Yeni yıla girerken Latin Amerika
Fotoğraf: Pixabay
21. yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamaya yaklaşırken dünyanın pek de iç açıcı olmayan durumunun genel bir muhasebesini yapmak ve geleceğe dair birkaç söz söylemek zararsız bir alışkanlık. Geçtiğimiz sene Latin Amerika küresel gidişattan farklı olmayan bir biçimde ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarla boğuşan bir bölge olarak karşımıza çıktı. Ultra-neoliberalizmin günümüzdeki laboratuvarı konumundaki Arjantin’de Milei Hükümeti ilk senesini tamamlarken, küresel finans çevrelerinin ayakta alkışladığı parasal sıkılaşma stratejileri toplumda büyük bir yoksullaşma dalgasını da beraberinde getirdi. Ülke yeni yıla yeni bir devalüasyon baskısı altında girerken para piyasalarının istikrarı uğruna iç tüketim, sanayi üretimi ve istihdam feda edilerek ‘başarılı’ bir kemer sıkma politikası uygulandı. Ancak belki de Milei Hükümetinin en büyük zararı siyasal tartışmanın içini boşaltabilmesi ile gerçekleşti. Siyasal gündemin içeriği dönüşürken toplumsal direnişin de şimdilik momentini yitirdiği toplumun bir bekleme evresine girdiği söylenebilir.
ARJANTİN’DE POLİTİK DÖNÜŞÜM
Arjantin’deki politik dönüşüm aslında birçok bölge ülkesinde tanıklık edilebilecek bir harekete tekabül ediyor. Brezilya’da Bolsonaro’nun, Şili’de Kast’ın, El Salvador’da da Başkan Bukele’nin temsil ettiği ve siyaseti kimi zaman göçmen karşıtlığı, kimi zaman güvenlik sorunları, kimi zaman da yükselen komünizm/woke kültür/elitler tehdidi üzerinden içi boş bir retoriğe hapseden bir iktidar stratejisi güç kazanıyor. Yoksullar, orta sınıflar ve gençler arasında destek bulabilen bir siyasi çizgiden bahsediyoruz, ki bu siyasi çizgi geleneksel sağı da kendine doğru kaymak önceliklerini değiştirmek zorunda bırakıyor.
Hiç şüphesiz, bu siyasetin çok da güçlenemediği bölge ülkeleri olduğunu da belirtmek gerekiyor. Meksika’da başkan seçilip görevi Andrés Manuel López Obrador’dan devralan Claudia Sheinbaum buna bir örnek. Her ne kadar Sheinbaum Meksika yakın dönem siyasetine damga vurmuş olan Obrador’un ağırlığına sahip olmasa da şu an için önemli bir toplumsal desteğe sahip görünüyor. Sheinbaum’un en önemli sınavı ise yeni dönemde ABD ile olan ilişkileri olacak. Trump’ın görevi devralmadan önceki açıklamalarına karşı sert bir tutum benimseyen Sheinbaum bu tutumunu ülke ekonomisine zarar vermeden ne kadar sürdürebilir bunu gelecek gösterecek. Bununla birlikte Trump’ın yüksekten açtığı göçmen meselesinin iki ülke arasında çözülmesi en kolay sorun olduğu söylenebilir. Ancak aynı şeyi uyuşturucu kartellerinin faaliyetleri için de tekrar etmek güç. Bu konuda Sheinbaum’un ABD’yi suçlaması ve sorunun ABD’deki tüketim ve silah sanayi olarak göstermesi Trump açısından pek ikna edici olmayacak. Meksika iç siyasetinde ise muhalefet iktidara daha yakın durması için zorlanacak, bunu yapmadığı takdirde ise toplumsal desteği daha da eriyecek.
VENEZUELA’NIN PİYASAYA DÖNME HESABI
Olaylı başkanlık seçimlerinden sonra Venezuela’da muhalefet ve Maduro karşıtı hareket de sönümlenmiş gibi gözüküyor. Muhalefetin umduğu Chavezci gruplar ve ordu içindeki bölünme gerçekleşmeyince başkanlık seçimlerinin sonuçları bugün tartışma konusu olmaktan çıkmış bulunuyor. Maduro rejimi ise ekonomik olarak ülkenin içinde bulunduğu darboğazdan çıkma küresel finans piyasalarına ve petrol üretimine tekrar dönmenin hesaplarını yapıyor. Bu bağlamda, cılız da olsa ABD’deki yeni yönetimden bir beklentinin olduğu söylenebilir. Her ne kadar Trump kabinesinde yeminli Maduro karşıtı isimler bulunsa da Maduro’nun birebir diplomasi seven Trump ile ilk fırsatta irtibat kurması şaşırtıcı olmayacaktır. Maduro ve şürekası bu açıdan oldukça pragmatik olduklarını defalarca gösterdiler. Venezuela’da ABD petrol şirketlerinin tekrar faaliyetlerine geri dönmesi yeni ABD iktidarı için de reddedilemez bir teklif olabilir. Bu bağlamda Venezuela-ABD arasında sert bir ilişki kadar itidalli bir yumuşama da ihtimaller arasında gösterilebilir.
Geçtiğimiz senelerde güvenlik krizine dönüşen çatışmalara sahne olan Ekvador ise hızla devlet kurumlarının çözüldüğü bir ülke görüntüsü veriyor. Geçtiğimiz aylarda başlayan ve bugün kronik bir hal almış bulunan ulusal çaptaki elektrik kesintileri hem güvenlik sorunlarını derinleştiriyor hem de ülke ekonomisine ağır bir darbe vuruyor. İktidarın bu sorunları uzun bir süredir çözememiş olması halen yurt dışında bulunan Eski Başkan Rafael Correa’nın ve ülke içindeki destekçilerinin ise elini güçlendiren bir unsur.
Tarihteki ilk sol başkanına sahip olmuş Kolombiya’da ise Gustavo Petro’nun iç siyasette kendisinden beklenen performansı gösteremediği söylenebilir. Petro hiç şüphesiz ülkede yargıda, medyada, ekonomide kurumsallaşmış olan oligarşinin engellemelerine karşı mücadele ediyor. Ancak dış siyasette ortaya koyduğu ve küresel ve ekolojik adaleti öne çıkaran politikanın iç siyasette pek de karşılığı olmadığı açık. Özellikle toplumun en hassas kitlelerine yönelik verdiği sözleri gerçekleştirebilmesi için Petro’nun önümüzdeki iki seneyi iyi geçirmesi gerekiyor. Bununla birlikte ELN ile görüşmeler ve silah bırakma da önemli bir konu olarak karışımıza çıkacak.
ABD STRATEJİSİNİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI
Tartışma götürmez bir biçimde küresel siyasette edeceği etki kadar bölgesel siyasette de Trump idaresinin önemli bir değişimi beraberinde getireceğini söyleyebiliriz. Trump daha görevi devralmadan birçok ülke için çeşitli planları olduğunu açıkladı bile. Trump’ın ikinci dönemi ABD kapitalizminin küresel hegemonyasının konsolidasyon dönemi olacak gibi görünüyor. Latin Amerika da bu stratejinin önemli bir parçası olacak. Bu bağlamda bölgenin ABD’nin birincil ekonomik hasmı olan Çin ile kurduğu ticari ilişkileri bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Bunun ilk örneği Trump’ın Panama’dan Panama Kanalı’nı ABD’ye ‘iade’ etmesini istemesi ile görmüş bulunuyoruz. Önümüzdeki aylarda bu stratejinin yarattığı diğer çıkar çatışmaları da kaçınılmaz olacak. Bu bağlamda değerlendirildiğinde bölgeyi biraz daha zor bir dönemin beklediği söylenebilir.
ABD ile Çin sermayeleri arasındaki rekabete ek olarak mevcut ekonomik, ekolojik ve siyasal sorunların çözümü için umut verici bir sinyalin olduğunu da söylemek en azından bugün için zor görünüyor. Bolivya’daki sol içi çatışmalar, Küba’da derinleşen ekonomik kriz bugün Trump kanadının önemli bir unsuru olan Marco Rubio, Elon Musk gibi isimleri ne kadar cüretkar hale getirecek bunu da zaman gösterecek.
- Milei’in birinci yılının ardından 16 Aralık 2024 04:39
- Uruguay’da Geniş Cephe’nin iktidara dönüşü 02 Aralık 2024 03:57
- İkinci Trump dönemi ve Latin Amerika 18 Kasım 2024 04:20
- Bolivya: Morales, Arce’ye karşı 04 Kasım 2024 04:21
- Venezuela’da iktidar içi yeniden yapılanma 21 Ekim 2024 04:08
- Meksika'da feminist dönem 07 Ekim 2024 04:28
- Fujimori’nin mirası 23 Eylül 2024 04:15
- Kolombiya’da oligarşinin müdahalesi 09 Eylül 2024 04:21
- Meksika'da yargı reformu tartışmaları 26 Ağustos 2024 04:11
- Venezuela'da seçim sonrası durum 12 Ağustos 2024 04:30
- Çanlar Maduro için mi çalıyor? 27 Temmuz 2024 04:01
- Trump’a suikast, küresel sağa gaz 22 Temmuz 2024 04:50