28 Aralık 2024 05:27

Asgari ücreti yükseltmenin yolu!

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Paylaş

Yeni asgari ücret, yukarıdan gelen emir ile gece yarısı açıklandı. Açıklandı diyorum, toplanmayla rakamın açıklanması dakikaları buldu. Türk-İş’in bile toplantıdan iki saat kadar önce haberi olmuş, belki ki rakamı da öğrendi, o nedenle katılmadılar bu açıklamaya. Asgari Ücret Komisyonundan yapısı itibarıyla işçi lehine bir rakam çıkmayacağı, bunun bir “orta oyunu” olduğu yıllardır yazılıp çiziyor. Ama hep aynı oyun, milyonların gözü önünde oynanmaya devam ediyor.

Bu oyunu değiştirmenin bir yolu var aslında. Cumhurbaşkanından bakanlara, milletvekillerinden bürokratlara, konfederasyon başkanlarından sendika yöneticilerine kadar tümünün maaş artışlarının asgari ücret artışına endekslenmesi… Öyle ya bütçeden hamuduyla götürenler, işçilerin aidatlarından kendilerine yüksek yüksek maaşlar alanlar ne bilsin açın halinden? Bakmayın öyle “Enflasyona ezdirmedik” söylemlerine… Bırakın ezdirmeyi, posasını çıkardıklarını saklamak için her yolu deniyorlar. Hiçbiri yatağa aç girenin, akşamın karanlığını bekleyip kimse görmesin diye pazar artıklarını toplayanın halinden anlamaz…

***

“Komisyonun kararına 22 kere katılmamışız. Olmamızın bir anlamı yoookkk. Bulanık su. İşveren hükümet bir olup istediği kararı çıkartıyor… Bu toplantıya gitmedik, katılmadık” diyor Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ertesi gün rakamı değerlendirirken ve ekliyor: “Adil olmayan bir komisyonda maalesef 50 sene durduk. Bu saatten sonra adil bir düzenleme yapılmadığı müddetçe bir daha biz Türk-İş olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonuna katılmayacağız. Bunu buradan kamuoyuna özellikle ifade ediyorum. Beş oradan, beş buradan bu adil bir komisyon değil. On kişi oturuyor istediği kararı veriyor. Biz burada bundan sonra bir daha yokuz. Çağırmasınlar, biz de bu toplantıya bir daha katılmayacağız. Yeni bir adil komisyon düzenlemesi yaparlarsa oturur konuşuruz. Bu toplantıdan evvel de DİSK ve HAK-İŞ başkanlarıyla bu kanaatlerimi paylaştım. Sözümüz geçer, dinlenirsek komisyonda varız. Ama sözümüzün dinlenmediği yerde adet olsun diye o komisyona bundan sonra katılmıyoruz.”

“Günaydın” demek gerek Sayın Atalay’a. Bu “orta oyunu” yıllardır oynanmıyor mu? Yıllardır siz bu oyunun bir parçası değil misiniz? Kaldı ki 5 Aralık’ta EMD üyesi gazetecilerle Türk-İş’te yaptığı toplantıda sormuştum bu soruyu. Sorum aynen şöyleydi: “Yıllardır Asgari Ücret Komisyonunu izliyoruz. Hep hükümet ile işveren ortak karar alıyor, Türk-İş dışarıda kalıyor çünkü onaylanacak bir rakam çıkmıyor. Komisyonun yapısının işçi lehine değişmesi konusunda bir girişiminiz, talebiniz olacak mı?​” O gün bu soruyu yanıtsız bırakan Ergün Atalay, bugün komisyonun adil olmadığından bahsediyor. Gerçekten “günaydın” Sayın Atalay.

Ergün Atalay bu itirafın ardından ekliyor: “Ayıptır, günahtır. En kolayı sendikacıları suçlamak. Sendikacıları, işçileri yıpratmanın anlamı yok. Biz dikkate alınmıyoruz. Rakam yıllık da altı aylık da olsa kabul edilecek bir yanı yok. Bırakın bir yılı, altı ayı, üç ay geçinilecek bir rakam değil.” Bunları söylerken sürekli “Sendikacıları hırpalamayın” sözünü de tekrar ediyor…

Elbette bugünün sorunu değil bu. Çünkü Atalay’ın dediği gibi Türk-İş 50 yıldır bu komisyonda, öyle düşük tespit edilmiş ki 22 kere komisyonun belirlediği rakama katılmamış, katıldığı rakamlar da çok yüksek olmadığı için tepkilerle karşılanmıştı.

***

Ankara’da iki çocuğuyla bir anne ayakta durma mücadeleyi veriyor. Bir ay öncesine kadar asgari ücret, 17 bin 2 lira alıyordu. Kira 15 bin lira. 2 bin lirayla yaşamını sürdürsün bakalım, nasıl olacak? Şimdi ise tümüyle ondan da yoksun, deli gibi iş arıyor, yok… Bir belediyede geçici işçi statüsünde çalıyordu, “Süre doldu” diye yol verdiler. Küçük oğlu orta sonda okuyor, büyük oğlu üniversite sınavına hazırlanması gerekirken annesi işsiz kaldığı için çalışmak zorunda… Bu anne, bu aile ne yazık ki tek değil, öyle çoklar ki ayakta durma, yaşamını sürdürme mücadelesi verenler...  

Asgari ücretle bile yaşamlarını zar zor, aile, kardeş desteği ile sürdürmeye çalışırken bir de işsiz kalmanın nasıl bir şey olduğunu bilirler mi yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında olanlar…

İşte bu yapının değişmesi gerek. Bu da elbette kendiliğinden olmayacak. Asgari ücretli, asgari ücretin bir- iki tık üzerinde maaş alanlar az değil. Buna, hepten açlığa mahkum edilen emeklileri de eklediğinizde, nüfusun yarısı… Bu kocaman nüfus kendi çıkarının doğrultusunda hareket etse neler değişmez?

Bugün Ankara Tandoğan’da 66 kuruluşun oluşturduğu “Yurttaş Birlikteliği”nin çağrısıyla bir miting var. “Ekonomik çöküş, derinleşen işsizlik, eğitim, sağlık, beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanması, kadın cinayetleri, çocuk istismarının son bulması” talepleriyle yapılacak miting, saat 11.00’de AKM’de toplanma, yürüyüş ve ardından Tandoğan Meydanı’nda gerçekleşecek.

Bu mitinge açıklanan rakamdan memnun olmayan asgari ücretlilerin, açlığa mahkum edilen emeklilerin, bütün emekçilerin katılımı ve sürekli patronlardan, sermayeden yana kararlar alan iktidara toplu, yüksek sesle bir karşı koyuş göstermeleri önemli…

***

Narin Güran’ın katledilmesine ilişkin davanın ikinci duruşması 26 Aralık’ta başladı, dün de devam etti. Bu yazı kaleme alındığı saatlerde henüz bir sonuç çıkmamıştı. Ancak yine ve yine şu sorular yanıtsız kaldı: Narin Güran neden/ kim tarafından öldürüldü? Güran ailesi neyi saklıyor? Kimler/neden korunuyor? Koca bir devlet neden hâlâ küçücük bir köydeki bu öldürümün gerçek faillerini ve neden öldürüldüğünü bulmadı/bulamadı?

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa