair yeni bir mekanizmanın oluşturulması düne göre bile aciliyet ve önem kazanmıştır.

Bunun başarılması elbette ileri işçiler ve mücadeleci sendikacılar başta olmak üzere sendikaların ve emek güçlerinin üstlerine düşeni yapmasıyla mümkün olabilecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa